Yılın ilk belediye meclis toplantıları başladı.
Her ay yakından takip ettiğimiz ve canlı olarak da ekranlara yansıttığımız meclis toplantılarında kent ve kent halkı için önemli kararlar alınıyor.
Bazı konularda her ne kadar ses yükselmiş olsa da, bir şekilde ortak karara varılıyor.
Bazen de meclisin işleyişi ve alınan kararlar bir takım gecikmelere neden oluyor.
Neyse, şimdi bu konunun biraz daha dışına çıkalım.
Odunpazarı meclis toplantısı 2020 yılına gergin ve sert başladı.
Toplantıda bir cenah belediye hizmetlerini eleştirdi, diğer cenah iktidar partisinin politikalarını...
Konuşulması lazım gelen pek çok nokta var fakat ben Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'un özellikle, 'Adalet ve Kalkınma Partisi dış güçlerin iktidara getirdiği bir partidir ve onların istediği doğrultuda Türkiye'yi yönetmektedir' ifadelerini kısaca ele almak istedim.
Öncelikle gücü elinde bulunduran ve sürekli önümüze 'dış güçler' diye çıkan ülkelerin Dünya'nın ayarları ile oynadığı bir gerçek...
Dolayısıyla birlikte çalışamayacakları ve gönüllerine yatmayan isimler olunca, bu isimlerin gündeme gelmesi söz konusu dahi olmuyor.
Ekonomin iyi değilse, elbette uluslararası platformda Ülke menfaatleri ve Ülke halkı için ilişki içerisinde olacaksın.
Fakat 'emir eri' konumuna düşersen işler değişir.
Bir takım şeyleri görmek ve düşünmek için hafızamızı zorlamaya çok lüzum yok.
Dış politikaya göz atalım...
Özellikle de kurtlar sofrası olan Ortadoğu'ya ve yaşananlara...
-Ki, ülkemizde kendi çıkarlarını göz etmek adına bu kulvarda yer alıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın süreç içerisinde güçlü devletlerle sağlamış olduğu mutabakatlar da 'emir eri' konumunun yanından dahi geçmiyor.
E bakıyoruz...
Dış politikada alınan her önemli karar birilerini rahatsız ediyorsa- ki ediyor.
Alınan her karar Türkiye'ye yaptırım olarak geri dönüyorsa-ki dönüyor.
Bu söylemler de biraz acımasız geliyor.
Benim şahsi kanaatim budur.
Evet, Kazım Kurt iyi bir siyasetçi, iyi bir gözlemci ve TBMM'de de milletin sesi olmuş bir kişilik...
Söylemlerine ise kısmen katılıyorum.
AK Parti ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan dış güçlerin yönlendirmesiyle çalışan bir sistem olmuş olsaydı, herhalde düşmesi için de bu kadar uğraşılmazdı diye düşünüyorum.