Türkiye’de uyuz vakalarında geçtiğimiz yıllara göre yüzde 30 ile yüzde 40 arasında bir artış görülüyor. Eskişehir’de de vaka sayılarında belirgin bir artış olduğunu vurgulayan EBTO Başkanı Hamit Güçlüer, “Polikinliklere kaşıntı şikayetiyle gelen her 10 vakadan bir tanesinin uyuz olduğu konusunda bir fikir birliği var. Maalesef bu uyuz hastalığı alerjik ve döküntülü bir takım cilt hastalıklarıyla karıştırılıyor. Tedavideki gecikmeler yayılmalara neden oluyor” ifadelerini kullandı.
TEMİZLİK YETERLİ OLMAYABİLİR
Uyuzun en büyük bulgusunun şiddetli kaşıntı olduğunu söyleyen Güçlüer, “Özellikle geceleri hastayı uykudan uyandıran bir şiddette bu kaşınmalar. Hasta geldiğinde kaşıntıyı ifade ederken bunun gece ortaya çıkması bizi şüphelendiren durum oluyor. Gece kaşıntılarının çoğunun uyuz olduğunu bilmekte fayda var” şeklinde konuştu. Uyuz hastalığının yayılmasının temel nedeninin uyumsuz yaşam koşulları olduğunu vurgulayan Güçlüer, “Okul, yurt, iş yeri, çadır ve konteynerlar, mevsimlik işçilerin kaldığı yerlerde, sudan uzak, temizlik şartlarının zor olduğu yerlerde yayılıyor. Bazen temizlik de bunun tek çözümü değil. Yakın temas olunan yerler ve kalabalık uyuzun en çok bulaş olduğu yerler” dedi.
BELİRTİLER HEMEN ORTAYA ÇIKMIYOR
Uyuzun bulaşmasının hemen anlaşılamayacağını ve belirtilerinin ortaya çıkmasının 1 aydan uzun sürebileceğini söyleyen Güçlüer, “El bilekleri, göbek bölgesi, koltuk altında, parmak aralarında gözlenir. Banyoda sıcak duş alırken kaşıntılar artar. Havlu veya çarşaflar gibi ortak kullanım uyuzun artışına sebep olabilir” diye konuştu.
KÖTÜ YAŞAM ŞARTLARI EN ÖNEMLİ ETKEN
Son yıllarda kontrolsüz göçle birlikte olumsuz yaşam koşulları, ekonomik şartların zorluğunun bu hastalığın artmasındaki en önemli etken olduğunun altını çizen Güçlüer, “Bazı dönemlerde uyuz vakalarında 30 - 40 yılda bir pandemi dönemindeki gibi buna benzer büyük alevlenmeler olabiliyor. Ülkedeki büyük göç dalgası, ekonomik şartlardan dolayı birkaç ailenin beraber kalması gözlemlenen olaylar. Hijyen standartlarının yüksek olduğu insanlarda da görülebiliyor. Ekonomik standartların yüksek olduğu insanlarda da görülmeyeceği anlamına gelmiyor. Tramvay, hastane koridorlarında bir akarın bulaşmasında da böyle bir olay gelişebilir. Tokalaşma, el teması kısa süreli şeylerde bunun bulaşması pek mümkün görülmüyor. 15 dakikayı aşan temaslarda bulaş artıyor” açıklamasını yaptı.
HASTALIKTAN NASIL KORUNURUZ?
Güçlüer ayrıca, uyuzdan korunmak için en temelde hijyen şartlarına uyulmasını gerektiğini söyleyerek, “Kaşıntılı bir cilt hastalığı varsa tanı koyma anlamında hızlı hareket etmek lazım. Bir de tanı alan birisi varsa bir evde, tüm ev bireylerinin tedavi görmesi gerekiyor. Kaşıntı olmasa bile hastalık bulaşmış olabilir ve sizde başkasına bulaştıracak olabilirsiniz. Tedavisi çok zor değil. Tablet veya losyonlarla tedavisi mümkün. Kaşıntılar ilacı alınca hemen geçmiyor. Yaklaşık 20 gün 1 ay sürebiliyor” dedi.
M. ANIL AKSOY