DENİZ ÇAĞLAR FIRAT

TFF'nin önceki başkanı Yıldırım Demirören tarafından, 'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın destekleri ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın himayelerinde gerçekleşecek 'asrın futbol adımı' diye duyurulan kulüplerin borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin bir proje vardı.
TFF ve Türkiye Bankalar Birliği (TBB) arasındaki protokolle, kulüplerin borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin proje aralık ayının son haftası açıklanmış, Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü'nde 'tarihi' bir toplantı düzenlenmiş, TFF Başkanı Yıldırım Demirören ile Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Hüseyin Aydın, Süper Lig kulüp başkanları ile kulüplerin mali sorumlularına projeyi anlatmıştı.
Eskişehirspor gibi borç batağındaki kulüplerin taraftarlarında büyük heyecan yaratan proje büyük ses getirse de bugün gelinen noktada konuyla ilgili birçok soru işareti kafaları karıştırmaya devam ediyor. Proje de nasıl bir gelişme yaşandı?
Proje ne durumda?
Hani Eskişehirspor gibi kulüplerin borçları ödenecekti?
Gibi sorular sessiz de olsa gündemi meşgul ediyor.
Bunlar bir yana TFF, Ziraat Bankası üzerinden kulüplere uygun kredi sözünü tutamazken, yayıncı şirket Beinsports'a (Digiturk döneminden) kaybedilen davadan doğan 80 milyon dolarlık tazminatın hangi kaynaklardan kapatılacağı da henüz belli olmadı. Basına yansıyan haberlerden anlaşılan da bu paranın kulüplerden tahsil edileceği yönünde.
Neyse bu bir kenarda dursun da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Bakan Berat Albayrak'ın adını kullanıp, 'Türk futbolunu kurtaracak proje' duyurusu yapan TFF, geçen süre içinde borçların yeniden yapılandırılmasına ilişkin bu çalışmanın da içini dolduramadı.
Başkanlığı sırasında Yıldırım Demirören, sonrasında ise ekonomist Hüsnü Güreli'nin, kulüpleri ve kamuoyunu ikna edecek bir adım atamamasının açıklamasını kim yapacak?


PROJE SEÇİM AMAÇLI MIYDI?
Zor durumdaki kulüplerin borçlarının yeniden yapılandırılması ve vadelendirilmesine ilişkin bu projenin, hem 31 Mart yerel seçimleri hem de Haziran 2019'daki TFF seçimleri öncesi 'bir tür vaat' olduğu öne sürülmüştü.
Demek ki böyle düşünenler haklıydı.
Söz konusu Başakşehir olunca kaynakları akıtan TFF, Eskişehirspor gibi köklü şehir kulüplerinin de ağzına seçim öncesi bal sürüp susturmayı mı tercih etmiş oldu?
Kafalarımızda bir dolu soru işareti varken TBMM Genel Kurulunda Sporda Şiddeti Önleme Yasası görüşmelerinde sporun tek ve en büyük sorunu şiddet ve fanatizmmiş gibi göstermeye çalışmak kulüplerin bu tip sorunlarının halı altına süpürmek değil de nedir?
Asıl olarak bunları konuşmamız gerekmiyor mu?