Merhaba, Değerli Okurlar
Geçen hafta hatırlarsınız TikTok uygulamasının etkilerinden bahsetmiştik.
Bu hafta ise;
Komşuluktan bahsedelim.
Hani büyüklerimiz derler ya ''nerede o eski ramazanlar,nerede o eski bayramlar,nerede o eski günler…''
Kısacası nerede o eski zamanlar…
Eskiden çoğumuzun evinde yemek piştiği zaman annelerimiz 'kızım,oğlum şu tabağı karşıdaki Hatice teyzenlere götürüverin'' derlerdi.O tabak soğumadan hızlı ve mutluca komşuya götürülür,O tabak komşu tarafından memnuniyetle alınır tabağı alan selamını ve teşekkür ettiğini söylerdi.
O tabakta zaten hiçbir zaman boş dönmezdi.
Apartmana sokağa yeni biri geldiğinde kendisini yabancı bir yere gelmiş olarak hissetmezdi. Nasıl hissetsin ki bütün sokak,apartman sakinleri hemen yardıma koşuverirdi.Erkekler eşyaların taşınmasına yardım eder,kadınlar 'yeni taşındılar,yemek yapamamışlardır'' diye yemek ve çay götürürlerdi.
Eve geldiğimizde annemiz evde yoksa bilirdik ki komşuya gitmişti.
Birinin maddi bir sıkıntısı olduğu zaman diğer komşularda da olmamasına rağmen elinden geldiğince yardım etmeye çalışılırdı.
Birisi hasta mıydı?Hemen çorba yapılırdı.
Birisi üzgün müydü ya da birisi mutlumuydu?Bizde onunla mutlu olur,bizde onunla üzülürdük.
Anne ve babalar çocuklarını sokağa huzurlu bir şekilde oynaması için gönderirdi.Şimdi çocuklarımız dışarı çıkmak istediğinde 'aman başına bir şey gelir''diyerek onunla birlikte parka sokağa gider olduk.Eskiden evin çocuğu dışarı sabah çıkar akşam ezanı ile zor girerdi.Çünkü aileler sokağa,mahalleye ve komşulara güvenirlerdi.
Her komşu her komşunun derdini bilir,herkes herkesi çok iyi tanırdı.
Akşamları oturmalar olur çekinmeden komşumuza giderdik.Ha komşunun evi ha bizim evimizdi adeta.Uzun uzun muhabbetler edilir.Geç saatlere kadar eğlenilir,şakalaşılır, konuşulur sohbet edilirdi.
Amca dediklerimiz amca,teyze dediklerimiz kan bağımız olmamasına rağmen gerçekten teyzemizdi.
Büyüklerimiz, atalarımız komşuluk hakkında çok güzel şeyler söylemişler.Komşu komşunun külüne muhtaçtır,ev alma komşu al,komşuda pişer bizede düşer,
Komşusu aç yatarken tok olan bizden değildi aslında.
Zamanla bu cümlelerin manasından o kadar çok uzaklaştık ki,içi boş cümleler oldu hepsi.
Oysa o zamanlar çok mutluyduk,çok huzurluyduk hepimiz.Ne oldu da bunlar elimizden kayıp giden şeyler oldular.Ne oldu da maddiyatımızın arttığını düşünürken maneviyatımız azalmaya başlamıştı.
EV ALMA KOMŞU AL
Şu dört kelimelik cümle bahsettiğimiz şeylerin özeti adeta.Günümüzde çokta kullanmadığımız nispeten tedavülden kalkan bir cümlede diyebiliriz.Yarın bir ev alacak olsanız 'komşularıma bakayım,öyle alayım' diyor musunuz?Zannetmiyorum.
Yapmıyoruz,bakmıyoruz,bakamıyoruz aslında.Artık böyle bir atasözümüzü kulak arkası yapıyoruz.Site mi?Otoparkı var mı?Güvenliği var mı?Parkı var mı?Teknolojik imkanlar kullanılmış mı?Kriterlerimiz genel olarak bunlara dönüştü artık.Çok değil 15-20 sene öncesine kadar saydığım kriterlerinçoğu yoktu.
RAHATIMIZ ARTARKEN, KOMŞULUĞUMUZ, MUHABBETİMİZ, SEVGİMİZ, SAYGIMIZ AZALDI
Ev alalım da,yatırım yapalım da diyoruz.Komşu mu?Komşuluk mu?Aklımızın ucundan dahi geçmiyor dersek yeridir.
Akşam işten geliyoruz,apartmanda karşılaştığımız biriyle(!) selamlaşıyoruz.Tanımıyoruz ama o kişiyi, belki de hırsız.Geçip gidiyoruz.Kim oturuyor?Oturan nereli,ne iş yapıyor,bir derdi sıkıntısı var mı bilmiyoruz.
Tanımadığımız komşumuz örneğim eşine şiddet uyguladığında 'aman başımızı belaya sokmayalım' diye duymazlıktan geliyoruz.Birisine bir şey olduğunda 'nasılsa yardım eden olur' deyip geçiştiriyoruz.
Komşuya yemek götürmek, oturmaya gitmek, uzun uzun sohbetler etmek tarihin tozlu sayfalarında birer birer yerlerini aldılar.
KOMŞU KOMŞUNUN HUKUKUNA MUHTAÇTIR
Komşu komşunun külüne muhtaçtır denmiş.Bu cümle günümüzde üzülerek te olsa biraz değişmeyi hak etti koşullar gereğince.
Hiçbir şeye tahammül edemeyen,sabır nedir bilmeyen bir topluma evrilmemiz neticesinde komşuluk ta bu durumdan payını aldı desek yeridir.
Üst komşumuzdan ses geldiğinde 'küçük çocukları var oynasınlar, koşsunlar ses olur' derdik.Şimdi niye ses yapıyorsunuz diyerek bıçakla,silahla kavga eder olduk.
Komşularımızın din,dil,ırk,mezhep fark etmeksizin her şeyine saygılı olur.Ne iş yapar,ne giyer,ne yer, ne içer ayırmaksızın uzun uzun sohbetler ederdik.Şimdi ise ne saygı ne sevgi kalmadan küfür eder, laf eder, bir anlık cinnetle cinayet işler duruma geldik.
KOMŞULARIMIZLA MAHKEMEDE KARŞILAŞIYORUZ!!!

