ESÇEVDER, 20 Şubat 2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulan İklim Kanunu teklifine yönelik eleştirilerini kamuoyu ile paylaştı. Dernek, söz konusu teklifin çevreyi korumaktan çok, sermaye ve ticari çıkarları gözettiğini belirterek, yasanın çevresel sorunların çözümüne önemli bir katkı sağlamayacağına dikkat çekti.
"Çevresel sorunların baş sorumlusu..."
Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği (ESÇEVDER) Sekreteri Özgür Özlem Öngel, yasa teklifinin teknik açıdan yetersiz olduğu belirterek, “İklim değişikliğinin etkilerine karşı, ülkemizin de tarafı bulunduğu Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında yürürlüğe giren Paris Anlaşması doğrultusunda 20 Şubat tarihinde İklim Kanunu yasa teklifi TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Muhalif milletvekilleri ve davet edilen bazı kurum ve kuruluş temsilcileri tarafından birçok yönü eleştirilen kanun teklifi, bu eleştirilerin hiçbiri dikkate alınmaksızın komisyonda kabul edildi. Maalesef bu kanunun, bu haliyle iklim değişikliği mücadelesine halkımız ve ülkemiz yararına bir katkısı olamayacağı kanaatindeyiz. Doğayı ve doğal kaynakları alelade hammadde olarak kabul eden, bu kaynakları insanlığın ihtiyaçları doğrultusunda değil sermayedarların kar marjına göre tüketen bu ekonomik-sosyal düzenin tüm çevresel sorunların baş sorumlusu olduğunu düşünüyoruz.
"Hiçbir kanun çevreci olamaz”
“Kanun teklifi bu haliyle liberal, piyasacı çevreciliğin parlak bir örneğidir” diyen Öngel, “Özellikle mutlak emisyon azaltım hedefine ulaşmak için fosil yakıtlardan çıkılması, kömürün zaman içinde aşamayla terk edilmesi gibi iklim değişikliğinin önüne geçmekte en temel gerekliliklerin hangi yollarla ve nasıl bir programla hayata geçirilmesinin planlandığı belirsizdir. Teklif, sıfır emisyon hedefine nasıl ve hangi yollarla ulaşılacağına, fosil yakıtların kullanımının nasıl terk edileceğine, elektrik üretiminde kömür kullanımına hangi yöntemlerle son verileceğine, endüstriyel üretimde kömürsüz elektrifikasyonun nasıl sağlanacağına dair net politikalar içermemektedir. Ayrıca kanun, kendisine bağlı geniş bir mevzuat düzenlemesine de muhtaç olduğundan, bu alanda olumlu hiçbir değişiklik sağlayamayacaktır. Bu anlayış terk edilmeden çevresel sorunların gerçek çözümü yolunda adım atılması maalesef mümkün değildir. Yaşanabilir temiz bir doğadan eşit faydalanmak, temel bir insan hakkıdır. Bu eşitlik gözetilmeden atılan hiçbir adım, yürürlüğe konulan hiçbir kanun çevreci olamaz” ifadelerini kullandı.