İYİLİK YERDE KALMIYOR

Abone Ol

İyilik ve kötülük kavramı, zihinleri hep meşgul ediyor.

Hemen her alanda hepimiz iyi ve kötü üzerine fikirlerimizi beyan ediyoruz.

İyiliğin ortaya çıkışı ile ilgili olarak aşağıdaki kıssayı önemserim:

“Bir bilgeye ‘Nasıl insan oluruz?’ diye sormuşlar. ‘Üç adım atmakla.’ demiş bilge ve ilave etmiş: ‘Önce sana kötülük yapanlara kötülük düşünmemen gelir. Sana kötülük yapanlara iyilik yapabildiğin an, ikinci adımı atar ve insan olmaya başlarsın. Sana iyilik yapanla kötülük yapan arasındaki farkı hissetmeyecek hâle geldiğin zaman da insansın!”

Evet. Buradan hareketle kendimizi düşünüyoruz. Hepimiz; iyiyi, iyilikleri beslemek istiyoruz. İstiyoruz istemesine de başarı, hepimizde farklı farklı oluyor işte.

İyiliğe anahtar, kötülüğe kilit olmayı hepimiz, istiyoruz aslında.

İyiliklerin takipçisi olmazsak kendimizi kötüden ve kötülüklerden koruyamayacağımızı hepimiz, biliyoruz aslında.

İyileri sevip uygulamayı, kötülükle mücadeleyi öğretmeyi hepimiz bildiğimizi iddia ediyoruz aslında.

Biliyoruz bilmesine de kötülüğün iyilikten hızlı yayıldığına şaşırıp kalıyoruz.

Aslında hiçbir şeyin iyi veya kötü olmadığını; her şeyin, bizim onlar hakkında neler düşündüğümüze bağlı olduğunu biliyoruz bilmesine de uygulamada epey bir zorlanıyoruz.

Hayatta her şey olabiliyor. İyi de kötü de olabiliyor her an. İyi ile kötü birbirinden pek de ayrılmıyor.

İyi ile kötüyü, güzelle çirkini ayıran pek az olabiliyor. İyi de piyasada ancak kötü kadar rağbet görebiliyor. Her şey mümkün olabiliyor bu hayatta.

Hemen hepimiz insanlığın kötüye gittiğini kabul ediyoruz ama hiçbirimiz kendimizin kötüye gittiğini kabul etmiyoruz. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünüyor ama hiç kimse, önce kendini değiştirmeyi düşünmüyor.

İyiden uzaklaşmayalım, iyileri kendimizden uzaklaştırmayalım aman.

Kötü kötüyü, yalan yalanı doğuruyor.

Kötülüğe meyletmeyelim aman.

Hayatın bir süzgeci yok ki kötüleri ayırsın. Bunu biz akıl ve irademizle yapacağız elbette.

Neyin iyi neyin kötü, neyin doğru neyin yanlış olduğunu kavrayabilme gücümüzü artırmaya çabalayacağız elbette.

İyiliği tavsiye edip kötüden, kötülükten uzaklaştırmaya çalışacağız yakın çevremizi.

İyi olmamız gerektiğini, kötülerden çok olduğunu sürekli söylüyoruz.

İyiliklerin kötülükleri yok edeceğini her fırsatta haykırıyoruz. İyilikleri çoğaltmanın kötülükleri azaltmanın insanlık görevi olduğunu da.

Başımıza gelen kötü şeylerin güçlenip ayağa kalkmamız için sebep olduğunu da biliyoruz.

İyilik biriktirenlerin kötülüğü koyacak yer bulamayacaklarına inanıyoruz.

Kötü şeyleri normalleştirmeyelim aman. Kötülük zemini oluşurken sessiz kalmayalım aman. Ucu bize dokunmasa da kötüyü izlemeyelim aman. Bizden olanlar bile yapsa kötülük karşısında susmayalım aman. İşimize yarayınca kötüye, kötülüklere destek vermeyelim aman. Kötülüğe itiraz edenleri yalnız bırakmayalım aman. Kötülüğün kendi kendine düzelmesini istemek yerine bu konuda yapabileceklerimizi hemen yapalım aman.

İnsanlar bizi yaptığımız bütün iyi şeylerle hatırlamayacaklar ama yaptığımız birkaç kötü şeyi kesinlikle unutmayacaklardır.

Aylar yıllar geçse de yaptığımız bir iyiliğin karşılığını bir şekilde görüyoruz. Bu konuda Divan-ı Lügat it Türk’teki ‘Tezek kar altında uzun zaman kalmaz. İyi ile kötü birbirine karışmaz.’ ifadesini hiç unutamam.

İyilik belki unutuluyor ama ölmüyor. Kötülük ölüyor belki ama asla unutulmuyor.

Ne olursa olsun iyilik gibisi yok!

Ne olursa olsun iyilik yerde kalmıyor.