Yeni Eğitim-Öğretim Yılında Beklentiler ve Fırsatlar

Abone Ol

Eylül ayının ilk haftasındayız ve bu dönem, öğrenciler için yeni bir eğitim-öğretim yılının kapılarını aralıyor. Yaz tatilinin ardından sınıflara dönüş, milyonlarca üyesi bulunan eğitim ailesi için heyecan verici bir süreçtir.

Her ne kadar 2 Eylül Pazartesi günü minik çocuklar için okula uyum süreci başlamış olsa da, eğitim-öğretim zili 9 Eylül 2024 Pazartesi günü itibarıyla resmi olarak çalmış bulunuyor. Hayırlı olsun!

Biz de bu heyecanı küçük oğlum Haktan Hasan ile birlikte yaşayan velilerden biriyiz. Bu dönemde çocuklar, yeni öğretmenler ve veliler heyecan içinde. Okula yeni başlayanlardan sınıfları ve okulları değişen tüm çocuklarımız, bu doğal süreçte yeni arkadaşlar edinecekler.

Bu satırların yazarı olarak, köşe yazarlığının ötesinde, üç evladını eğitim süreçlerinden geçirmiş bir baba olarak, eğitim-öğretim döneminin başlangıcıyla birlikte öğrenci ve öğretmenlerin dinamiklerinin başarı üzerindeki etkilerini gözlemlemekteyim. Türkiye'de eğitim-öğretim döneminin başlamasıyla birlikte, her Milli Eğitim Bakanı değiştiğinde eğitim sisteminin de değiştiğine şahit olduk.

Ayrıntısına girmeyeceğim, ancak önemli bir gözlemim var: Öğrencilerin başarısı yalnızca akademik bilgiyle sınırlı değil. Başarı, aynı zamanda kişisel gelişim, sorumluluk bilinci, etkili iletişim ve sosyal becerilerle de yakından ilişkilidir.

Eğitim uzmanı olmasam da, sürecin içinde aktif bir veli olarak başka bir gözlemim de şu: Öğrenciler, yalnızca sınavlarda yüksek puanlar elde etmekle kalmamalı, aynı zamanda öz disiplin, motivasyon ve öğrenme isteği gibi nitelikleri de geliştirmelidir. Eğitim-öğretim yılı başladığında, öğrenciler yeni hedefler koymalı ve bu hedeflere ulaşmak için planlar yapmalıdır. Bu süreçte öğrencilere en büyük desteği veren faktörlerden biri öğretmenlerdir. Elbette anne babalar da önemli bir rol oynar, ancak öğretmenler öğrencilerin gelişiminde merkezi bir rol üstlenir.

Eğitim-öğretim sürecinde öğretmen-öğrenci ilişkisi, başarının anahtar unsurlarından biridir. Etkili bir öğretmen-öğrenci ilişkisi, öğrencilerin öğrenme motivasyonunu artırır ve akademik başarılarını doğrudan etkiler.

Öğretmenlerin öğrencilerin bireysel farklılıklarını göz önünde bulundurarak onlara yaklaşması, öğrenme sürecini daha verimli hale getirir. Öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına uygun öğretim yöntemleri, hem akademik başarıyı hem de özgüveni artırır. Bu ilişkinin güçlenmesi, öğrencilerin sosyal ve duygusal gelişimlerini de destekler. Öğrenciler, öğretmenleriyle güven ve saygıya dayalı bir ilişki kurduklarında kendilerini daha iyi ifade edebilir ve öğrenme sürecine daha aktif katılabilirler. Bu, sabır ve özveri isteyen bir iştir.

Gelelim bugüne… Ülkemizde eğitim-öğretim sistemi, son yıllarda birçok reform geçirmiştir. Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması, müfredatın güncellenmesi ve teknoloji entegrasyonuyla ilgili çeşitli adımlar atılmıştır.

Ancak bu değişiklikler, hem olumlu hem de olumsuz etkiler yaratabilmektedir. Özellikle eğitimde eşitlik ve kaynak dağılımındaki dengesizlikler, bazı bölgelerde eğitim kalitesinin farklılık göstermesine neden olmaktadır.

Buna rağmen, eğitim-öğretim yılı başlarken öğrenciler ve öğretmenler için birçok yeni fırsat ve yenilik sunulmaktadır. Teknolojinin eğitimdeki rolü artarken, dijital araçlar ve kaynaklar öğrenme süreçlerini desteklemekte ve öğrencilere çeşitli öğrenme biçimlerini deneme şansı tanımaktadır.

Ancak, teknolojinin eğitimdeki bu artışı, öğretmenlerin dijital yeterliliklerini artırmalarını ve bu araçları etkili bir şekilde kullanmalarını gerektirir.

Bu sene 1., 5. ve 9. sınıflarda uygulanmaya başlayan Türkiye Maarif Modeli, eğitimde fırsat eşitliğini sağlama, müfredatın güncellenmesi ve öğretmenlerin yetkinliklerini artırma konusunda önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Bu model, tüm paydaşlar için olumlu etkiler yaratması beklenen bir yenilik olarak öne çıkmaktadır.

Ancak zaman gösterecek, bu modelin beklentileri ne ölçüde karşılayacağına dair net bir sonuç elde edebilmek için süreç boyunca gözlem yapmamız gerekecek.

Sonuç olarak, unutmayalım ki geleceğimizi inşa edecek, memleketimizi imar edecek ve toplumumuzu ihya edecek çocuklarımızın hayatından daha önemli hiçbir şey yok. Bu dönemde, herkesin üzerine düşeni yaparak hem akademik hem de kişisel gelişim açısından en iyi sonuçlara ulaşması temennisiyle, yeni eğitim-öğretim yılının tüm öğrencilere ve öğretmenlere, kısaca tüm eğitim camiasına başarılar getirmesini diliyorum.