Eskişehir’in Sporda Parlayan Yıldızları serisinin ikinci konuğu, Dünya Şampiyonu Kick Boksçu Emre Karaca, oldu. Emre Karaca, 1991 yılında Kadıköy’de doğan, aslen ise Erzurumlu olan, üniversite için geldiği Eskişehir’de kalmaya karar veren Dünya Şampiyonu Kick Boksçu. Aynı zamanda beden eğitimi öğretmeni olan, boks ve muay thai branşlarında da yarışan, bayrağımızı 30’dan fazla ülkede dalgalandıran Karaca, 2023 yılında Portekiz’de 70 ülkeden 2 binin üzerinde sporcunun yer aldığı Dünya Şampiyonası’nda 57 kilo full contactta zirveye çıkarak İstiklal Marşımızı okuttu. Karaca, yaptığı açıklamada sitem ederek Eskişehir’de sporcu olmanın çok kötü olduğunu ifade etti.

Spora nasıl başladınız?

Küçük yaşta spora başladım. Hiperaktif, yaramaz bir çocuktum. Spor adına ne varsa yapmıştım. Tüm branşlara yeteneğim vardı. Komşumun vesilesi ile boksa heveslendim. Ailem göndermedi, ‘Zaten top oynuyorsun’ dediler. Gittikten sonra ise hocam ‘Kesinlikle devam etmelisin’ dedi. 8 yaşımdaydım, çok sevdim dövüş sporlarını.

Eskişehir’de kalıp spor hayatınızı devam ettirmeye nasıl karar verdiniz?

Benim yaşadığım yerle burası arasında çok fark vardı. Biraz da doğduğum, büyüdüğüm yerden uzak kalmak istedim. Burası çok daha ulaşılabilir, kolay bir şehir geldi. Genç nüfusa hitap eden bir şehir, bundan dolayı Eskişehir’de kalmak istedim.

Elde ettiğiniz derecelerden bahsedebilir misiniz?

16 yaşımdayken Milli takıma girdim. İlk olarak muay thai branşında Güney Kore’ye Dünya Şampiyonası’na gittim. 17 yaşımda Avrupa Şampiyonası için Polonya’ya gittim ve Avrupa 2’ncisi oldum. Daha sonra bu şekilde devam etti. Tayland, İspanya, Almanya... Ülke ülke gezdim. Milli takım forması ile yaşamadığım derece kalmadı. Avrupa 3’üncüsü, 2’ncisi şampiyonu, Dünya 3’üncüsü, 2’ncisi ve şampiyonu oldum. Branşımda alınabilecek bütün dereceleri karneme yazdırdım. Hiç kolay olmadı.

Ülkemizi temsil ederken neler hissediyorsunuz?

Oradaki atmosfer çok farklı. Milli duygular inanılmaz kabarıyor. Herkes ülkesini temsil edebilmek adına yarışıyor. Anons edilirken önce Türkiye ardından Emre Karaca deniyor. Tezahüratlarda kimse ismen bağırmıyor. Herkes ülkesinin adını bağırıyor. Bayrağı açmak, İstiklal Marşı’nı okutmak ve bunu senin, o kadar insanın önünde yapabiliyor olman, herkesin senin sayende ayağa kalkması anlatılamaz bir duygu. Okullarda çok İstiklal Marşı okuduk ama en güzel okuduğum İstiklal Marşı şampiyonluktan sonraki oldu. Bambaşka bir duygu…

Dünya Şampiyonluğu’ndan sonra gözyaşları döktünüz, bu nasıl bir duyguydu?

O kadar tuhaf bir şey ki. Orada insan içgüdüsel olarak duygusal bir durum yaşıyor. O gözyaşları sadece şampiyonluk için değil. O şampiyonluk için yaptığın çalışmalar, verdiğin emekler, çekilen acılar… Bu kadar şeyin ardından şampiyon olmanın hazzı bambaşka. Herkes uyurken ben koşuyordum. Eşim yemek yapıyordu benim programımdan dolayı farklı şey yemem gerekiyordu. Akşam bir yere gidelim dediğinde, ‘Hayır sabah 5’te koşum var’ diyordum. O gözyaşları, yıllardır verilen emeğin ardından zirveye çıkmanın hazzıydı.

