Uzman Psikolog Ümit Ege Canyurt'tan 10 Eylül İntiharı Önleme Günü Açıklamaları: "Erken Müdahale ile İntiharın Önüne Geçebiliriz"
Uzman Psikolog Ümit Ege Canyurt, 10 Eylül İntiharı Önleme Günü kapsamında intihar riskine dair önemli açıklamalarda bulundu. Canyurt, intiharın genellikle bir alarm sinyali verdiğine dikkat çekerek, erken müdahalenin kritik olduğunu vurguladı.
Kadınlar ve Ergenlik Dönemi Risk Altında
Canyurt, Türkiye genelinde intihar girişimlerinde kadınların erkeklerden üç kat daha fazla olduğunu belirtti. Ancak erkeklerin intiharı sonuçlandırma oranının dört kat daha fazla olduğunu ifade etti. İntiharın en sık görüldüğü yaş gruplarının ergenlik ve yaşlılık dönemi olduğunu söyleyen Canyurt, bu yaş gruplarındaki risklerin özellikle göz önünde bulundurulması gerektiğini kaydetti.
İntiharın Belirtileri ve Sessiz İntihar
Canyurt, intiharın genellikle kişinin hayattan zevk alamaması ve değersizlik duygusu yaşaması gibi durumlarla ilişkilendirildiğini belirtti. Erken müdahalenin önemine değinen Canyurt, "İntihar genellikle kişinin kendi hayatına son vermesi anlamına gelir. Bu durum, yalnızlık, değersizlik, aşırı mutsuzluk ve yaşamdan zevk almanın ciddi şekilde azalması sonucunda ortaya çıkar" dedi. Ayrıca, bazı intihar vakalarının belirti göstermeden aniden gerçekleşebildiğini ve kişinin dışarıdan mutlu görünse de içsel bir kriz yaşayabileceğini vurguladı.
Erken Müdahale ve Sosyal Destek
Canyurt, erken müdahalenin terapilerle yanlış inançların ve düşüncelerin düzenlenmesiyle mümkün olduğunu belirtti. Terapinin yetersiz kaldığı durumlarda psikiyatrik müdahale ve gerektiğinde hastaneye yatış önerilebileceğini ifade etti. Canyurt, "Oranlara baktığımızda ise kadınların erkeklerden 3 kat daha fazla intihar girişiminde bulunduklarını söyleyebiliriz. Ancak erkekler 4 kat daha fazla aslında intiharı sonuçlandırabiliyorlar. İntiharın en sık görüldüğü yaş grupları ise ergenlik ve yaşlılık dönemleri oluyor. İntihar önceden anlaşılabilir ama sessiz intiharı da görebiliyoruz. Yani bir gösterge olmadan aniden yapılabilen intiharlar da mevcut olabiliyor. Kişi aslında gayet hayattan keyif alıyor görünürken bir anda intihar edebiliyor. Kendini belli eden intihar ise ağır depresyon, majör depresyon veya yine de depresif bozukluk veya bipolar gibi kişilik bozuklukları ile belli olabiliyor. Birinci göstergesi depresyon belirtilerinin ağırlaşması oluyor. Hayattan zevk alamama, çeşitli rutinlerini artık yavaş yavaş bırakma, temizliğini aksatma, işe hayatında zorluklar çekmek gibi durumlarda da aslında bunları gözlemliyoruz. Bunların sonunda ise son bir şans gibi bir zevk arayışı moduna giriyor ve orada aslında çok yüksek bir mutluluk gözlemliyoruz. Bu kişiyi gayet sağlıklı ve mutlu olarak görebiliyorsunuz. Ama o kişinin artık son arayışı. Bu da onun isteklerini tamamlamazsa eğer intihara dönüşebiliyor ne yazık ki. İntiharı önleme noktasında ise tabii ki erken müdahale çok önemli. Erken müdahale de aslında terapiyle beraber yanlış inançları ve yanlış yöne yönelen düşünceleri düzenlenebilir. Terapinin yetersiz kaldığı noktada ise psikiyatrik bir müdahale gerekir. Belki de bir yatış önerilebilir. Ama bu noktaya gelene kadar erken tedavi ile terapi aslında önleyici olacaktır. Sosyal destek ciddi anlamda depresyonu tamamen yok eden bir konu” açıklamalarında bulundu.