Hepimizin bildiği gibi, Allah Teâlâ (c.c.), Peygamberimiz (s.a.v.)’e peygamberliğini bildirirken ilk olarak “Oku” emrini vermiştir (Alâk 96/1). Bu emir, insana verilen en değerli nimetin bilgi ve ilim olduğunu göstermektedir. Allah, Peygamberimize diğer peygamberlere yaptığı gibi hemen tebliğ görevini başlatmamış, önce O’na “Oku!” diyerek hitap etmiştir. Peygamberimizin okuma ve yazması olmadığı halde O’na bu emir verilmiştir. Peki, Allah Teâlâ neden ilk olarak “Oku” emrini vermiştir? Bu sorunun cevabını, yaratılışımızın özüne bakarak verebiliriz: İnsan fıtratında Allah’a kulluk etmek vardır. Allah’a kulluk etmemiz için önce O’nu çok iyi bilmemiz gerekir. Bilmek de öğrenmekle başlar. Yani, fıtratımızın özünü, öğrenmek teşkil eder. Rasulullah (s.a.v.) bunu şöyle ifade etmiştir: “Hikmet müminin yitiğidir, onu bulduğu yerde alır” (İbn Mâce, “Zühd”, 15; Tirmizî, “İlim”, 19). İnsan, dünyaya hiçbir şey bilmiyor halde gelir ve doğumundan ölümüne kadar öğrenme sürecine devam eder. Bu süreç, önce anne-baba ve çevre ile başlar, sonra okuldaki eğitim hayatıyla devam eder. Görüldüğü üzere, hayatımızı şekillendiren temel unsurlardan biri de öğrenmedir. Öğrenme de ancak okumakla mümkündür. Burada asıl mesele, ne okumamız gerektiğidir. Bu sorunun cevabını Yunus Emre’nin şu dizelerinde bulabiliriz:
“İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir,
Sen kendini bilmezsin,
Ya nice okumaktır?
Okumaktan murat ne?
Kişi Hakkı bilmektir,
Çün okudun bilmezsin,
Ha bir kuru emektir.”
Yunus Emre, bu dizeleriyle okumaktan asıl maksadın Allah’ı tanımak ve O’nun yolunda yaşamak olduğunu ifade etmiştir. Bilmek, sadece zahirî bilgi değil, hakikati idrak etmek demektir. Allah’ı da ancak Kur’an’dan öğreniriz. Kısacası ilmin, aslında Kur’an’ı okuyup anlamaktan geçtiğini hatırlatır. Kur’an’ı okumaktan maksat; ilk emir “Oku!” ayetinin devamında belirtildiği gibi, Yaradan’ın adıyla okumaktır. Yani ilmimizi Allah yolunda kullanmak, Kur’an’ın ışığında öğrenmek ve öğrendiğimizi Allah yolunda hayata geçirmektir. Kur’an, ilk emir “Oku!” mesajı ve bu emrin nasıl uygulanması gerektiğini açıklayarak ilme büyük önem verdiğini bariz bir şekilde göstermiştir. İnsanların üstün yaratıldığını bildirirken, bu üstünlüğün iman ve ilimle olacağını da vurgulamıştır. “...Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?..” (Zümer 39/9) ayeti, bu gerçeği apaçık bir şekilde göstermektedir. İnsan, bilmezken Kur’an okuyarak ve hayatına yansıtarak büyük bir ilme ve itibara kavuşur. Kur’an, okumayı ve ilmi bu kadar önemserken, Peygamberimiz de aynı şekilde ilme büyük önem vermiştir. Bedir
Savaşı’nda esir düşen müşriklerin, on kişiye okuma yazma öğretmesi karşılığında serbest bırakılmaları, bunun en güzel örneklerinden biridir. Evet, Kur’an ve Peygamberimiz ilme büyük değer vermiştir. Bu sebeple İslam medeniyeti, her zaman Kur’an’a ve öğrenmeye büyük hassasiyet göstermiştir. Bir yerleşim birimine her şeyden önce bir cami yapılmış ve camiler, Peygamberimiz döneminde Ehl-i Suffa misalinde olduğu gibi, eğitim merkezi olarak kullanılmıştır. Günümüzde de dinî eğitimin ve öğretimin yapıldığı yerler Kur’an kurslarımızdır. Halkımız mbu kurslara büyük önem vererek çocuklarının Kur’an’ı öğrenmesi, Kur’an’ın yaşanması ve gönüllerde yayılması için ellerinden geleni yapmaktadır. 2024-2025 eğitim ve öğretim sezonu da yaklaşmaktadır ve Kur’an kurslarımız da açılacaktır. Bu kurslarda, çocuklarımıza Kur’an öğretiminin yanında Kur’an ahlakı ve dinî bilgiler de öğretilecektir. Bu sebeple, Kur’an’ın ve Peygamberimizin önem verdiği Kur’an eğitimine biz de hassasiyet gösterelim; kurslarımızı geleceğimizin teminatı olan yavrularımızla doldurarak, dinimizi ve Kur’an’ı gelecek nesillere aktarmaya çalışalım. Yeni eğitim ve öğretim yılımızın tüm insanlığa, özellikle de geleceğimiz olan yavrularımıza hayırlı olmasını diliyorum. Öğretmenlerimize ve hocalarımıza ise kolaylıklar ve muvaffakiyetler temenni
ediyorum...
Cemil PAMUK
İl Müftülüğü Eğitim Hizmetleri Şube Müdürü