EY! AK parti teklifleriniz hazır mı?
Kamuoyundaki algınız şöyle…
ADAY bulamıyorlar… Bu sözlerin sahibi Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen. 25 yıl üst üste şampiyon.
DSP’ ye geldi şampiyon.
CHP’ ye geçti şampiyon.
İşin tılsımı hala kavrayamamışlar…
*****
Gerçek ise şu. AKP Kazanabilecek aday bulamıyorlar. Nedeni ise Eskişehir’i bilmeyen yönetimlerin iç klik savaşları.
Başı belli…
Bu durumda kazanamıyorlar. Çünkü makul-strateji oluşturabilecek insanlar yok.
Kapasite meselesi…
Kendi aralarında top çeviriyor lolipop yalıyorlar..
Daha doğrusu büyük “abi” yok…
Olmayınca olmuyor.
Evet. AK Parti iktidarda… Para var… Zenginlik var. Fakat “ruhu” gitmiş… Herkes mama peşinde…
Ah bir zengin olsam!
*****
2004’ de Sipariş aday, Faruk Karaçay’ı buldular olmadı.
2009’ da sipariş aday, Sipariş Hasan Gönen’i buldular olmadı.
2014 de, sipariş aday Ticaret odası başkanı Harun Karacan’ ı getirdiler olmadı.
En son 2019’ da Burhan Sakallı olmadı.
Şunu gördüler ne yapsak olmuyor?
Yılmaz hoca hepsini artan oy oranları ile salladı geçti.
*****
Son kartlar masada duruyor. İlk açan İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener…
Açılışı Eskişehir’de yaptı…
Ama ne açılış… alel acele… Gel buraya Melih.
Bana Kılıçdaroğlu’nu hatırlattı. Gel buraya “Muharrem” demesi gibi…
İnce şunları söylüyor… Ben o çağırmasından sonra kaybettim…
Kılıçdaroğlu’nu nezaketsizliği..
Emine EDİZGİL’ in ismini anımsayamadı.
Cılız heyecansınız bir basın toplantısı. Soru yok..
Haydi hayırlısı olsun..
Ne demişti…tartıya çıkacağız ve boyumuzun ölçüsünü alacağız.
ORTADA İSİM DOLANDIRMA MODASI…
Tarkan Demir’in soruyoruz programına katılan Kesikbaş açıklamalarda bulunuyor..
"Teklif gelirse değerlendiririm"
Mealen demek istiyor ki, ben Büyükşehir belediye başkanı olmak istiyorum. Partiler üstüyüm. Düşüncelerim var. Vizyon sahibiyim.
Parti, purti ayırmam. Herkesin oyuna talibim..
Gerçekten yönetimlerinde her türlü düşüncede insan var.
KONUT PROBLEMİ VAR…
Bilmeyen yok. Önemli olan proje gerçekleşmesi… Organize sanayi bölgesinde ciddi bir emek gücünü istihdam ediyor. Bunların işe geliş ve gidişleri ciddi bir mali yük..
Zaman kaybı..
Ulaşımda önemli tıkanıklara da neden oluyor..
Peki, sanayicinin ne yapması gerekiyor. Çok basit..
Organize sanayi bölgesinin bir bölümünü konut, sosyal ve ticari tesis için kampüs alanı ayıracak. Büyükşehir’ e bunun imar planı DEĞİŞİKLERİ için talep te bulunacak. işçi konutları yapacak..
Bu konuda TOKİ’ nin olanaklarından da yararlanmış olacak.
Finansman sorunu çözüldüğü zaman problem biter. İlk etapta biner konut yapın bakalım durum nasıl değişiyor.
Politik bezirgânlık yapanlar ezberlenmiş klişe lafları ısıtıp ısıtıp konuşuyoruz.
Sanayici para kazanıyorsa bunu yapacak. Bu sorun onunda sorunu..
Aslında çok rahat yapabilecekleri bir iş…mesele niyet etmek..
*****
Vizyonerrrr!
Neyin nesi ise.
Ekranlara kim çıkarsa bir vizyon dan bahsetmeden geçemezler…
Çok önemli…
Aaaa vizyon sahibi baaaa..yapma yahu. Nesi var? Vizyonu varrrr!..
Bir bilmecem var çocuklar ..Haydi sor sor acaba nedir?
Peki, somut olarak nedir?
Vizyon denilince akla hemen onun adı gelir!
Şöyle kendimi sorguluyorum. Deyim yerindeyse okumadığım, bilmediğim o kadar çok şey var ki?
