EŞLER BOŞANMADAN BİRLİKTE YAŞAMAYA KARAR VEREBİLİR Mİ?

Abone Ol

Merhaba Değerli Okurlar;

Geçtiğimiz hafta yasadışı kumar oynamak ve oynatmak hangi durumlarda suç sayıldığını anlatmaya çalışmıştık.Bu haftaki konumuz ise eşlerin boşanmadan birlikte yaşayıp yaşayamayacağını anlatmaya çalışacağız.

Evlilik birliği içerisinde edinilen mallar, taraflar arasında anlaşmazlık doğduğunda önemli bir tartışma konusu olmaktadır. Özellikle boşanma sürecine girilmeden önce, bir eşin mallarını kaçırma riskine karşı diğer eşin hukuki güvencelere başvurması gerekebilir. Bu noktada, boşanma davası açılmaksızın bir eşin mallarına tedbir konulması, mağduriyetlerin önlenmesi adına kritik bir önlem olarak karşımıza çıkmaktadır. Aşağıda eşler arasında malvarlığı üzerindeki koruyucu tedbirlerin hangi koşullarda verilebileceği açıklanmıştır.

  1. AİLE KONUTU ŞERHİ : Aile konutu eşlerin evlilik hayatını beraber paylaştıkları konuttur. Şerh ile tapuda malik gözüken eş aile konutu üzerinde diğer eşin rızası olmadan herhangi bir tasarrufta bulunamaz. Boşanma davası açılmadan yalnızca tek bir ev(fiilen oturulan ev)  için tabudan gerekli evraklar ile şerh istenerek tasarrufu engellenebilir. Şerh için ayrıca mahkemeye de başvurulup hakimden aile konutuna şerh verilmesi istenilebilir. (TMK md. 194)

  1. MAHKEMEDEN TEDBİR İSTEMİ : Boşanma davası açmak isteyen diğer eşin mallar üzerindeki tasarruflarını ve mal kaçırmasına engel olmak için mahkemeye başvurarak  bu konu hakkında tedbir isteyebilir. Mahkeme uygun gördüğü takdir 2 haftalık bir tedbir süresi verir. Bu süre içerisinde boşanma davası veya mal paylaşımı davası açılması gerekir. Aksi halde verilen tedbir 2 haftanın sonunda kendiliğinden ortadan kalkar. (HMK md. 389 )

  1. HAKİMİN EVLİLİK BİRLİĞİNE MÜDEHALESİ: TMK md. 195’te ‘’Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi hâlinde, eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler.’’  Madde hükmü gereğince evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya büyük bir uyuşmazlığa düşülmesi  halinde hakimden ilgili konu hakkında müdehale istenebilir. Çocuk ile ilgili tedbirleri resen alr onun dışında eşlerden biri alınması gereken tedbir için talepte bulunması gerekir. Bu durumda hakim yerine getirilmeyen yükümlülüğe veya uyuşmazlığa göre gerekli tedbirleri alır. Nitekim bir yargıtay kararında hangi önlemleri alabileceğine yer verilmiştir.

Y. 2. HD, T: 01.12.2003, E: 2003/15232, K: 2003/16106:

“… hakim eşlere yükümlülüklerinin ne olduğunu hatırlatıp, belli konularda uyarabilir. Bunların sonuçsuz kalması halinde istek üzerine ortak hayatı tatil edebilir (MK. md. 197), üçüncü kişilere borçlarını eşe ödememeleri konusunda emir verebilir (MK. md.198) nafaka takdir edebilir (MK. md.195, 196), sebepleri varsa kısıtlanması bakımından girişimde bulunabilir (MK.md 405, 406), çocukların bakımından nafaka dahil gerekli diğer önlemleri alabilir (MK. md. 196, 197), taşınmazı aile konutu olarak özgüleyebilir (MK. md. 194), eşin tasarruf yetkisini sınırlayabilir (MK. md. 199). Ancak hâkim; hiçbir zaman kanunda gösterilmeyen önlemleri alma cihetine de gidemez (MK. md. 195/son). Bu isteklerin dava şeklinde hâkimin karşısına getirilmesi zorunludur (HUMK. md.72). Dava olmadan işin esası incelenemez. Verilecek karar yasanın amacına uygun ve ailenin korunmasına yönelik olmalıdır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 101 ve müteakip maddelerindeki davadaki hakkın korunmasına ilişkin tedbirlerle ilişkisi yoktur. …

