İşçilerin haklarını savunmak için “Barajsız Sendika, Yasaksız Grev, Güvenceli İş” kampanyasını başlattıklarını duyuran Emek Partisi İl Başkanı Ceren Kökoğlu, parti binasında yaptığı açıklamada işçilerin çalışma koşullarının kötüleştiğini ve güvencesiz çalışmanın artık birçok iş yerinde normal hale geldiğini belirtti.

Emek Partisi İl Başkanı Ceren Kökoğlu, özellikle AK Parti hükümetinin işçilerin haklarını gerilettiğini belirterek, “Her geçen gün işçi ve emekçilerin çalışma koşulları kötüleşiyor, güvencesiz çalışma, başta fabrikalar olmak üzere iş yerlerinin normali haline geliyor. Ücretler baskılanıyor, yılın ilk ayında olmamıza karşın neredeyse açlık sınırında belirlenen asgari ücret 2025 yılının açlık ve sefalet yılı olacağını bizlere şimdiden gösteriyor. Tüm bu koşullarda sendikalarını eyleme, greve zorlayan, ek zam ve sendikal haklarının tanınması için direnişe geçen işçilerin karşısına ilk dikilen ise AKP hükümeti ve onun yasa tanımazlığı oluyor. AKP’nin iktidara gelmesinden bu yana çalışma hayatı ve sendikal örgütlülük tablosundaki 20 yıllık gelişmeler işçilerin örgütlü ekonomik ve sosyal haklar mücadelesinin olağanüstü gerilediğini gösteriyor. Toplam kayıtlı-sigortalı işçi sayısı 12 milyon kişi artışla 4,6 milyondan 16,8 milyona yükselerek dörde katlanmış. Buna karşılık sendikalı işçi sayısı 20 yılda 200 bin azalarak 2003’ün de gerisine düşmüş durumda. 2003’te yüzde 58 olan sendikalaşma oranı 2025’te yüzde 14,9 ile dörtte bire inmiş. 2003’te her 100 çalışandan 58’i, diğer deyişle her iki çalışandan 1,2’si sendikalı iken şimdi her 100 çalışandan 14’ü, dolayısıyla her sekiz çalışandan sadece ikisi sendika üyesi. Yüzde 20’yi aşan kayıt dışı istihdam da göz önünde tutulduğunda toplam çalışan sayısına karşılık sendikalaşma oranı yüzde 10’un da altına iniyor. Ancak ekonomi politikasını ‘ucuz emek’ üzerine inşa etmiş Cumhur İttifakına mevcut durum dahi yeterli gelmiyor” diye konuştu.

İŞÇİLERİN HAKLARI KORUNMALI

Eskişehir’de yaşanan işçi direnişlerinden örnek veren Kökoğlu, “Anayasal hakkını kullanarak sendikalaşan işçiler, keyfi olarak işten çıkarılıyor. Atışkan Alçı ve Yasin Çakır Un Fabrikası işçileri, anayasal haklarını kullanabilmek için günlerce fabrika önünde beklemek zorunda kaldı. Mahkemeler uzadıkça işçiler sendikalaşmaktan vazgeçiyor. Bu düzen değişmeli” dedi.

KOŞULSUZ VE BARAJSIZ SENDİKA

Türkiye’de sendikal barajların işçilerin örgütlenmesini engellediğini vurgulayan Kökoğlu, “2012 yılında kabul edilen 6356 sayılı Sendikalar Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile iş kolu barajı her ne kadar yüzde 3’e ardından 1’e düşürülse de, iş kollarının birleştirilmesiyle her bir iş kolundaki işçi sayısı yüksek gösterilmiştir. Bu nedenle de yüzde 1’e düşürülerek ‘iyileştirilmiş’ gibi görünen iş kolu barajını aşmak oldukça zorlaşmış, işkolu barajının aşılması durumda ise işletme ve barajları devreye girmektedir. İşçi tıpkı sendikasını özgürce seçme hakkı gibi, işyerinde toplu çıkarlarını savunacak temsilcisini de seçme hakkına sahip olmalıdır.

Eskişehir'in meşhur lezzetine zam geldi! Eskişehir'in meşhur lezzetine zam geldi!

SINIRSIZ GREV HAKKI

Grev hakkının işçilerin en temel mücadele aracı olduğunu vurgulayan Kökoğlu, “Ülkemizde grev ancak hükümetin izin verdiği kadar yapılabilir. Anayasada yer almasına rağmen ülkemizde fiili olarak grev hakkı gasp edilmiştir. AKP iktidarları 2003-2024 yılları arasında 22 grevi ‘milli güvenliği bozduğu’ gerekçesiyle yasaklamıştır. Bu yasaklar 200 bine yakın işçiyi doğrudan etkilerken, asıl etkisini bütün işçi sınıfına yönelik bir saldırı olarak göstermiştir. Grevin yapılamayacağı, grev kararı alınsa bile zaten yasaklanacağı fikri, neredeyse tüm iş kollarındaki toplu iş sözleşme süreçlerini ve hak alma mücadelelerini olumsuz etkilemiştir. Yürütmeye grev yasaklama yetkisi veren ve işçilerin grev hakkını gasp eden maddeler Anayasadan kaldırılmalı, mevzuat buna uygun şekilde yeniden düzenlenmelidir” ifadelerini kullandı.

Kaynak: HABER MERKEZİ