Saadet Partisi İl Kadın Kolları Başkanı Nesrin Kuz, Türkiye’de her yıl binlerce çocuğun kaybolduğunu ve caydırıcı önlemler alınması gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye'de çocuk olmak Narin olmak demek, Şirin olmak demek, Leyla vardı hani 4 yaşında. Hatırlamazsınız belki zaza ailenin 12 yaşındaki çocuğu Ceylan Önkol’u. Şırnak’ta sokağa çıkma yasağı olduğu için cenazesi buzdolabında bekletilen Cemile ve daha içimizin ateşinin sönmediği İzmir’de anneleri hurda toplayıp eve yiyecek getirebilsin diye beklerken 5 küçük yavrumuz yanarak hayatını kaybetti. Dursun Kaan Taşçı, Miraç Çiçek ve ne yazık ki daha niceleri. Birde bunlara çeteler diyarına dönüşen ülkemde yenidoğan çetesi eklendi. Türkiye’de istismar vakalarında çocukların yüzde 24,7’si fiziksel, yüzde 49,4’ü cinsel şiddete maruz kalıyor. Buradan çocuk cinayetleri ve cinsel istismarla sınırlı kalmak üzeri idamın getirilmesi gerektiğini tekrar ediyoruz. Kaybolan çocuklarımız kaybolan yok olan yarınlarımızdır” dedi.
BEDELİ KIZ ÇOCUKLAR ÖDÜYOR
Çocuk yoksulluğunun artmasının olumsuz etkilerine dikkat çeken Kuz, “Çocuk yoksulluğu her geçen gün artarken aynı zamanda derinleşmektedir. Yoksulluğun çocuklar üzerindeki etkileri oldukça kapsamlıdır ve bu etkiler düşük eğitim düzeyi, kötü sağlık koşulları, erken yaşta hamilelik, madde bağımlılığı, suç işleme, anti-sosyal davranışlar, düşük gelir, işsizlik ve uzun süreli sosyal yardıma bağımlılık gibi sorunlar beraberinde getirmektedir. Yoksulluğun çocuklar üzerindeki bir diğer önemli etkisi, çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasıdır ve yetersiz beslenmedir. Çocuklarımız bu kadar yoksul ve yoksunken seçim dönemleri çizilen refah tabloları kimi kapsamaktadır? Neden o refah ve müreffeh Türkiye’nin kaynaklarını bizim çocuklarımız kullanamıyor? Son yıllarda çocuk sömürüsüne ‘kidfluencer’ adı verilen yeni bir çocuk işçiliği de eklenmiştir. Şiddetin hakim olduğu, güvenliğin sağlanamadığı ve yoksulluğun derinleştiği toplumumuzda maalesef ki en ağır bedeli çocuklarımız ödüyor. Özellikle de kız çocuklarımız” ifadelerini kullandı.
ÇOCUKLAR MİLLETİN GELECEĞİDİR
Çocukların haklarına sahip çıkmanın bir milletin geleceğine sahip çıkmak olduğunu belirten Kuz, şu ifadeleri kullandı: “Çocuk işçiliği, yoksulluk, istismar, erken yaşta evlilikler ve kayıp çocuk vakaları gibi temel sorunların çözümü için çocuk haklarını esas alan bütüncül bir yaklaşım benimsenmelidir. Çocukların eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimini artıracak, yoksulluk döngüsünü kıracak aile destek programları geliştirilirken, dezavantajlı bölgelerde eğitim altyapısı güçlendirilmelidir. Kayıt dışı çocuk işçiliğiyle mücadelede sıkı denetimler ve ağır yaptırımlar uygulanmalı, istismar ve erken yaşta evliliklere karşı caydırıcı hukuki düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Çocuklarımıza sahip çıkmalıyız çünkü ailenin geleceği olduğu gibi, milletin ve devletin geleceğidir. Bir çocuk bir dünya değil bin dünyadır”