Antrenman temponuz nasıl?

Çok yoğun bir tempomuz var. Bireysel sporlarda çok fazla antrenman yapmak zorundasın. ‘Biraz dinleneyim’ diyemiyorsun çünkü 1’e 1 mücadele var. Sadece spor yapmıyoruz, aileyi geçindirmek durumundayız. Bunların hepsini bir arada götürebilmek inanılmaz bir disiplin, psikoloji ve enerji istiyor. Sabah koşu, bazen günde 3 antrenman… Haftada 6 gün antrenman yapıyordum. Çok yoğun bir tempo. Sonuç güzel olunca bunların hepsini unutuyorsun.

Maçlardan sonra toparlanma süreciniz nasıl oluyor?

Ben maçtan sonra 15 gün hiçbir şey yapmıyorum. Elime eldiven giymem, antrenman yapmam. Canım ne isterse onu yaparım. Disiplinli bir diyetimiz var. Maçlardan sonra canım ne isterse yerim. Dinlenmek için önce hamam ardından masaj…

Oğulcan Öner’e verdiğiniz demeçte, “Dünya Şampiyonluğum eksik. Onu da başarırsam mutlu mesut bu sporla vedalaşacağım’ demiştiniz. Dünya şampiyonluğunu elde ettiniz, hala bırakmayı düşünüyor musunuz?

Eşim de aynısını söyledi. Artık bırakmamı istiyor. Dünya Şampiyonu oldum. Şu an dinleniyorum. Bu sene maçlara gitmedim. Bırakacağım diye düşünüyordum ama kararsızım. Belki 1 sene dinlenip devam edebilirim. Ama hala yapmak istiyorum. Kararsızım. İnsanda bağımlılık yaratıyor. Bu bir tutku. Ben seyirci koltuğunda oturmayı sevmem, sahnede olmak isterim. Önümüzdeki hafta antrenmanlara başlayacağım. Sürece göre bir karar vereceğim.

Kadınlara kendilerini savunmayı öğrenmeleri için tavsiyeleriniz var mı?

Benim 100 öğrencim varsa 70’i kadındır. Kadınlar tanıştıktan sonra bu sporu çok seviyorlar. Önyargıyı kırdıktan sonra işler değişiyor. Erkek dışarıda, orada burada bir şekilde stresini atıyor. Ama kadın için aynısını söyleyemiyorum. Deşarj olmak için, sağlık için, kendini korumayı öğrenmek için güzel bir spor. Kadınlara dışarıda kavga etmelerini söylemiyorum ama herhangi bir durumda en azından tamamen korunaksız olmak yerine bir nebze de olsa kendini koruyabilme adına çok güzel bir spor. Kadınlar bu sporu denemeli.

Ülkemiz dövüş sporlarında diğer ülkelere göre ne durumda?

2023’te kick boks branşında ilk kez Türk Milli Takımı, ülke sıralamasında 1’inci sıraya yerleşti. Bu bizim takım halinde en iyi olduğumuz anlamına geliyor. Kick boks ülkemizde inanılmaz gelişti. Eskiden Ruslar çok disiplinliydi ve övülürdü, şimdi Türk Milli Takımı da var. ‘Rakibim Türk, bir Türk ile dövüşeceğim’ algısı da yaratıldı.

Eskişehir’de sporcu olmaktan mutlu musunuz?

Sadece sporculuk anlamında konuşuyorum. Eskişehir’in sporcuya kattığı ve katabileceği hiçbir şey yok. Ben yıllardır buradayım Eskişehir adına da dövüştüm. Kendi branşımda Eskişehir’den hiçbir destek, katkı göremedim. Dünya Şampiyonu oldum, ne oldu? Hiçbir şey olmadı. Sizin gibi gazeteci arkadaşlarımız insanlara duyurabilmek için röportaj yaptı ama bunun dışında asla bir katkı ya da bir tebrik durumu olmadı. Bu şehirde sporcu olmak çok kötü. Ben artık Eskişehir adına dövüşmüyorum. Lisansımı farklı yerlere aldım. Bir lisansım Tuzla Belediyespor’da öbür lisansım Darıca’da… Bu şehirden hiçbir destek görmedim.

Muhabir: SEMİH AKDEMİR