ONLARA KIZMAYIN HOCAM...

Abone Ol

Hep söylerdiniz…Sahibinin sesi diye..

Fatih ve İsmail. İki muhalif gazeteci… Basın halkın,  demokrasinin sesidir, kulağıdır. Demokrasinin sigortasıdır..

Düşünce kıymetlidir..

Bir söz vardır… Ağzı olan konuşuyor… Portakal densizlik yapmış…

Tek başına number-show yapıyor…Haber adı altında” Osman topunu salla gitsin” ..Yersen..

Ama biz yemiyoruz…

Son zamanlarda sosyal medyada Hocaya karşı bir itibarsızlaştırma kampanyası başlatıldı..

Gerçi eskiden de vardı ama bu kadar ileri gitmemişlerdi.. Zengin çocuklarının parası vardır en büyük oyuncakları şimdi “siyaset” alanı olmuştur.

İKTİDAR YANLILARININ OYUNLARI HEP AYNIDIR..

AKP’ nin adayları hep aynı teraneyi söylerler… Hizmet aşkı falan bunlar hikayedir..

Ellerinden tutan mı vardı…şimdiye kadar ne yaptılar? Süper egoları tavan yapmıştır. Toplumun yapısını bilmez, gerçeklere yabancıdırlar.. yanlarında gezdirdikleri beslemeleri de vardır..

Hacivat-karagöz oyununu oynarlar…arkalarında kuklacı başları vardır..

Bunlarda etik kavramı falan yoktur.

Yersen!

*****

Yılmaz Büyükerşen adeta dahi bir kişilik olarak bir üniversiteyi üniversite yaptı yani Anadolu Üniversitesi'ni gerçek bir üniversite kimliğine kavuşturan ve bugünkü prestijine eriştiren kişi.

 

Üniversal devrim ne demek?

Akılcı ve devrimci yaklaşımlar…

Yılmaz Büyükerşen UNESCO ile işbirliği halinde birçok değişim yapmıştır. Güzel sanat fakültelerinden tutunda engellilere kadar….

Yepyeni fakülteler açmıştır. Eskişehir havacılığına önemli teknik bilimsel katkılar vermiştir.

Yeni üniversitelerin kurulmasında katkılar vermiştir…

Say say bitmez.

Projeleri, gerçekleştirdiklerini siz yüzle çarpın…

Belediye başkanlığı dönemindeki başarıları verilen ödüllerle taçlandırılmıştır.

*****

Fitili ateşleyen Portakal… Sözde haber ama ötesinde yorum adı altında biraz haddini aşan konuşması var. “yetmedi mi? Bırak git artık ya! Demişti..

Provakatif bir yorum…

Sen haberleri sunarsın. Kendini farklı bir yere taşımak istesen de habercisin. Her ne kadar TV ‘ de,  kalıpların dışına çıkıp haber-yorumda yapsan sonucu değiştirmez.

Ben amacını çok aşan bir densiz yorum olarak değerlendiriyorum… Yılmaz hoca belediye başkanlığı döneminde, Avrupa çapında Sanat merkezleri, yapılıyor. Senfoni Orkestrası kuruyor. Ulaşım  sistemlerine devrim getiriyor.. Müzeler bölgesi oluşturulmasında turizmi canlandırması ve Tiyatronun kent halkına kazandırılması… Eskişehir’i canlı ve sosyal yaşanabilir kentler arasına sokuyor…

Bunları 1990’ lardan beri düşünüp emek vermiş ve gerçekleştirmiş biri..

Aklıma meyve veren ağaç taşlanır..

Dedikodu sarmalı başladı. Dikkat..

 

BİR KARDİYOLOG GÖZÜYLE DEĞERLENDİRME…

Bu isim Profesör Sibel Göksel. 88 yaşında…

 

Kardiyoloji profesörü anlatıyor..

 

60 yaşında erken bunayan var. 90 yaşında en güzel eserlerini verenler var. Yılmaz hocanın performansı yerindeyse işini yapabilir. Yaşlanınca ille de çekilmek gerekli diye bir şey yok. Celal Bayar 100 devirdi.. Demirel pırıl pırıldı.

Mehmet Haberal 80'inde ve çok aktif çalışıyor.

İnsan ömrü uzadı. Ben iki boyutlu ve renkli dopler eko- kardiyografi yi Türkiye'de ilk kez yapan, ilk vakaları bilimsel makale olarak yayınlayan kişiyim.

