Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı... Tarihimizin şanlı zaferlerinden biri olan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin ardından gelen bir milletin kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesinin zaferle sonuçlanmasının yıl dönümü... Tüm milletimizin zaferi kutlu olsun...
Vatan; insanın içinde özgürce yaşadığı, milletin egemenlik kurduğu bağımsızlığının sembolü olan topraklardır. Vatan sadece bir toprak parçası değildir. Hürriyetin can bulduğu yerdir vatan... Geçmişimiz, bugünümüz ve yarınlarımızdır. Vatan bir millet için uğruna can verilecek hayat parçasıdır. Bu sebeple vatan toprakları kutsaldır ve hayatî önem taşır. Millî Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un İstiklâl Marşımızda kaleme aldığı şu dörtlük, vatan konusunda bizlere ruh ve bilinç kazandırmaktadır:
“Bastığın yerleri ‘toprak’ diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.”
Dinimiz İslam vatan sevgisine ayrı bir önem vermektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) doğduğu ve büyüdüğü topraklar olan Mekke’den Medine’ye hicret etmek zorunda kalınca çok sevdiği Mekke şehri için şu sözleri söylemiştir: “Vallahi sen Allah’ın en hayırlı ve Allah’a en sevimli olan beldesisin. Senden (zorla) çıkarılmış olmasaydım, seni asla terk etmezdim” (Tirmizî, Menâkıb, 68). Müslümanlar hicret ile vatan edindikleri Medine topraklarını ise çok sayıda savaş ile canları pahasına müdafaa etmişlerdir. Hz. Peygamber (s.a.v.) vatan edinilen bu toprakların ve burada yaşayanların canlarının, mallarının, namus ve onurlarının korunması ve güven ve huzur içinde dinlerini yaşayabilmeleri için hukukî, askerî ve siyasî her türlü tedbiri almış, Müslümanlarla birlikte savaşlara bizzat katılmış, bu savaşlarda yaralanmıştır. Bu sebeple, vatan sevgisi ve müdafaası bizler için aynı zamanda bir Peygamber sünnetidir. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v.) vatanı korumak için sınırda nöbet tutmayı en kutsal görevlerden saymıştır (Müslim, İmâre, 163; Tirmizî, Fedâilü’l-cihâd, 12).
İslam dini ve vatan müdafaası için savaşırken öldürülen Müslümanlara “Şehid”, savaşa katılıp sağ dönenler ve yaralananlara ise “Gazi” denilmektedir. Din, vatan ve mukaddesat uğrunda şehid olanlar Kur’an-ı Kerim’de şöyle övülmektedir: “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma! Bilakis onlar diridirler; Allah’ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleriyle sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehid kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar” ( l-i İmrân 3/169-170).
Atalarımız da şanlı tarihimiz boyunca vatan müdafaasına büyük önem vermişler, tarihin her sahnesinde vatan, bayrak, din, ezan gibi mukaddesatımızı korumak uğruna canlarını kahramanca vermekten çekinmemişlerdir. Bu uğurda yeni evlendikleri eşlerini, yaşlı anne ve babalarını, kundaktaki bebeklerini bırakıp, geride kalan o canları özgür bir vatanda yaşasın diye canlarını seve seve vermeye cepheye koşmuşlardır. Bu sebeple İstiklal Marşımızdaki “Sen şehit oğlusun, incitme yazıktır atanı” mısrası bize bu gerçeği her daim hatırlatmaktadır.
Tarihimizdeki şanlı zaferlerimizi burada tek tek saymaya kalksak ciltlerce kitap yazmamız lazım gelir. Malazgirt’teki aslanların bu toprakları bize yurt yapan mücadelesi, Fatih Sultan Mehmet’in çağ açıp çağ kapayan İstanbul fethi, Mavi Vatanımız için yapılan mücadele sonucunda Preveze Deniz Zaferimiz, Çanakkale’deki eşsiz vatan savunmamız, Fahreddin Paşa ve askerlerinin Medine Müdafaası, Kurtuluş Savaşımızın her bir cephesindeki üstün direnişimiz ve sayısız kahramanlıklarla örülü, zaferlerle dolu tarihimizle gurur duyuyoruz. Bugün de yıl dönümünü kutladığımız, bu vatan topraklarımız için verilen Kurtuluş mücadelemizin son halkası, Gazi Mustafa Kemal’in komutasında Büyük Taarruz ve Baş Kumandanlık Meydan Muharebesi Zaferi de bu zaferler halkasının en önemlilerindendir.
Büyük bir milletin tüm asil zaferlerini 30 Ağustos vesilesiyle bir kez daha hatırlıyor ve tüm bu zaferlerde kanlarıyla, canlarıyla vatan müdafaasına koşan asker ve komutanlarımızı rahmetle yâd ediyorum. Rabbimizden Milli Birlik ve Beraberliğimizi daim etmesi duasıyla
İstiklal Marşımızın şu mısralarını bir kez daha hatırlatmak istiyorum:
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hüdâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ...
Hamdi UZUNHARMAN
Odunpazarı İlçe Müftüsü