Eğitime önem veren velilerin ortak görüşü. “Ülke olarak ortaokulları LGS’ye, liseleri üniversite sınavlarına kurban etmiş durumdayız.”
Bu görüşe katılmamak elde değil.
Çünkü eğitim sistemimizde maalesef “testle tost arasına sıkışmış” bir neslin velileriyiz.
Önümüzdeki Pazar günü yaşları 13-14 arası değişen ortaokul 8.Sınıf öğrencileri kısa adı (LGS) olan Liselere Giriş Sistemi’ne girecekler.
Köşe yazarlığın ötesinde geçmişte bu sınavı iki kez deneyimlemiş ve Pazar günü LGS’ye evladı girecek bir baba olarak duygu ve düşüncelerimi bu hafta köşemde yazmak istedim.
İsmi sürekli değişen; OKS, SBS, TEOG olan şimdide LGS olarak bilinen bu sınavda geçmiş yıllarda çocuklarım Enes ve Emre’den sonra sıra Haktan Hasan’a geldi.
O’nun şahsında sınava girecek tüm evlatlarımıza başarılar diliyorum.
Çocuklarımız uzun süredir bu sınava hazırlanıyorlar. Hiçbir emek zayi olmaz.
Düzenli ders çalışan, emek veren, fedakârlık yapan öğrenciler bunun karşılığını sınavda mutlaka alacaktır.
“Efendim falancının oğlu şu kadar puan aldı, şu fen lisesine yerleşti, sıralaması şöyle oldu.” Gibi cümleler kurmak işin en kolayı.
Ancak birde onun arka planı var.
Akranları sokaklarda, parklarda top koşturup oyunlar oynarken diz kırıp ders çalışan binlerce soru çözen elbet karşılığını alacak.
Hiç uzağa gitmeden kendimizden örnek verelim. Abileri gibi Haktan Hasan’da uzun süredir emek veriyor. Özellikle son iki senedir yoğun ders çalıştığını söyleyebilirim.
Düzgün ve iyi bir liseye girmek için bu gerekiyor.
Sonu tüm öğrencilerimiz için hayırlı olsun diyelim.
Şunun altını çizelim ki bazı öğrencilerin yaptığı gibi son sene çalışılarak başarılı olunabilecek bir sınav değil LGS.
Kim ne derse desin, ortaokul birinci sınıftan hatta ilkokuldan itibaren sistemli ve düzenli çalışan her öğrencinin başaracağı bir sınav olduğunu düşünüyorum.
Bu satırları yazarken son dakika haberi olarak sınava girecekleri okullar belli olduğu haberini aldık.
Dolayısıyla kalan sayılı günlerde biz velilerin sınav saatine kadar çocuklarımıza nasıl davranılması gerektiği noktasında geçtiğimiz gün faydalı bir eğitime katıldık.
Şehir Dershanesine bu anlamda teşekkür ediyoruz.
Kariyer Planlama Merkezi Hocalarından Burak Altınçekiç’in sunduğu eğitimde öne çıkan birkaç hususa dikkat çekmek istiyorum.
“Velilerimiz öğrencilerimize bu süreçte şu şekilde yardımcı
olabilir:
Zamanlarını planlamalarında (Sabah okula gitmek için zamanında uyandırılması)
Çalışma ortamını düzenlemelerinde (Çalışma odasının tanzim edilmesi)
Çalışma sürelerini ve aralıklarını planlamalarında.
Dikkat edilmesi gereken konular arasında;
Kaygı bulaşıcı bir duygudur. (model olma)
Başarılı olmalısın! (-meli, -malı)
Karşılaştırma (Yapılmamalı)
(Çocuğunuzu başkalarıyla karşılaştırdığınız zaman onların da sizi başka anne babalarla karşılaştırma hakkı doğmuş olur.)
Olağanüstü durum (mu?)
Negatif motivasyon
Olumlama
Kazanmak kadar kaybetmekte var
Ergenlik dönemi
Sınava bir iki gün kala yapılması gerekenleri şu başlıklarla anlattı Burak hoca;
SINAVA ADIM ADIM...
Son hafta (son gün) ders çalışır mı?
EVET ama NASIL?
Sınava giderken ne giymek lazım, bir gün önce nerede gezmek lazım, hangi duayı etmeli, ne yenirse zihin açar, erken yatmalı?
CEVAP YOK…!
Başarılar dileme…!
Sınava gireceğin yeri mutlaka ziyaret et
(ulaşım-trafik)
Bir hafta boyunca yorucu etkinliklerden, tv ve filmlerden, cep telefonundan uzak dur.
Beslenirken aşırı yağlı, tuzlu ve şekerli gıdalardan uzak dur.
Sınav bitişini içten bir sarılmayla kutlama yeterli olur.”
Burak Hoca sunumun sonlarına doğru bazı düşünürlerden alıntı yaptı.
Özellikle çocuklarının yanlış yapmasını çok eleştiren anne babalar için şu cümleler değerliydi.
John Erskine: “Bir gencin hata yapmasını önlersen onun kararlarını da kendi kendine vermesini önlemiş olursun.
Konuşmasının sonunda “Bırakın hata yapsın çocuklarınız.” Diye ekledi.
Son sözleri gençliğe büyük önem veren ülkemizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün cumhuriyeti emanet ettiği gençlerle ilgili sözleriydi : “Biz, her şeyi gençliğe bırakacağız. O gençlik ki hiçbir şeyi unutmayacaktır, geleceğin ümidi, ışık saçan çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir.’’
Sözün özü…2 Haziran Pazar günü gireceğiniz sınavda her şey gönlünüzce olsun gençler. Başarılar dileriz.
Netice olarak…
Eğitim sistemimizde bugüne kadar hep sınavlı modeller üzerinde çalışma yapıldı. Ortaöğretim geçiş sistemi ile ilgili yapılan her uygulamada sınavların azaltılacağı, hatta kaldırılacağı niyetiyle çalışmalar başlatıldı. Ancak, sınav odaklı yaklaşım bir türlü terk edilemedi.
Eğitim sistemimizde, sayısal ve sözel bölüm olarak iki oturum halinde yapılan “LGS” öğrencileri sınavların tutsağı haline getirdi.
Keşke sınav olmasa!
Düşünüyorum da sınav odaklı yaklaşım yerine bilimsel esaslara dayalı, eğitim biliminin çağdaş yöneltme esaslarını temel alan bir modele geçilemez miydi?
Bu nedenle; “LGS” kaldırılmalıdır. Geleceğimiz olan çocuklarımızı, sınavların kölesi olmaktan çıkarıp düşünen, araştıran, kitap okuyan, bilimsel çalışmalar yapan, yarınlara daha umutla ve daha güvenle bakan bireyler yetiştirmeliyiz.