“Sağlıklı, güzel çiçekler yetiştirmek isteyen bir bahçıvan, önce bahçedeki ayrık otlarını ayıklamalıdır.”
Bir yazarın dediği gibi, Ayrık otu temizlemek için hiç uğraştınız mı bilmem. Öyle sıkıntı verirler, insanı öylesine uğraştırırlar ki anlatılması zordur…
Çok sinsi gelişirler, çevreyi bir anda sararlar. Başka bitkilere kesinlikle hayat hakkı tanımazlar. Etrafını çevirir, sıkar ve boğarlar.
Asıl güçlü bağlantıları yerin altındadır. Kazdıkça yenisi çıkar, deşeledikçe daha karmaşık bağlantılarla karşılaşırsınız.
Geç kalırsanız işiniz zordur.
Müsamaha ederseniz, biraz boş verirseniz büyük sıkıntı çekersiniz. Çok zor temizlersiniz.
Temizleseniz dahi, çevreye verdikleri zarar büyük olur.
Tıpkı yasa dışı örgütlere benzerler…
Çevrelerini sıkıştırır, sindirirler. Asıl hedefleri de zaman içinde yok etmektir.
Toprak yumuşak olunca bazıları neredeyse ağaçların boyuna ulaşmış otları sökmek kolay oluyor da iş ayrık otlarına gelince, eğilip onları kökünden sökmek insanı hem yoruyor, hem de zorluyor.
Kır çiçeklerinin arasına gizlenmiş, toprağa kök salmış bu ayrık otları hem diğer bitkilerin büyümesini engelliyor, hem de görüntüyü bozuyor.
Çayımı aldım televizyonun karşısına geçtim.
Hangi kanala geçsem, siyasetin o kirli dalaşmalar kin ve nefret içeren açıklamalar ikiyüzlü politikacılar, yeniden beni baharın o güzel, umut dolu havasından aldı, sevgisizliğin, düşmanlığın karanlık girdaplarına sürükledi.
Kim barış istiyor, kim demokrasi ve özgürlüklerden yana belli değil.
Ortalık toz duman
Ortada ne sosyal, ekonomik, toplumsal projeler, ne de geleceğe ilişkin umut veren, demokratik bir Türkiye özlemine karşılık gelecek açıklamalar var.
Toplumsal uzlaşı kültürünün olmadığı, barışı istemenin bile suç sayıldığı, başkalarının görüş ve düşüncelerine saygı ve tahammül ortamının yok edildiği, yeni kutuplaşmalar ve ayrımcı politikaların, yapay gerginliklerin öne çıkarıldığı bu ülkemde;
Başkanlık hedefini tek gündem maddesi haline getirmiş, giderek uzlaşma kültüründen uzaklaşan bir Cumhurbaşkanı,
Cumhurbaşkanıyla ters düşmemek adına bir yandan muhalefetin, diğer yandan İmralı ve Kandil’in baskıları altında bunalmış bir hükümet,
Yeni bir şeyler söyleme becerisini gösteremeyen, politik doğrultuları şaşmış, nerede durduğunu kendisi de bilemeyen, ekseni kaymış, en önemlisi iktidar hedefi ve umudu olmayan bir muhalefet,
Her türlü imkân ve fırsatı kullanarak toplumu kendi amaçlarına göre tasarım etmeye çalışan sermaye çevreleri,
Bir de bizim evin bahçesini sarmış ayrık otları.
Düşünüyorum da bir koca çiçek bahçesi gibi hayal ettiğimiz ülkemizin her yerini de ayrık otları bürümüş.
Öylesine de kök salmışlar ki, başka canlıların, başka fikirlerin yeşermesine, büyümesine de imkân vermiyorlar.
Biraz zor oluyor, elimizi yaralıyor, kanatıyor kimi zaman; ama başka türlü de kurtulmak mümkün değil, yaşamımızı zehir eden bu ayrık otlarından.
Üstelik de havalar ısınmaya başladı, bereketli yağmurlar toprağı yumuşattı.
Her renk çiçekler sarmaya başladı etrafımızı.
Şimdi tam da bu güzel kokuları içimize çekmenin, bahar havasını solumanın zamanıdır.
Çevresine kin ve nefret tohumları serpenlere, yaşanası bir dünya ve barış içinde bir Türkiye yerine, her fırsatta savaş çığırtkanlığı yapan sürüngenlere inat,
Güneşli, güzel günler için, barış için,
Ayrık otlarını temizlemenin tam zamanıdır.