Türk toprakları büyük tehlike altındadır.
Yunan Ordusu, Eskişehir içlerine kadar girmiş.
Türk Ordusunun sadece savaşması yetmiyor.
Zafere giden yolda halkın desteği de çok önemli!
İşte o günlerde ardı ardına büyük iki zafer kazanılıyor.
Birinci ve İkinci İnönü Savaşları milat oluyor.
Eskişehir Halkı bu zaferlerin kazanılmasında çok büyük pay sahibi oluyor.
Eskişehirliler milli orduya yaptığı hem mali hem de ayni yardımlarıyla Türk Ulusunun ortaya çıkışını sağlayan çok değerli katkılar veriyor.
Hatta Eskişehirlilerin yaptığı fedakârlık o kadar çok takdir görüyor ki, tüm Anadolu’da konuşulur hale geliyor.
Eskişehir ve Eskişehirlilerin cefakarlığı meclisin de gündemine geliyor.
2 Nisan 1921’de Antalya Milletvekili Rasif Efendi, meclis başkanlığına bir öneri veriyor.
Önerisinde diyor ki;
“Eskişehir halkı, İngiliz ve Yunan işgalinde büyük vatanseverlik göstermiştir.
Bu sebeple gösterilen kahramanlık İslam’ın Ensarı niteliği kadar kıymetlidir.
Eskişehir’in adının bu sebeple “Ensariye” olarak değiştirilmesi bu mücadelenin çok büyük bir anısı olarak kalacaktır.”
Bu teklif gurur veriyor lakin…
Dönemin Eskişehir Milletvekili Abdullah Azmi Efendi asıl tarihe geçecek yanıtı veriyor.
“Eskişehir halkı, bu kahramanlığı “Eskişehirli” olarak göstermiştir.
Eskişehir adı gösterilen bu mücadele ile tarihe altın harflerle kazınmıştır.
Bu sebeple Eskişehir adı tarih boyunca bu şekilde devam etmeli ve Eskişehir ile Eskişehirliler hep milli mücadeleye verdikleri katkılarla anılmalıdır!”
Eskişehir Milletvekili Abdullah Azmi Efendi’nin söyledikleri çok daha etkili olur.
Antalya vekili Rasif Efendi’nin teklifi bu nedenle geri çekilir.
Eskişehir, Eskişehir olmaya devam eder…
Tüm bunları neden hatırlattık?
Şunu söylemek istiyorum;
“Adının değiştirilmesi istenecek kadar ülkesine bağlı bir şehirde yaşıyor olmanın gururunu yaşıyoruz”
Ki son Suudi Arabistan skandalında Eskişehirlilerin gösterdiği hassasiyetin geçmişten bu yana bu topraklardaki milli değerlerin her zaman en yüksekte yaşandığını bir kez daha göstermiştir.
Velhasıl…
Eskişehir ve Eskişehirliler Ata’sının izinden hiç ayrılmayacağını dün olduğu gibi bugünde ortaya koymuş ve gerektiğinde ülkesi için her türlü fedakârlığa hazır olduğu mesajını yine vermiştir.
Ne büyük onur!
************
HAVACILIK ŞEHRİYİZ YA!
Biliyorsunuz Eskişehir bir havacılık kenti!
Bu unvan boş yere alınmış değil.
Biraz nostalji yaparak anlatmaya çalışalım.
Yıl 1925.
Eskişehir’de Havacılık Okulu kurulur.
Birkaç yıl içinde havacılığın pek çok alanı için öğrenciler alınır ve yetiştirilmeye başlanır.
Hatta ilk pilotlar Eskişehir’de yetişir.
Ülkemizin yetiştirmek için Fransa’ya gönderdiği uçak mühendisleri de yurda dönmeye başlar.
Birisi Selahattin Reşit Alan’dır.
Eskişehir Tayyare Fabrikasında işe başlar ve Türkiye’nin uçak yapabileceği iddiasını ortaya koyar.
İlk Proje, “Müdafai Milliye Vekaleti-1’dir” kısaca “MMV-1” uçağının yapılmasıdır.
Onca eksiğe rağmen yapılır…
İlk denemesinde ise havada 2,5 saat kalıp 220 kilometre hıza çıkar.
Ancak hikâyenin devamı gelmez, MMV-1 yapıldığı ile kalır.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye “ANKA 3” isimli milli insansız muharip uçağını tanıttı.
Havada 10 saat kalabiliyor, 800 kilometre hıza ulaşıyor,
Her türlü gözetleme ve istihbarat yeteneğine sahip, dahası düşman tarafından fark edilmiyor.
Yapıldığı yer neresi?
Eskişehir…
Yazımızın başında da belirttiğimiz üzere…
Eskişehir’in havacılık başarısı bugünle sınırlı değil.
Cumhuriyetle birlikte bu işin merkezinde olmuş bir kente sahibiz.
Dahası uçak ve uçak parçaları imalatında kamu ve özel yatırımları birbiri ile yarışır hale geldi.
Tüm bunlar bu kentte yaşayan bizler için elbette bir gurur…
Lakin işin bir de üzen tarafı var.
Böylesine bir şehre aktarmalı dahi olsa birkaç tarifeli uçuş çok görülüyor.
Gel de üzülme…
****************
İKİ İLÇE GERİ GİDER Mİ?
Bugün siyasetten uzak bir gündem içerisine girelim istedik.
Yeni yılın hemen ertesinde siyasetin bilinmezlikleriyle uğraşmak istemedik.
Zira yılbaşından önce çözülür dediğimiz pek çok beklenti, yılbaşından sonraya kaldı.
Bugün yarın belli ki daha da yoğun bir siyaset trafiğinin içerisinde kalacağız.
O yüzden siyaseti bir günlüğüne erteleyip, Eskişehir’in geçmişinden bugününe bir yolculuk yapmaya karar verdik.
Yan tarafta bunlardan iki tanesini okudunuz.
Birisi de bu yazı olsun…
Mesela 1945 yılında Eskişehir’in il sınırları genişlemiştir.
Mihalıççık ve Sivrihisar o yıllarda hükümetin kararı sonucunda Eskişehir’e bağlanır.
O yıllarda Ankara sınırları içerisinde yer alan 1 nahiye ve 65 köyüyle Mihalıççık Eskişehir il sınırlarına dahil edilir.
Aynı kararla yine Ankara’ya bağlı olan 2 nahiyesi ve 93 köyü bulunan Sivrihisar da Eskişehir’e katılır.
Ankara bu işe epeyce kızar ama hükümetin kararı kesindir!
Bunu anlatmamızın sebebi de şu;
Malum ki seçimden sonra yeniden gündeme gelecek olan “100 şehir” konusu var.
Ankara’nın ilçesi Polatlı şehir haline dönüşürse bu iki ilçenin Polatlı’ya bağlanması gündeme gelebilir.
Birinci Dünya Savaşı yıllarında hükümet kararıyla Eskişehir’e bağlanan bu iki ilçemiz, yine bir hükümet kararıyla geri alınabilir!