Yeniden Refah Partisi Eskişehir İl Başkanı Faruk Güler, basın mensuplarıyla bir araya gelerek şehrin önemli gündem maddeleriyle ilgili görüşlerini paylaştı. Daha önce Sarıcakaya Belediye Başkanlığı da yapmış olan Güler, özellikle Sarıcakaya ve Mihalgazi ilçelerinde planlanan siyanürlü altın-gümüş madeni projesine değindi. Güler, projeyle ilgili endişelerini dile getirerek, çevresel ve sağlık risklerine dikkat çekti.
Ayrıca, önümüzdeki dönemde belirlenmesi beklenen asgari ücretle ilgili de açıklamalarda bulunan Güler, asgari ücretin yoksulluk sınırının altına düşmemesi gerektiğini savundu. Güler, "Yeni belirlenmesi gereken asgari ücretin, yoksulluk sınırına yakın bir düzeyde, en az 35 bin lira olması gerekiyor" diyerek, ekonomik koşulların 2002 yılından daha kötüye gittiğini ifade etti.
“BİZLER BU KATLİAMA SESSİZ KALAMAYIZ”
Sarıcakaya ve Mihalgazi ilçelerinde yapılması planlanan altın-gümüş madeni projesinde öncelikle denetime dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çeken Güler, tarımsal faaliyetlerin zarar görmesine sessiz kalmayacaklarını belirtti. Güler, “Atalan-Tekke bölgesi ve Mayıslar-Taçtepe dağlarında yürütülen altın madeni projeleri, ülkemizin yer altı zenginliklerini gün yüzüne çıkarmak açısından önemli bir adım. Ancak İliç’de yaşanan faciayı da göz önüne alırsak denetim mekanizmasının güzel çalışması gerekiyor. Altın madenleri, genellikle siyanürle ayrıştırma yöntemiyle işletiliyor. Bu durum, çevresel riskler oluşturabiliyor. Sarıcakaya ve çevresindeki tarımsal açıdan verimli topraklar, ülkemizin tarımında önemli bir yer tutuyor. Bu bölgedeki tarımsal faaliyetlerin zarar görmesi, sadece bölgedeki üreticilere değil, büyükşehirlerdeki tüketicilere de olumsuz yansıyacaktır. Ayrıca, bölgede yağmurların ve asit yağmurlarının tarım üzerinde yaratacağı etkiler göz önüne alınmalı. Bununla birlikte, çıkarılan madenlerden elde edilen kazancın ülkemize yeterince fayda sağlamadığına dikkat çekmek istiyorum. Devletin aldığı pay sadece yüzde 8 civarında oluyor. Bu oran, yurt dışı firmaların kazancıyla kıyaslandığında oldukça düşük kalıyor. Bizler bu katliama sessiz kalamayız” dedi.
KREŞ TARTIŞMASINA YÖNELİKTE KONUŞTU
Güler, “Belediyelerin kreş açma yetkisiyle ilgili tartışmalarda, hem iktidar hem de muhalefet partilerinin tutarsız davranışları dikkat çekiyor. Geçmişte, Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak belediyelerin kreş açma yetkisini kısıtlamıştı. Şimdi ise tekrar kreş açma talebinde bulundular. Diğer yandan, iktidar partisi de seçim dönemi ‘Her mahallede kreş açacağız’ derken, CHP kreş açacağız deyince ‘Hayır açamazsınız’ dedi. Bizim görüşümüz, belediyelerin kreş açabilmesi gerektiği yönündedir. Ancak bu kreşlerin, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından denetlenmesi ve çocukların eğitim süreçlerinin titizlikle takip edilmesi gerektiğini savunuyoruz. Bu denetim eksikliği, gelecekte farklı siyasi görüşlere sahip yönetimlerin kendi ideolojilerini bu kurumlara yansıtmasına yol açabilir” diye konuştu.
"ASGARİ ÜCRET EN AZ 35 BİN TL OLMALI"
Asgari ücretin en az 35 bin lira olması gerektiğine dikkat çeken Güler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘çay-simit hesabına göndermelerde bulundu. Güler, “Ekonomik açıdan, yoksulluk sınırının 35 bin lira olduğu bir ülkede asgari ücretin de bu seviyeye yükseltilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çay ve simit hesabına göre bile, 5 kişilik bir ailenin aylık 13 bin 500 lira gibi bir gideri var. Ancak emekli maaşları maalesef bu tutarın bile altında kalıyor. 2002 yılından daha kötü durumdayız. Emekli maaşlarının en azından asgari ücret seviyesine çıkarılması gerektiğini savunuyoruz. İsrafın önlenmesi ve büyük holdinglere sağlanan ayrıcalıkların kaldırılması olmadan ekonomik rahatlama sağlanamaz” ifadelerini kullandı.