Günümüzde birçoğumuzun birbirimize hele de bugünlerde evde kalma süremiz arttığı için en ufak sesle komşularımıza karşı hiç sabrımız kalmadı. Komşuluk çok değerli bir müessese olup kanunda da ayrıntılı olarak düzenlenmiştir ve bazı haklar koruma altına alınmıştır.
4721 Sayılı Medeni Kanun ve 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu komşuluk hususunda düzenlemeler getirmiştir.
4721 Sayılı Medeni Kanunun 737.maddesinde 'Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkilerini kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür. Özellikle taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel adete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır. Yerel adete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan denkleştirmeye ilişkin haklar saklıdır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunda ise 'Kat malikleri gerek bağımsız bölümlerini, gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla, karşılıklı olarak yükümlüdürler.' Demiştir.
KISACASI

Toplu yaşamın huzur içerisinde sürmesinin sırrıkomşuluk ilişkilerine saygılı olmaya, hukuki olarak kurallara uymaya ve en önemlisi hoşgörüye bağlıdır. Eski günlere dönmek zor olsa da o günleri hatırlamak bile, insana umut veriyor...

ARTIK KOMŞU KOMŞUNUN KÜLÜNE MUHTAÇ DEĞİL
KOMŞU KOMŞUNUN HUKUKUNA MUHTAÇ…
Haftaya görüşmek üzere…
HUKUKLU GÜNLER
AV.ASLICAN ÖZGÜR İLELİ