Düzeltilmesi için ortaya acı bir reçete konuldu.
Gelin görün ki, bu fatura tamamen alt ve dar gelirli kesime kesildi!
Dolaylı vergiler nedeniyle sözünü ettiğim kesim, her geçen gün ezildi de ezildi.
Dahası omuzlarındaki yük de her geçen gün ağırlaştırılmaya devam ediliyor.
+++
Diğer taraftan bir de ülkenin kaymağını yiyen bir tabaka var.
Nüfusa göre oranları epeyce az.
Paradan para kazanan, faizden zenginliğine zenginlik katan kişiler…
Dahası;
Sözünü ettiğim reçeteden küçücük bile olsa etkilenmeyen taraftalar…
Vergi aflarından, vergi kaçınmalarından tutun, pek çok teşvik ve destek ile de güçlendirilen kesimler…
Anlayacağınız ortada çok büyük bir sosyal adaletsizlik var.
Devasa boyutta gelir paylaşımı sorunu var.
Bu durum yaşamda da kendisini net biçimde ortaya koyuyor…
Nasıl mı?
+++
Bakın son zamanların en popüler cümlesi şudur;
“Madem ülkede bunca fakirlik var neden mekanlarda yer bulunmuyor?
Neden her akşam tüm sosyal alanlar dolup taşıyor?
Bu gibi yerlere neden randevuyla bile yer bulunamıyor?”
+++
Önümüz hafta sonu bayram…
Kurban Bayramı yaz sezonuna denk geldi ve uzun bir tatili içeriyor.
Şimdiden söyleyelim ki, bayram sırasında ortaya çıkacak görüntüler karşısında aynı sözler tekrar edilecek!
Denilecek ki;
“Ülkede yoksulluk varsa sahiller nasıl oluyor da dolup taşıyor?
Millet geçim derdindeyse nasıl oluyor da plajlarda adım atacak yer kalmıyor?
Vatandaş ay sonunu zor getiriyorsa otellerde neden yer kalmadı?”
+++
İlk bakışta ne kadar da mantıklı duruyor değil mi sorular?
Gelin görün ki kazın ayağı hiç öyle değil!
Soruların gerçek yanıtı aslında yazımızın başından beri anlattığımız cümlelerde gizli!
Şöyle ki;
Toplumun büyük bir bölümü bayramı evine tatlı bile alamadan geçirecekken;
Küçük bir kısım ise tüm otelleri, sahilleri, plajları doldurarak geçirecek.
Yani ülkenin mutlu kesimi bayramı bayram gibi geçirirken, her geçen gün fakirleşen kesimi de evinde dertli dertli bayram yapmaya çalışacak…
*************
YAZIK GÜNAH BU GENÇLERE!
Bir eğitim ve öğretim yılının daha sonuna geldik…
Milyonlarca öğrenci mezuniyet coşkusu yaşadı.
Yeni eğitim ve öğretim yılı ise sancılı geleceğe benziyor!
Hazırlanan yeni eğitim müfredatı uygulamaya konulursa, eğitim ilimle bilimle değil tartışmalarla yapılacak…
+++
Neyse konumuz bu değil!
Dün sosyal medyada bir video gördük.
İzlerken adeta içimiz cızladı.
Videoyu çeken gençler, biraz da espri olsun diye bir çekim yapmışlar ama;
Ülkenin eğitimde geldiği yeri acı bir şekilde ortaya koymuşlar.
Görüntülerde mezuniyet törenindeki gençlerin söylemleri var.
Herkes sırayla mezun olduğunu ve bundan sonra çalışacağı yerleri söylüyor.
Her biri çalışacağı şehri ve o şehirdeki market isimlerini söylüyor.
Yani “Mezun olduk ama çalışacağımız yer market kasası” demeye getiriyorlar!
Ki sonuna kadar haklılar…
Çünkü özellikle yükseköğretim adeta işsizler ordusu yaratan bir alana dönüştü.
Bırakın kentleri, ilçelere kadar açılan onlarca üniversite ile gençler bilinmezliğe itiliyor.
Ellerinde diplomalar ile iş arayan bir yığın genç ortaya çıkıyor.
Atanamayan gençlerin büyük bir dram yaşadığı ülkeye dönüştük.
Bu yüzden pırıl pırıl gençler, sayıları on binleri aşan marketlerin şubelerinde çalışmak zorunda kalıyor…
Anlayacağınız;
Ülkede pek çok şey gibi yükseköğretim de artık çığırından ve amacından çıkalı çok olmuş.
Siyasi ikballer uğruna açılan üniversiteler ile ihtiyaçtan çok sayfa diplomalı genç yetiştirilir olmuş.
Mesleki eğitimden tutun da, gençlerin geleceğini güvence altına alacak diğer eğitim kanalları ise unutalı çok olmuş…