Odunpazarı Belediye Başkanım Kazım Kurt, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olarak görmek istediğini söyleyen Kurt erken seçim çağrısında bulundu.
Bolu Kartalkaya'da yaşanan faciada hayatını kaybeden vatandaşları anarak konuşmasına başlayan Başkan Kurt, "Ben öncelikle bütün ülkemize ve ölenlere rahmet diliyorum. Yas ilan edildi, sayın ne olduğu henüz belli değil ama yetmişi geçti. Allah rahmet eylesin. Ama bu işlerden ders çıkarmadan, tedbirleri zamanında almadan daha çok felaketlerle karşılaşacak gibi duruyoruz. Bu nedenle her şeyden önce hukuktur hukuku ihlal etmeye başladığımız anda neyle karşılaşacağımızı bilemiyoruz. O nedenle herkes hakkı hukuku bilmeli ve ona göre de davranmalı. Aksi takdirde herkes birbirini suçlar, herkes birbirine kusur bulur ama sonuçta ölen canlar bizim. Ben büyük bir geçmiş olsun diyorum ve bunlar bize ders olmayacaksa neler ders olacak onu da gerçekten merak ediyorum“ şeklinde konuştu.
"Siyasette öyle bir kaos ortamı var ki"
İktidarın gündem değiştirmek için yoğun bir çaba içinde olduğunu ifade eden Başkan Kurt, “Hukuk diye başladık, hukuk diye devam edeceğiz bunun başka bir formülü yok. Hukuka aykırı işler yapıldığı sürece bu işin önü kesilemez. İktidar rakiplerini susturmayı böyle deniyor, bu çok yanlış bir yoldur. Bir belediye başkanının, bir milletvekilinin ya da bir partinin genel başkanının ifadesinin nasıl alınacağı yasalarda bellidir. Herkesin bu hakkı kullanma imkanı ve şansı vardır. İlgili polis ya da savcılık çağırır der ki şu günü gel ifadenizi alacağız. Sayın Ümit Özdağ'ın kaçma ihtimali yoktur. Bir partinin genel başkanı, Türkiye'de iktidar olmak için mücadele eden bir kişi asla yurt dışına kaçmaz. Eğer bir delil var ise, devletin elinde vardır. Onun bu delilleri değiştirmesi, karartması, yanıltması söz konusu değildir. Dolayısıyla bunlar tutuklamayı gerektiren suçlar değildir. Ama tutuklama gerçekleştirilerek göz dağı verilmek istenmektedir. İnsanlar korkutulmak istenmektedir. İnsanlar genel başkan bile tutuklandı ben yapayım diyecektir, geri adım atacaktır. Bu psikolojik bir savaş, doğru değil ama bunun sağcısının solcunun olmadığını da herkes görmeli. Solcular tutuklanırken ya da bu tür haksızlıklara uğrarken bize ne derseniz sıra size de gelir. O nedenle herkesin hukuktan yana tavır koyması lazım, herkesin bu iktidara karşı birleşmesi lazım. Şu anda siyasette öyle bir kaos ortamı var ki ne olacağını kimse bilmiyor Cumhurbaşkanı dahi bilmiyor. Bütün olayların organizesini, planlamasını, uygulamasını gerçekleştiren hükümet bile 3 ay sonra Türkiye'de ne olacağını kestiremiyor. O nedenle yoğun bir gündem bombardımanıyla insanların yoksulluğunu, açlığını, pazardan meyve sebze toplamasını unutturmaya çalışıyorlar. İşin esas özü ekonomi, çerçevesi de hukuktur. Bu ikisi de bozuk olduğu için bu tür pek çok olayla karşılaşma ihtimalimiz vardır.” açıklamasında bulundu.
"Seçimi kazanmanın formülü..."
Erken seçim çağrısında bulunurken cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi gerektiğinin altını çizen Başkan Kurt, “2025 yılında, her koşulda erken seçimi yaptıracağız diyorsanız o erken seçimin her koşulunda hazırlamanız lazım. Bu adayın belirlenmesi de bunlardan birisidir. Biz şu anda tek başına erken seçim kararı aldırma gücü olan bir parti değiliz, insanlarımız bu işi doğru değerlendirmelidir. 130 milletvekiliyle meclisten erken seçim kararı çıkartamayız. Genel başkanın söylediği “Recep Tayyip Erdoğan bir daha cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor ise bir tek şartla kabul ederiz; 2025 yılında erken seçim yaptırırsa. Aksi takdirde biz asla ve asla cumhurbaşkanının yeniden aday olması noktasında izin vermeyiz. Yasa böyle diyor, anayasa böyle diyor yeniden aday olmak istiyorsa oradaki hakları değiştirmesi lazım. Bunun için de anayasayı değiştirecek bir 360’ı; ondan sonra da referandumu sağlaması lazım. Bunların sağlanma ihtimali çok zor çünkü yapılan bütün kamuoyu yoklamalarında Sayın Recep Tayyip Erdoğan en yüksek %37’lerde. Dolayısıyla %37 ile bu iş olmaz. O birinci çıktığı anketlerde 3 adaylı bir yarışı sorguluyorlar. Ama muhalefetin adayı tek adaya düştüğünde ikisini toplamı %60’ları buluyor. O nedenle bu perişanlık içerisinde iş farklı bu mecralara çekilmeye çalışılıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin oyu, Recep Tayyip Erdoğan'dan daha düşük. Dolayısıyla MHP ile işbirliği, DEM Parti’yle bir işbirliği arayışı gibi en son kozlar oynanıyor. Suriye meselesi 12 13 yıldır süren bir mesele iken son anda farklı