Eskişehir Barosu Başkanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına ilişkin basın açıklamasında bulundu. Adalet Sarayı A kapısı önünde gerçekleştirilen basın açıklaması, Odunpazarı Belediye Başkanı Av. Kazım Kurt, Baro Başkanı Barış Günaydın ve yüzlerce avukatın katılımıyla gerçekleşti. Başkan İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının hukuka aykırı olduğunu dile getiren Baro Başkanı Barış Günaydın, sürecin takipçisi olacaklarını ifade ederek meslektaşlarına mücadele çağrısında bulundu.

Eskişehir merkezindeki tehlikeli geçiş risk taşıyor Eskişehir merkezindeki tehlikeli geçiş risk taşıyor

"Hukuku prensiplerine açıkça aykırıdır"

Başkan İmamoğlu’nun diplomasının iptali kararının kazanılmış hakların korunması ilkesini yok saydığını ifade ederek açıklamasına başlayan Günaydın, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve 28 kişinin, lisans diplomalarının tam 35 yıl sonra ‘yokluk’ ve ‘açık hata’ gerekçesiyle iptal edilmesi, hukukun temel ilkelerine, Anayasa’ya ve idari yargılama hukuku prensiplerine açıkça aykırıdır. Bu karar, kazanılmış hakların korunması ilkesini yok saymış, toplumun hukuki güvenliğini ihlal etmiş ve idarenin keyfi uygulamalarına kapı aralamıştır. İdare hukukuna hakim olan ‘usulde ve yetkide paralellik ilkesi’ gereği ancak işlemi tesis eden İşletme Fakültesi Dekanlığınca geri alınabilir. Dolasıyla İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu’nun almış olduğu karar açıkça ‘yetki gaspı’ içermekle, hukuken sakat bir işlemdir. İdare hukukunda öngörülen ‘idari işlemlerin belirliliği ve öngörülebilirliği’ ilkeleri, mevcut uygulamada açıkça yok sayılmıştır. Akademik kurumların bilime, hukuka ve tarafsızlığa bağlı kalması gerekirken, bu tür kararların siyasi saiklerle alınması üniversitelerin itibarını ve güvenilirliğini zedelemektedir” ifadelerini kullandı.

"Türkiye’nin demokratik düzeni açısından büyük bir kriz"

Gözaltı tedbirlerinin uygulanmasının ardından İstanbul Valiliği tarafından  il genelinde her türlü toplantı, gösteri yürüyüşü ve basın açıklaması yasaklanmasının toplumun anayasal haklarını baskı altına alma girişimi olduğuna dikkat çeken Günaydın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanma ihtimalinin Türkiye’nin demokratik düzeni açısından büyük bir kriz yaratmakta olduğunu ifade etti. Günaydın, “İstanbul Valiliği’nin gösteri ve yürüyüşleri yasaklama kararı, hukukun üstünlüğü ilkesine ve temel özgürlüklere aykırıdır. İdari işlemler ile getirilemeyeceği açık bu keyfi yasaklamalardan bir an önce dönülmeli, hukuk tesis edilmelidir. Bağımsız ve tarafsız yargının temel ilkeleri zedelenirken, bu soruşturmanın siyasi bir operasyon olarak kullanılma ihtimali ciddi kaygılar doğurmaktadır. Burada 2 farklı soruşturma dosyası açılarak bir dosyadan örgüt liderliği diğerinden iste terörle iltisaklandırma çabası ile seçimle göreve gelmiş belediye başkanlığını sonlandırma ve Kayyum atanmasının önü açılmak istenmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne de kayyum atanma ihtimali dahi Türkiye’nin demokratik düzeni açısından büyük bir kriz yaratmaktadır. Bu tür adımlar yalnızca bireysel hakları değil, Türkiye’nin uluslararası hukuk ve demokrasi alanındaki itibarını da zedelemektedir” açıklamasında bulundu.

Meslektaşlarını sürece kayıtsız olmamaya davet eden Günaydın, sürecin takipçisi olacaklarını vurgulayarak sözlerine şöyle son verdi: “Yaşanan kaygı verici gelişmeler, yalnızca iç hukuk sistemini değil, Türkiye’nin uluslararası arenadaki itibarını ve ekonomik dengelerini de doğrudan etkilemektedir. Hukuk güvenliğinin zedelendiği bir ortamda hukukun üstünlüğüne ve yargının tarafsızlığına ilişkin oluşan güvensizlik, sadece hukuki alanda değil ekonomik alanda da ülkeye ciddi zarar vermektedir. Kamu otoritesini ve yargı organlarını, Anayasa’ya ve uluslararası insan hakları normlarına uygun davranmaya, hukuku siyasetin değil, adaletin hizmetinde konumlandırmaya davet ediyoruz. Eskişehir Barosu olarak açıkça ifade ediyoruz ki; bu yaşananlar, herhangi bir siyasi aidiyetten bağımsız biçimde, tüm hukukçuların, tüm baroların ve her vicdan sahibi yurttaşın karşı çıkması gereken ağır bir hukuki tahribattır. Siyasi mülahazalar bir yana, bu durum bir hukuk devleti savunusudur.  İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulunu hukuken sakat olan bu işlemini geri almaya, tüm Anayasal kurumları hukuka uygun davranmaya , mesleğinin gereği olarak hukuku savunmakla yükümlü olan tüm meslektaşlarımızı, yalnızca mesleki dayanışma değil, aynı zamanda toplumsal adalet ve insan hakları mücadelesinin bir gereği olarak bu sürece kayıtsız kalmamaya çağırıyoruz.  Hukuksuzluğun, adaletsizliğin ve keyfiliğin karşısında olmak, ülkemize ve yurttaşlarımıza olan sorumluluğumuz ve görevimizdir. Bu sürecin her aşamasını yakından ve titizlikle takip edeceğimizi, gerek ulusal gerekse uluslararası hukuk mekanizmalarında hukukun üstünlüğü ve adil yargılanma hakkı doğrultusunda gereken her türlü girişimi destekleyeceğimizi kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız.”

Kaynak: HABER MERKEZİ