HZ. PEYGAMBERİN ÖRNEKLİĞİNDE ŞAHSİYET GELİŞİMİ

Abone Ol

Bireylerin kişiliklerini oluşturan yapıya şahsiyet denir. Şahsiyet; insanın iyi ya da kötü olmasında, meseleler karşısında nasıl tavır alabileceğinde, emanete riayet etmesinde, söz verdiği zaman yerine getirip-getirmemesinde, nerede-nasıl davranacağını bilmesinde, başkalarının söyledikleri ile mi yoksa yaratılış icabı kendisine verilen akılla mı hareket ettiğini anlamada makes bulmaktadır. Şahsiyet, insanın insan olma idealini yansıtan en büyük âmildir.  

Şahsiyetler, fıtrata uygun hareket edildiği oranda en ideal şekilde oluşacaktır. Nefsin istek ve arzuları çerçevesinde yapılanlar şahsiyetin bozulması anlamına gelir. Çünkü nefis, insanın geçici istek ve arzularını yapmasını yeğlemektedir. Nefsin etkisindeki insanlar şahsiyetinden ödün vermiş hatta fıtrata uygun oluşan yapıyı bozmuş olmaktadırlar.

Rabbimiz (c.c.) her birimizi farklı yaratmıştır. Akıl, irade ve düşüncelerimiz ayrı ayrıdır. Bir konu hakkında farklı görüşler serdetmemiz normaldir. Çünkü her birimiz ayrı bir kişiliğe, şahsiyete, ideolojiye, anlayışa sahip olabiliriz. Bir kişinin yaptıkları diğeri açısından yanlış olabilmekte veya biri diğerine kendi düşünceleri dâhilinde alternatif öneriler sunabilmektedir. Bu noktada her bir bireyin farklılıklarını bilerek hareket etmesi şahsiyetin gereğidir.

Bireyler mutlaka bir değer ifade ederler. Bazen insanları arkasından sürükleyebilecek bir adımın kendisi küçüktür ancak arkasından olumlu veya olumsuz getirisi büyük olabilmektedir. Mesela son dönemlerde özellikle sosyal medyada yapılan yazışmaların topluma etkisi herkes tarafından bilinmektedir. İnsanlar burada haberleşebilmekte, yardım kampanyalarına katılabilmekte ve kendisinden binlerce kilometre uzakta meydana gelen olaylara karşı görüşlerini aktarabilmektedir. Bunları yaparken kişinin şahsiyeti ön plandadır. Şahsiyetler, fıtrata uygun bir şekilde oluşmuşsa mutlaka doğrunun, güzelin yanında; yalandan ve iftiradan uzak bir şekilde yer alacaktır. Aksi durumda kendi şahsiyet problemlerimiz ile başkalarına zarar vermek söz konusudur. 

Sosyal medya üzerinde ortaya çıkan en önemli şahsiyet problemi, şahısların kendi kimlikleri üzerinden hareket etmemeleridir. Uydurma adresler üzerinden açılan hesaplarla insanlar istediğine istediği hakaretleri etme, uydurma haberleri, masa başı senaryoları oluşturma salahiyetini elinde bulundurduğunu düşünmekte ve yapmaktadır.  Eğer bir insan birey olarak saklanma, arkadan konuşma, kaçak hareket etme yoluna sapmışsa onun şahsiyetinde problem var demektir. İnsan açık konuşan, düşüncelerini karşısındakine uygun bir ifadeyle aktarabilen, arkadan iş çevirmeyen bir şahsiyet bütünlüğüne sahip olmalıdır. Aksi yönlü davranışta bulunanların hayatında birden fazla yüzü, anlayışı olmakta ve kendine güvenmemenin bedbahtlığı içinde dönüp durmaktadırlar.

Günlük hayatta bizlerin şahsiyet problemi yaşadığımız başkaca olaylar da vardır. Birbirimizin arkasından yaptığımız dedikodular, haset etmeler, kendi dışımızdakilerin başına gelen kötü hallere bigâne kalmalar hatta sevinmeler, alışverişimizde güvenin olmamasından kaynaklanan acabalar, birine karşı farklı diğerine karşı farklı görüntü vermeler vs... 

Nüfusunun tamamına yakını Müslüman olan bir toplumda yaşamaktayız. İslam’ın açıklayıcısı ve bizzat yaşamıyla göstereni olarak Hz. Peygamber (s.a.v.)’in “Beni yaşlandırdı” buyurduğu bir ayet vardır. Allah Teâlâ “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” (Hûd 11/112) buyurmaktadır. Rabbimiz bizlerden fıtratımızda bulunan kodlar üzere hareket etmemizi tavsiye etmektedir. İstikamet üzere olan insan, bugün yaptıklarının yarın ahirette hesabını vereceğini aklından çıkarmaz. Hayatının her anında kendisini yaratanın emirleri çerçevesinde yaşar. Kendi hayatına dikkat ettiği gibi Müslüman kardeşine de zarar gelmemesi için mücadele eder. İsteklerini Peygamberinin mücadelesini örnek alarak konumlandırır. O Peygamber ki, cehaletin zirvesini yaşayan, çocuklarını diri diri gömen, zayıfları ezen, kul hakkı nedir bilmeyen insanların karıncayı bile ezemeyecek konuma gelmesine vesile olmuştur. Müslüman, bu noktada hem kendisi hem de çocuklarının şahsiyetinin güzel bir şekilde oluşması için küçüklüğünden itibaren yaratanın emirleri ve Peygamberin tavsiyeleri çerçevesinde hareket etmelidir.      

Şahsiyetli nesiller şahsiyetini inşa etmiş ellerde yetişecektir. Kişiliğinin ispatını yapan bir gençlik, hak ve hukuk adına kendi sınırları çerçevesinde hem kendisi hem de toplumu adına mücadele verecektir. Vakit geç olmadan hepimiz bu inşa sürecine bir yerlerden başlamalıyız...

                                                                      

Betül ÖZTOPRAK

                                                                                                                                    Vaiz