bir aşamaya geldi. PKK lideri Apo’nun meclise getirilip konuşturulması ve umut hakkından yararlanmak suretiyle “Acaba serbest bırakılır mı? gibi bir düşünce doğurdu. Şunu da vurgulamakta yarar olduğunu düşünüyorum; bunlar DEM Parti’yi temsil ediyor mu etmiyor mu, onu da bilmiyoruz. Çünkü parti görevleri yok, bir tane meclis başkanvekili Türkiye Büyük Millet Meclisi adına mı o görüşmeleri yapıyor belli değil. Yani böyle belirsiz bir ortamda herkes el yordamıyla bir şey arıyor. Dolayısıyla Türkiye’de siyaset çıkmaza girmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi bu şartlar altında seçim olmalı, demokratik ülkelerde bu böyle çözülür diyor. Ne yapacağını bilmeyen bir iktidara karşı yapılacak iş erken seçim kararı almaktır. Ülkede 3 ay içinde seçim olur ve iş değişir. Dün Bolu’daki felaket olmasaydı Cumhuriyet Halk Partisi büyük ihtimalle yol haritasını açıklayacaktı. O yol haritasının içinde Cumhurbaşkanı adayının nasıl tespit edildiğine dair bir formül çıkacaktı. Yasa her ne kadar meclis grubunda belirlenir dese de meclis grubunun önüne kimleri koyacağız? Şu anda 2 tane öne çıkmış adayımız var; birisi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, bir diğeri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı... 2023’teki yanlışa düşmemek lazım, seçim stratejisi adaya göre belirlenmeli. Seçim süreci başladığı andan itibaren Cumhuriyet Halk Partisi adayını belirlemeli. Bu aday işte bazılarına göre Mansur Yavaş, bazılarına göre Ekrem İmamoğlu.. Ben Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayının Cumhuriyet Halk Partili bir Belediye Başkanı olması gerektiğini savunanlardanım. Dolayısıyla da bizim Ekrem Bey’le olan ilişkimiz parti yönetimi noktasında da birlikteydi. Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda da eğer bir netleşme olursa onun yanında oluruz. Ama Cumhuriyet Halk Partisi kimi aday gösterirse göstersin biz çalışıyoruz, çalışacağız. Çünkü bizim derdimiz iktidar olmak, bizim derdimiz 22 yıllık bu yanlış yönetimi değiştirmek. Bunu değiştirmek için kimle işbirliği yapmak gerekiyorsa yaparız, burada hiçbir tereddüt yok. Ben parti disipliniyle yetişmiş partili bir kişi olarak asla aday tespit edildikten sonra tartışmam. O nedenle bizim için önemli olan muhalefetin birleşmesidir. Muhalefetin birleşmesi derken sadece partiyi kastetmiyorum. Bütün sivil toplum örgütleri; solcusu sağcısı; sosyalisti komünisti... Bugünkü sisteme karşı olan herkesi yan yana getirip Türk siyasetini demokratik bir sisteme oturtmamız gerekir. Parlamento güçlenmelidir, parlamenter demokrasi netleştirilmelidir. Mevcut iktidar 3Y’yi bitireceğiz diye iktidar oldu. Yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar... Hangisi bitti? Hepsi katlanarak büyüdü, yolsuzluklar diz boyu, yoksulluğu tarif etmeye kelime yetmiyor. Ve biz çok başarılıyız diyorlar, yasaklar derseniz işte daha dün yangınla ilgili yasak geldi. İnsanların haber alma özgürlüğünü bile kısıtlayan bir noktaya geldiler. 22 yıldır tek başına iktidarsınız, ezici bir çoğunlukla iktidarsınız, anayasayı bile 5 kere değiştirmişsiniz. Fakat bu işlerin hiçbirini değiştirememişsiniz. Görüyorsunuz bize bir 5 yıl daha verin kurtaracağız diyorlar ama artık buna kimse inanmıyor. İnanmaması gerekiyor, o nedenle bu hükümetin, bu tek adam rejiminin bir an önce değişip demokratik bir düzene geçilmesi gerekir. Onun da formülü, bütün muhalefet güçlerinin yan yana gelmesidir. Bir aday belirlenir, aday kendine göre bir strateji oluşturur. Parti bunu destekleyerek seçimi kazanmanın formülünü bulur.” dedi.
"İmamoğlu’da cumhurbaşkanı olur, yasaları değiştiririz"
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutuklanmasına dikkat çeken Kurt “Türkiye'de hiçbir şey için olmaz, imkansızdır demek mümkün değil, bakın dün sayın Ümit Özdağ’ın tutuklandı. Bir siyasi partinin lideri tutuklanabiliyorsa cumhurbaşkanı adayı da tutuklanabilir, bu çok doğal. Ama toplumsal bir muhalefet oluşturulmalıdır. Muhalefetin gücüyle insanlar hareket etmelidir. Ben hukukçu olarak o dosyayı incelediğim zaman asla ve asla bir mahkumiyet kararı verilmesinin mümkün olmadığını düşünüyorum. Ama hukukçular üzerine baskılar yapılırsa oradan bir mahkumiyet kararı çıkar. Bu hemen kesinleşmiyor, yargılama süreçleri çok uzun. Yargılama süreçleri çok uzun olduğu için karar kesinleşmediği sürece uygulanması da mümkün değil. Ben cumhurbaşkanlığı seçiminin bu süreç içerisinde atlatılacağını düşünüyorum. Sayın İmamoğlu’da cumhurbaşkanı olur, yasaları değiştiririz.” ifadelerine yer verdi.