  1. TASARRUFUN KISITLANMASI : Eşlerden birisi evlilik birliğinin maddi yükümlülüklerini gerektirdiği şekilde yerine getirmiyorsa diğer eş bununla ilgili gerekli tedbirlerin alınmasını mahkemeden isteyebilir. Bu hallere eşin fazla savurganlık yapması, sürekli borca sürüklenmesi gibi hallerde ailenin ekonomisini ve refahını kötüye sürükleyen davranışların engellenmesi ve mali duruma ilişkin tedbirlerin alınması mahkemeden talep edilebilir. (TMK md199) 

YARGITAY 2.H.D., T.16.11.2009,2008/16201 E. 2009/19869 K.

Davacı koca R. B. vekili, halen Almanya’da çalışmakta olan müvekkilinin, mevcut birikimleri ve banka kredisiyle, Ankara ili, Yenimahalle 3.Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü’nde, Ergazi Mahallesi, 14641 ada 2 parsel, 3 nolu bağımsız bölüm olarak tapuda kayıtlı dava konusu dubleks evi satın alıp, davalı eşi adına tescilini yaptırdığını, davalının, müvekkili ile birlikte yaşadığı müşterek evi terk ederek müvekkili aleyhine boşanma davası açtığını belirterek, dava konusu evin, davalı tarafından satılma ihtimaline binaen, bu taşınmaz üzerinde davalıya ait tasarruf yetkisinin Türk Medeni Kanunu’nun 199. maddesine göre kısıtlanarak mülkiyet hakkını kısıtlayan her türlü ayni ve şahsi hak tesisi ve mülkiyet devrinin ancak müvekkilinin rızası ile yapılabileceğine karar verilmesi ile kararın tapuya şerhini istemiştir.

  1. HAKİMİN MAL REJİMİNE MÜDEHALESİ : Medeni kanunumuzda kural olan rejim mal ortaklığı rejimidir. Bu rejim ile taraflar evlilik birliği süresince edinlikleri mallarda ortaktır. Taraflar kendi aralarında anlaşarak sözleşme ile istedikleri rejimi seçebilirler. Ancak aşağıda belirtilen haller halinde tek taraflı mahkemeye yapılan bir istemle mal ayrılığı rejimine geçilebilir.

Madde 206 - Haklı bir sebep varsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine karar verebilir.

Özellikle aşağıdaki hâllerde haklı bir sebebin varlığı kabul edilir:

1.Diğer eşe ait malvarlığının borca batık veya ortaklıktaki payının haczedilmiş olması,

2.Diğer eşin, istemde bulunanın veya ortaklığın menfaatlerini tehlikeye düşürmüş olması,

3.Diğer eşin, ortaklığın malları üzerinde bir tasarruf işleminin yapılması için gereken rızasını haklı bir sebep olmadan esirgemesi,

4.Diğer eşin, istemde bulunan eşe malvarlığı, geliri, borçları veya ortaklık malları hakkında bilgi vermekten kaçınması,

5.Diğer eşin sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olmasıdır.

       Kanun sayılan hallerde veya haklı bir sebep var ise taraflardan birinin istemi üzerine mal ayrılığı rejimine hakim tarafından geçilebilir. Mal ayrlığı rejimi ise eşlerden her biri kendisinin evlilik birliği içerisinde malik olduğu mallar üzerinde dahi dilediği şekilde tasarruf etme hakkıdır.Hakimin mal rejimine müdahalesi için bu nedenlerden birisinin varlığı şart değildir. Bunlar dışında da ancak haklı sayılacak nedenlerin varlığında hakim eşlerin mal ayrılığı rejimine geçmesine karar verebilir.

 Y. 8. HD, T: 22.04.2014, E: 2013/11089, K: 2014/7833:

“… Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davacının talebi eşler arasındaki yasal mal rejiminin TMK’nun 206. maddesine göre mal ayrılığına dönüştürülmesine ilişkindir. TMK’nun 206.maddesine göre haklı bir sebep varsa Hakim, eşlerden birinin istemi üzerine, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine karar verebilir. Haklı sebebin varlığına ilişkin maddede beş bent halinde sebepler sayılmış ise de bu sebepler maddede yazılı olanlarla sınırlı değildir. Dava dilekçesi ekinde sunulan davalının evlilik birliği içindeki şirket ortaklığı sebebiyle malvarlığının haczedildiğine dair icra takip belgeleri ve dosya kapsamından davalının ortaklığın menfaatini tehlikeye düşürdüğü de gözetildiğinde TMK’nun 206. maddedeki 2 ve 3. bentlerde yazılı sebeplerin somut olayda gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Bu nedenle Mahkemece taraflar arasında geçerli yasal mal rejiminin “mal ayrılığı” rejimine dönüştürme isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi doğru görülmemiştir.

