Masum yüzlü Narin!

Abone Ol

Bugünlerde “Narin” sözcüğü öylesine içimizi acıtıyor ki sormayın. 

Sosyal medyada dolaşan o melek yüzlü, körpe kızın masum görüntüsü  önce beynime, sonra yüreğime saplandı. Gözlerimin içinde gözbebeklerim dondu, bir türlü ağlayamadım.

Yazmamak  istiyordum ancak, 8 yaşındaki bir çocuğun tabutu üzerine okul önlüğü konulması gerekirken gelinlik konulması ise üzüntümü öfkeye çevirdi. Yazmak istedim.

Tam da en güzel masallarda hayallerini büyüteceği bir yaşta okula gitmesi gerekirken kara toprağa girdi.

Kahrolmamak elde değil

Türkiye, günlerdir 20 haneli küçük bir köyde işlenen tüyler ürpertici bir cinayeti konuşuyor. 8 yaşındaki Narin, hayatının en güzel yıllarını yaşayamadan, acımasızca bu dünyadan koparıldı. 

Toplumsal çöküntünün, ahlaki yozlaşmanın geldiği son nokta Diyarbakır’ın Tavşantepe köyünde yaşandı. Oysaki biz böyle bir toplum asla değildik. Nasıl geldik bu hale. Oysaki “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözünde anlam bulan bir medeniyetimiz vardı. Tecavüz, taciz, cinayet, cinsel saldırı ve istismarsız  günümüz yok. Sıradanlaştı adeta.

Milli ve manevi değerlerimiz yerlerde sürünüyor.

Neyse…

Bu korkunç olayın ardından köy, adeta bir sessizlik içine gömüldü. Gerçekleri dile getirmesi gerekenler ise suskunluğunu koruyor. Kimse gerçekleri konuşmuyor. Devletimiz güçlüdür. O gözü dönmüş soysuzları bulup ortaya çıkaracaktır. 

Narin’in acısı, hepimizin yüreğini dağladı. Sosyal medya ve internetin bu çağdaki gücü sayesinde, olayın üzerinin örtülmesi bir nebze olsun engellendi. 

Ancak, bu trajik cinayet, neresinden bakarsanız bakın sadece bir ailenin değil, tüm toplumun vicdanını sarsacak boyutlarda. 

Narin’in hayatı, bir dizi kirli ilişki ve yalanın kurbanı olduğu ortada. Failler belli ama adaletin tecelli etmesi için gereken delillerin toplanması ve yargı sürecinin tamamlanması biraz zaman alacak gibi görünüyor.

Köy, anlaşılan yıllardır sakladığı kirli ilişkiler ve karanlık işlerle dolu. Narin’in trajedisi, bu kirli ağları gün yüzüne çıkardı. 

Dileriz ki, bu olay, sadece Narin’in değil, orada yaşayan diğer masum çocukların da güvenliğini sağlamak için bir dönüm noktası olur. 

O köyde Narin gibi masum çocukların yaşama hakları, hiçbir zaman ellerinden alınmamalı.

Narin’in sosyal medyada dolaşan o temiz ve masum yüzü, yüreğimizde derin bir iz bırakıyor. O, belki okulunu bitirecek, üniversiteye gidecek, arkadaşlarıyla gülüp eğlenecekti. Hayalleri, gelecek hayalleri ve potansiyeli bir anda yok oldu. Onun hayatı, inanılmaz biçimde sona erdi. Bizler, bu acıyı derin bir şekilde yaşıyoruz.

Bu köşe yazısıyla, Narin’in hatırasını yaşatmak ve adaletin bir an önce sağlanmasını istemek, başka narinler hayattan koparılmasın diye kaleme alıyoruz. 

Bu trajedi, kim ne söylerse söylesin sadece Narin’in değil, diğer masum çocukların da hayatını koruyacak bir değişimin simgesi olmalı. 

Toplum olarak, suskunluğu ve kayıtsızlığı bir kenara bırakıp, adalet ve insan hakları için mücadele etmeliyiz.

Narin için akan gözyaşları, bu ülkenin masum çocuklarına karşı duyduğumuz derin üzüntünün ve öfkenin sembolüdür. Onun anısını yaşatmalı ve gelecekte benzer trajedilerin yaşanmaması için herkes üzerine düşeni hakkıyla savsaklamadan yapmalıdır. 

Hayatının baharında toprağa giren Narin gibi başka çocukların olmaması için hep birlikte adaletin, şeffaflığın ve insan haklarının savunucusu olmalıyız. 

Başka Narinleri kurban vermemek için her birimiz sesimizi yükseltmeliyiz. Bu sayede suskunluğu kırar ve adaleti sağlamış oluruz diye düşünüyorum.