‘Adaylar ha açıklandı ha açıklanıyor’ diyerek geçiyoruz günleri.

Maalesef ki bu süreç hiç olmadığı kadar uzadı.

2 ay öncesini düşünün…

Şehir kulislerinde dolaşan söylentiler hem partileri hem parti tabanları hem kamuoyunu hem de seçmeni bir beklentiye sokmuştu…

Özelikle seçimin iddialı partilerinde beklentiler gerçeğe dönüp, hazırlıklar bile yapılmaya başlandı.

Seçmen de adeta havaya girip, seçimlerin gününü beklemeye bile koyulmuştu.

+++

AK Parti örneğin…

Seçim gündemi gelip çattığında konuşulan tek isim vardı.

ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş’ın partinin büyükşehir adayı olacağı hatta olduğu dilden dile yayıldı gitti.

Parti cephesinde Kesikbaş isminin net biçimde dolaşmaya başlaması heyecanı artırdı.

Parti kanadı hatta CHP taraftarı bile aynı şeyi söylemeye başladı;

“AK Parti kazanacak adayını buldu” yorumları peşi sıra geldi.

İddialar o kadar yüksekti ki, “Kesikbaş’la birlikte merkez ilçelere güçlü aday isimleri aranmaya başlandı.”

Ne var ki, Sayın Nebi Hatipoğlu’nun AK Parti’ye geçişi sonrası tüm rüzgâr bir anda dağıldı.

AK Parti cenahında “Hatipoğlu büyükşehir adaylığını alarak partiye katıldı” söylemleri peşi sıra konuşulur oldu.

Hatipoğlu’nun aldığı sözle birlikte seçim ofislerini bile tutmaya başladığı dedikoduları da yayılınca bu kez şehir siyaseti Hatipoğlu’nun adaylığına odaklandı.

Hatipoğlu ismi ha açıklandı ha açıklanıyor derken bu kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın;

“Vekillerden aday yapmayı istemiyoruz” açıklaması geldi.

Parti taraftarı bir kez daha “Ne oluyor?” sorularını sormaya başladı.

Hatta adayın bir türlü açıklanmaması gerginliği daha da artırdı.

+++

Gelelim CHP tarafına…

CHP ilk defa bir bilinmezliğe doğru yelken açtı.

Her seçimde Yılmaz Hoca’nın liderliğinde başlayan ve seçim zaferi ile sonuçlanan süreçten eser kalmadı.

Parti yönetiminin değişmesine rağmen şehirde, “Üç başkan devam edecek” beklentisi hiç değişmedi.

Hatta başkanların seçime hazırlık yapmaya bile başladığı, AK Parti’deki gibi seçim ofislerinin tutulmaya başlandığı bilgisi şehirde dolaştı durdu.

Ne var ki, CHP bir türlü bekleneni yapıp, mevcut başkanları açıklayamadı.

Açıklamayı bırakın tüm kent kamuoyunun kafasını karıştıracak adımlar attı.

Geldiğimiz nokta, AK Parti’deki süreçten farksız hale geldi.

Üç başkanla yola devam edecek beklentisi yaşayan seçmenin bu heyecanı da yarım kaldı.

+++

Sonuç olarak...

Hem AK Parti hem de CHP kanadında yaşanan bunca belirsizlik seçmenin tadını tuzunu kaçırdı.

İlk başlarda yaşanan seçim heyecanının bugün kırıntısı dahi kalmadı.

Vatandaş yerel seçim gündeminden epeyce koptu, bir hayli uzaklaştı.

Sözünü ettiğim enerji, adaylar açıklanıp sahaya çıktıklarında yeniden gelir mi bilmem ama;

Bugünden bildiğimiz halkın gündeminde artık ne seçim var, ne adaylar var ne başka bir şey…

************

EN DOĞRUSUNU ADANA YAPIYOR!

Adana’da bir gelenek oluştu.

Her yılbaşında bir sonraki senenin rakamı kullanılıyor.

Geçtiğimiz yıl 2024’e girmişti Adana.

Bu yıl ki süslemeler, “Hoş geldin 2025” denilerek yapılıyor.

+++

Bu konu ülkenin magazin gündemini neredeyse her yılbaşı süslüyor.

Yaygın medya tarafından Adana’da vatandaşla sohbet ediliyor.

Geleneksel hale gelin ritüel hakkında halkın ne düşündüğü soruluyor.

Öyle görünüyor ki Adana halkı da bu işten epeyce memnun.

En azından her yılbaşı en çok konuşulan kent olmanın mutluluğunu yaşıyorlar!

+++

Eğlenceli bu duruma biraz da gerçekçi pencereden bakarsak aslında Adanalıların ne kadar haklı olduğunu anlayabiliriz.

Öyle ya, 2024 Yılı müthiş zamlarla başlıyor!

Vergilerden, harçlara, temel gıdadan, faturalara zam görmeyecek tek bir kalem bile yok.

Buna karşılık halkın geçinmesi istenen rakam olarak 17 Bin lira belirlendi.

Emeklinin durumu zaten ortada.

Yüzdelik maaş artışları ile bunca zamlarla mücadele etmek zorunda kalacaklar.

Evi kira olanlar, dar gelirliler, sabit ücretliler yeni yıla eğlenerek değil, kara kara düşünerek girecek.

İşte tam da bu noktada Adana halkının yılbaşı şakası ‘keşke gerçek olsa’ demeden edemiyor insan.

Sahiden bunca zam yükünün vatandaşın sırtına sarılacağı 2024 yerine direk 2025 yılına girebilsek…

Daha iyi olmaz mı?

*****************

ESES KÂBUSTAN UYANDI!

Lig başladığından bu yana kazanan bir Es-Es izliyorduk.

Net galibiyetler olmasa da kazanmayı bilen bir takım vardı.

Artık ligin sonu gelsin de yeniden profesyonel lige çıkalım beklentisi sardı herkesi.

Öyle ya da böyle kazanıyorduk çünkü.

Ancak gelin görün ki, üst üste gelen iki mağlubiyet tüm atmosferi bozdu.

Ligin sonunu bekleyenleri bir telaş sardı bu kez.

Bir an önce yeniden toparlanılması gerektiği konuşulmaya başlandı.

Yönetim kurulu tedbir olarak hoca değişikliğine gitti.

Yeni hoca ve takım uyumunun işe yarayıp yaramayacağı tartışılıyordu.

İşte bu psikoloji ile Çilimli deplasmanına gidildi.

Yine zor bir maç olacaktı.

Zira Çilimli lig başladığından bu yana sahasında oynadığı tüm maçları kazınmış bir ekipti.

Maç kontrollü başladı.

Kaza golü yememek için takım bir taraftan savunmayı ön plana çıkarıyor diğer taraftan sonuca gidecek atak hazırlıkları yapıyordu.

İstenilen gol maçın sonlarına doğru geldi ancak.

Her şeye rağmen Eskişehirspor bu maçı kazasız geçti.

Bu maçı kâbustan uyanış olarak görüyoruz.

Yeni bir rehavete yer olmadığını da yeniden belirtelim…