*****
Şu sözleri çok değerli buluyorum. Siyasetin içinde olmuyoruz ama siyaset yapıyoruz, politika üretiyoruz..
Siyaset ile politika aynıdır. Birisi Arapça diğeri Latincedir.
Ürettiğiniz, şimdiye kadar bilemediğimiz, bilmediğimiz, katma değeri olan mesela neler ürettiniz?
Ne konuşuyorsunuz?
Sadece siz mi konuşuyorsunuz?
Particilik yapmak başka bir şeydir. Makro açıdan politik değerlendirmeleri ve önermeleri yapmak başka bir şeydir.
Elbette bir sanayicinin politikaları yakından takip etmesi görevidir. Önermeleri varsa bunu dile getirmesi önemlidir..
Ancak net olmalıdır..
Topluma ne kadar yansıyor ne kadar geri dönüşüm alıyorsunuz?
Hani siyaset bilimin en derin noktasına kadar okumuş, binin üzerinde makalesi yüzlerce politik analiz canlı yayın yapmış biri olarak söylüyorum.
Siyaset her yurttaşın tribünlerde oturup izlemek değil, yönetimlere katılmak için yapılan mücadelenin adıdır.
****
Burjuvazinin güçlü olmasını en çok isteyenlerden biriyim. İşçi sınıfını güçlü olmasını ve örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasını en çok isteyenlerden biriyim..
Bu iki ayaktan birinin yoksun olduğu rejimin adı ne cumhuriyet, ne de demokrasi olur…
Kamu kaynaklarını sermaye sınıfına aktaran bir siyasal düşünce sonuçta Oligarşik bir yapı olan sorgulanmaz bir “sultanizm” i getirir ve rejim açısından çok tehlikelidir.
Söylediklerinden; Siyasi parti de çok önemli, siyasi parti olmadan seçilme şansınız maalesef yok yerel dinamikler de.
Doğrudur. Maalesef bizim politik yapımızda böyle kompartımanlara bölünmüşlük var. Heteredoks yanlışlıklar siyasetimizi bir ahtapot olarak sarmış durumda…
Arslan ve tilkiler sendromunu yaşıyor..
Elbette politikaların kişiliğiniz, duruşunuz önemlidir, saygınlığınız önemlidir, iş yapış şekliniz önemlidir, koyduğunuz vizyon önemlidir projeleriniz önemlidir”
Ama en önemlisi güvenirlik’tir… Toplumun sosyolojik yapısını hiç korkmadan doğru analiz edin..
Ortaya çok acı bir tablo çıkar. Okumuşundan en cahiline kadar sefalet denizinde yüzüyoruz ve insan-bilgi kaynaklarımızı heba ediyoruz.
Popüler kültürün bizleri nasıl mutasyona everdiğini ne hale geldiğimizi bilebilmek için işin bir de felsefi boyutuna bakmak gerekiyor.
Neden bu hale getirildik?
Siyasetimiz neden çıkmaz sokaklarda 60 yıldan beri sürekli savruluyor?
Neden hukuk devleti olamadık. Yüzlerce soruyu buna ekleyebilirsiniz?
Yurttaşlarımız neden sürekli politikacıların yalanları ile kekleniyor?
Nedeni şu?
Demokrasi kültürden yoksun büyük bir kitle var. Oyunun denklemi onların üzerine kuruluyor ve yazılıyor..
Politika oyununda ise, herkes önce parasına göre sonra çıkar gurupları oluşturuluyor.
Herkes koltuk benim olsun derdinde, iktidar benim, kim ne derse desin ben bilirim anlayışı ile kendisini tanrının yeryüzündeki gölgesi olarak görüyor ve değerlendiriyor.
Bunu topluma yansıtıyor.
Kendi öz değerlerinden yoksun bir millilik anlayışı ile sözde sosyal demokrat anlayışın alternatif tezler üzerinden değil de koltuk ve güç kapma mücadelesinin Türkiye’ye getirdiği maliyeti kimse hesaplayamıyor.
Çünkü niteliksiz, mesleksiz bir yapı ile karşı karşıyayız. Bu yapı ne verimli ekonomiyi sağlayabilir ne de reformlar yapabilir..
Nede sağlık bir siyaset üretebilir.
Oryantalist politikacılar bu yüzden revaçta. Bunlar popüler düşüncelerin siyasete yansıtılmasının rolünü oynuyorlar veya oynattıyorlar.
Devamı yarın..