YENİ NORMALLEŞMEYE HAZIR MIYIZ?
Bu soruya hemen cevap vermek çok kolay değil. Bunun için sürece ne denli hazır olduğumuz ve sürece ne denli hakim olduğumuz sorusu oldukça önemli. İnsanların alışkanlıkların değiştiği bu dönemde ekonomik faktörlerin de bu değişen alışkanlıklara ayak uydurup uydurmadıkları çok anlamlı bir soru haline geliyor. Örneğin mağazaların kapandığı, tedarik zincirlerinin yer değiştirdiği bir dönemde e-ticaret kavramının ne derece farkındalık yarattığını gözlemleyebildik ama Eskişehir'de kaç firma bunun için alt yapısını hazırlamıştı? Kaç şirket geçiyorum dijitalleşme sürecini sağlıklı bir web sitesine bile sahipti? Müşterisine ürün talebini verme konusunda kaç firmamız dağıtım ve pazarlama ağına hakimdi?
Ekonomik faaliyet dediğimiz zaman ne yazık ki insanların aklına mal ya da hizmet alım satımı geliyor. Oysa ekonomik faaliyet bir üretim sürecidir. Dağıtım ağının, pazarlama sürecinin, müşteriye ulaşmanın, pazar yaratmanın, kriz yönetiminin bir üretim sürecidir. Ve elbette ki ürün ya da mal üretim sürecidir. Ürün farklılaşması yaratmanın sürecidir. Elbette ki bu süreç maliyetli ve zor bir süreçtir ama bu süreci gerçekleştirebilen firmaların ayakta kaldığı gerçeği de vardır. Günlük planlamalarla ve günlük cirolarla günü kapatan bir ticari anlayışın ortaya koyduğu ekonomik sürecin ne denli dirençli olduğunu hep beraber gözlemledik. Demek ki farklılaşmak, değişmek, sürece hakim olmak ve çağa ayak uydurmak gerekiyor. Bunu yapmak için de dünya gündemini takip etmek, üretim sürecinin içinde olmak gerekiyor. Mart ayından bu yana benim aklımda kalan ana unsurlar bu.
Bu yüzden kafamı sürekli kurcalayan soruyu sormadan edemiyorum:
Yeni normalleşmeye gerçekten hazır mıyız?