Nitekim yargıtayda kanunda yazılan hallerle sınırlı kalınmayacağına dair karar vermiştir.

  1. BİRLİKTE YAŞAMAYA ARA VERİLMESİ : TMK md 197 eşlerin boşanma davası açmadan belli şartlar halinde birlikte yaşama yükümlülüğünü kaldırmıştır.İlgili maddece sayılan şartlar ‘’eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.’’Evlilik birliği içerisinde haklı bir sebeple birlikte yaşamaya ara veriliyorsa eşlerden biri hakimden gerekli tedbirleri almasını talep edebilir. Hakim diğer eşin parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Koşullar değişmediği sürece tedbirler devam eder çünkü verilen kararlar süresizdir. 

T.C. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ TRABZON 1. HUKUK DAİRESİ ESAS NO: 2020/554 KARAR NO: 2020/557 KARAR TARİHİ: 05-11-2020

‘’Dosya kapsamından; tarafların 06/03/1959 tarihinde resmi olarak evlendikleri, bu evliliklerinden reşit altı çocuklarının olduğu, davacı kadın tarafından, davalı erkeğin kendisini evden kovma, evlilik birliğinin üzerine yüklediği, evin giderlerine katılmama, eve bakmama, ayrı yaşadığı daireden bile kendisini çıkarmak için uğraşma gibi davranışlarda bulunma hususlarına dayanarak; TMK'nın 197. maddesi uyarınca, aylık 2.500,00.-TL olarak nafakaya hükmedilmesinin istendiği, davalı erkeğin süresi içinde davaya cevap verdiği, katıldığı duruşmada da, açılan davanın reddini talep ettiği ancak herhangi bir delile dayanmadığı, ilk derece mahkemesince yaptırılan ekonomik-sosyal araştırma ve tanık beyanına göre, davacı kadının ev hanımı olduğu, geliri ve mal varlığının olmadığı, eşine ait dairede kaldığı, davalı kocanın ise hem Türkiye'den hem yurt dışından emekli maaşı aldığı, kira ve çay gelirlerinin olduğu, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde davacı kadının TMK'nın 197. maddesi uyarınca tedbir nafakası davasının kısmen kabulüne karar verildiği.. istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.’’

  1. AYRILIK KARARI : TMK md 170 ile kişilere boşanma davası açmadan boşanma sebebinin varlığı halinde taraflar boşanmadan ayrılık kararı almak için dava açabilme hakkı tanınmıştır. Bu karar ile tarafların evlilikleri resmi olarak devam etmekte ancak ayrı olarak yaşamaktadırlar. Bunun sebebi ise zamanla aile birliğinin yeniden kurulması amaçlanmıştır. Mahkeme md.171 gereğince en fazla 3 yıl süre ile ayrılık kararı verebilir 3 yıllık süre içinde aile birliği tekrardan kurulamamışsa taraflardan her biri boşanma davası açabilir. Madde 169 gereğince de bu süreçte çocuklar ve aile ekonomisi ile tarafların haklarına helal gelmemesi için gerekli tedbirleri alır. 

Y. 2. HD, T: 10.05.2007, E:2006/19150, K:2007/7775

“… Boşanma veya ayrılık davası açılınca, hakimin davanın devamı süresince eşlerin barınmalarına ilişkin olarak geçici önlemleri kendiliğinden alması gerekmektedir … Davacı (kadın) , Düziçi 18 parseldeki üç katlı binanın ikinci katının kendisine tedbiren tahsis edilmesini istemiştir. 11.07.2006 tarihli ara kararında istek doğrultusunda ikinci kat tahsis edildiği halde, istek aşılarak (HUMK.m.74) sebebi açıklanmadan binanın tamamı hakkında tedbir kararı verilmesi doğru görülmemiştir. …”

HAFTAYA GÖRÜŞMEK ÜZERE