65 yaşında emekli edildim. Enerjimi tüketmek için paramedikal ile ilgili kitapları yazdım konferanslar verdim…

 

Resim yaptım. Sergiler açtım. Şarkılar aryalar söyledim konserlere çıktım

Banka işlemlerimi on- line yapıyorum. Araba kullanıyorum. 88 yaşındayım. 88 yaşında bir kardiyografi profesörü olarak halen koşturuyorum..

 

KARDİYOLOJİ profesörü yazıyor bunu. 88 yaşındayım ve

Zihnim de çok açık. İnsanların performanslarına karar vermek için o konuda birikim olmak lazım.

Yılmaz Hoca Başarır…

 

Ömrü yetmezse mi?  Bak ona da cevap vermiş ölüm diyor,  yaşa bakıyor mu ki? Saygılar demiş Profesör Sibel Göksel..

 

Gerçekten öyle….En iyi ölümü ben bilirim.. Yılmaz Büyükerşen Türkiye'ye bir armağandır. “o beyin” o kişilik bir armağandır. Feyz alacağımıza, değerlerimize sahip çıkmak bizim görevimiz..

GENEL BAŞKAN’IN TALİMATI İLE ADAY OLDUM..

Yılmaz hoca; Önceki gün, il başkanımızın genel başkanımızla yaptığı görüşme sonrası, onun talimatı ile aday adaylığı başvurumu yaptım. Genel başkanımızla daha önce görüştüğümde, büyükşehirlerin adaylığının mevcut başkanlarla devam edeceğini söylemişti.

Ben “olacağım, olmayacağım” demedim. Sadece Eskişehir’in seçimdeki durumunu konuştuk. Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Odunpazarı Belediye başkanı Kazım Kurt da aynı yerden adaylık başvurusunu, genel başkandan gelen talimat üzerine yaptılar.

YAŞIMI GÜNDEME GETİRİYORLAR

Yaşımı gündeme getiriyorlar. 8 Kasım’da 86 yaşına bastım. İnsan kendisini hissettiği yaşta sayar. Yaş meselesi ikide bir ortaya atılınca Türkiye’nin pek çok yerinden atasözleri geldi. Kendimi hiçbir zaman yaşlı hissetmedim.

Biliyoruz hocam. Aman nazar değmesin. Zaten söylemiştin “akıl yaşta değil baştadır”…demek anlamamışlar seni..

HENÜZ PROJELERİM BİTMEDİ

- Allah bana bir fırsat verdi, yaptığım kamu görevlerini sürdürülebilirlikle sağladım. Sürdürülebilirlik de bir proje bitiyordu başladığım başka bir proje ‘onu da bitirelim’ diyordu. Şimdi de var. Örneğin, elektrik enerjisi üretiminde yönetmelik değiştirmek istiyorum. Çatıların üstündeki kiremit bitkisel topraklardan yapılır ve o toprak ziyan olur. Aslında çatıların kaplamasının baştan aşağı güneş kolektörleri ile döşenmesini planlıyorum. Bunun için yönetmelik değişikliği yapmak istiyordum. Vatandaşın elektriği ucuza gelecek, elektrik üreteceğiz hem de bunları yapanları teşvik etmek için de belki bazı konularda indirim yapacaktım. Vatandaştan aldığım paralarla teşvik etmek istiyorum.

 

 

- Hava alanında sivil havacılık okulunun olduğu yere, tramvay götürmek istiyordum. Oradan şehrin kuzey yönlerinde tramvay tamamlanmış olacak. Hafif raylı sistemle tramvay ulaşımı sağlanacak.

Aslında birçok projeler daha var… Hocayı tanırım… ortak yanlarımız çok…aslında beni sürekli motife edende odur.. Çok okur, analiz yapar.. ikimizde çok okuruz.. “spinozayı” severiz.

Ona karşı saygı duyarım. Severimde… Soru sorduğu zamanlar özel görüşlerini paylaşmıştır.. Dilim şiştiği zaman arar sorarım… Ama samimi… Eleştirilerimde bazen olmuştur, katkılarım da. Ama haddimi bilerek..

 Daha çok yapacak iş var…

Hayal ediyorum yapıyorum diyor. Eskişehir’in aşkı, onun aşkı olmuş, hücrelerinde var....

Hükümetin yapmadığını yapıyor.. Daha ne yapsın?..

Say say bitmez.

Hocanın yanında  “sityofik” bitkiler gibi olanları da bilirim. Şimdi önemli bir görev daha sizlere düşüyor. Haddim değil ama, sizin de söylediğiniz gibi “büyükşehir belediye meclisi rolü oynayanları” iyi bilirsiniz. Faydasız, yararsız insanları sırf yakınımdır, rozet taksınlar diye meclise taşımayın…