Yediden yetmişe herkesin takdir edilmeye ihtiyacı vardır. Küçücük bir çocuğa yaptığı güzel bir hareketten dolayı 'aferin' desen o çocuk ne kadar sevinir. Daha sonra da aferin alacak başka güzel şeyler yapmaya uğraşır.
Demek yeni yeni güzel hareketlerin ortaya çıkması ve insanların başarılı olabilmeleri için mevcut güzel hareketlerinin ve başarılarının takdir edilmesi gerekir. Bu takdir edilme ihtiyacı küçük büyük herkeste vardır. Bu durumda sen, kimden olursa olsun etrafında gördüğün güzel hareketleri ve başarıları fark et ve onları takdir etmeyi ihmal etme! Hatta takdir etmeye en yakınlarından başla. Mesela; eşin saatlerce uğraşmış, çalışmış, yorulmuş ve güzel yemekler yapmış ve önüne koymuş. Onun senden beklediği tek şey, onu takdir etmen ve teşekkür etmendir. ' Hanım, eline sağlık, yemekler çok güzel olmuş' demek çok mu zordur? Onca çalışma ve zahmete karşı şöyle güzel birkaç kelime söylemek zor olur mu? Eğer sen bunu da yapmazsan sana insan denir mi?
Çocuğun aylarca çalışmış ve neticede güzel bir karne getirmiş, ona 'aferin, oğlum veya kızım! Tebrik ederim, başarılarının devamını dilerim' gibi güzel sözler söyleyerek takdir etmek ve yeniden çalışmasına teşvik etmek gerekmez mi?
Baban yıllarca çalışmış, çabalamış, nice zorluklara göğüs gererek, hatta adeta kendini unutarak seni yetiştireceğim diye çırpınmış. Şimdi senin 'babacığım,hakkını helal et, biz senin için bir şey yapamıyoruz' gibi güzel sözlerle onun gönlünü alsan ne kadar hoş olur.
Bu mesele 'marifet iltifata tabidir' diye çok güzel bir şekilde özetlenmiştir. Eğer sen toplumda ve insanlarda güzel hareketlerin çoğalmasını ve başarıların artarak devam etmesini istiyorsan mevcut başarıları ve güzel hareketleri takdir etmelisin.
Yaptıklarının takdir edildiğini bilmek kişiler için şarttır.
Bir vali, bir belediye başkanı, bir bakan hatta bir başbakan gece gündüz demeden var gücü ile çalışmış, elinden gelen hizmetleri yapmış. Bütün bu gayret ve çalışmalarının karşılığında O'nun dahi en çok beklediği şey takdir edilmektir. O'nun bütün yorgunluğunu ancak bu takdir edilmek giderebilir. Eğer mümkün olursa bu takdirlerimizi yüzlerine karşı, mümkün olmazsa arkalarından yapmalıyız. Böyle yaparsak onlar da yeni hizmetler için gayret ederler ve kendilerinde güç bulurlar. Demek iyi ve başarılı hareketleri takdir etmeyi sadece yüze karşı değil, arkadan da yapmalıyız.
Övmek başka, takdir etmek başkadır. Övmek zata ait olduğu halde takdir, yaptığı harekete ve başarılarına yöneliktir. Bu yüzden takdir etmek zararsız olmakla beraber aynı zamanda gereklidir de!
Hayat, yaşamak bir zanaat, ilk yapmamız gereken neredeyse hepimizin bu konuda sınıfta kaldığını kabul etmek olmalı. Ama sınıfta kaldık diye pes etmekte doğru değil. Çoğu zaman yüzümüze çarpan yanlışlar karşıdaki insanların kişiliğinden çok kendi yaptığımız hatalardan besleniyor. O yaptığımız hatalar da tarihsel olarak 'büyüttüğümüz' kendimiz ve doğamızla girmiş olduğumuz negatif ilişkilerden besleniyor. Varoluşumuz çoğu zaman negatif ilişkiler, davranışlar ve inanışlar üzerinden şekillendiği için de ister istemez farkına varmadan kendimizi korumak adına ya da kısa zamanda yaşadığımız sıkıntılardan kurtulmak adına kendimizden ödünler vererek etraftaki insanlarla ilişkilere giriyoruz. Ve işin garip tarafı karşıdaki insanlar da aynısını ve bazen de bizden daha 'kötü' niyetli bir şekilde bunu yapıyorlar. Ama bu onların bizden kötü oldukları anlamına gelmiyor sadece daha çok kötülükten beslenen ilişkiler yumağı içerisinde olduklarını gösteriyor O aşamaya ulaştığında ilişkideki bireylerden birisi ya da her ikisi (ya da daha bir fazlası) ayrı ayrı ya da birlikte pes edip birbirlerinin burnundan getirecek davranışlar içerisine giriyorlar.
Objektif olarak doğru olanı yapmak öyle basit bir iş değil, emek, cesaret, kendimizi daha iyi tanımak ve bu negatif ilişkiler yumağında kendimizin de bir şekilde payı olduğunu kabul etmeyi gerektiriyor
O yüzden her ne koşulda olursa olsun, bizi acıtsa da zor olsa da negatif, kısa zamanda bizi rahatlatacağını umduğumuz çıkarcı beklentilerimizin farkında olarak, kişilerle ilişkilerimizde doğayla çevremizle dengeli doğru davranışları seçmeye çalışmamız gerekiyor.
Bu kendimizle hesaplaşmayı da doğuracaktır ama böyle bir hesaplaşma, hiç farkında olmadan ya da bu durumları kendimizden bile saklayarak bir ömür tüketmemizden daha yararlı olacaktır.