Alpagut-Atalan yok olmasın!

Abone Ol

Tepebaşı ilçesine bağlı Atalan ve Mihalgazi ilçesine bağlı Alpagutlu vatandaşlar, bölgelerine kurulması planlanan altın madeni nedeniyle büyük bir kaygı ve endişe içindeler. Bu endişelerini duyurabilmek için her gün eylem yaparak, seslerini Ankara’ya duyurmaya çalıştılar.

Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş patlatmalı açık ocak işletmeciliği, siyanürlü yığın liç yöntemi ile altın-gümüş çıkarmayı hedefliyor. 15 Ağustos’ta “sözde” halkı bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi.

Peki nasıl gerçekleşti? Gergin anlar yaşandı ve bence toplantı sağlıklı bir şekilde gerçekleşmedi. 

Asıl bu konudan etkilenecek, tarımla uğraşan insanların çoğu orada değildi. 

Sırada inceleme, değerlendirme toplantısı var bakanlıkta. Bu toplantı yapılacak sonra da bir yıl içinde firma da kapsamlı ÇED raporunu hazırlayacak. Son kez bakanlığa sunacak. ÇED olumlu ya da olumsuz kararı çıkacak. Hepimiz biliyoruz ki yüzde 90 oranında bakanlıktan hep olumlu karar çıkıyor.

Bölgeye iş imkanı sağlandığı savunulsa da, siyanürle kirlenen akarsular, ağaçlardaki meyveler ve bahçelerdeki sebzeler hiç eskisi gibi değil.

Bu mahallelerin tarihine baktığımızda, Alpagut ve Atalan, yüzyıllar boyunca tarım ve hayvancılık faaliyetleri ile tanınan bölgeler olmuş. Eskişehir’in tarım zenginliğine büyük katkı sağlamış.

Bu nedenle, bu iki mahallede yapılması planlanan madencilik faaliyetleri, sadece bugün için değil, gelecek nesiller için de büyük bir tehdit oluşturuyor.

Şimdilik 716 futbol sahası genişliğinde bir alanda 500 metre derinliğinde bir çukur açılarak, İliç’te olduğu gibi siyanürlü yığın liçi yöntemi ile altın ve gümüş madeni çıkarılacak. Ağaçlarımız kesilecek, ormanlarımız, tarım arazilerimiz yok edilecek. Su kaynaklarımız kuruyacak, tarım, hayvancılık ve arıcılık yok olacak. Binalarımız hasar görecek, temiz havamız toza boğulacak. Halk çaresizce köylerinden göç etmek zorunda kalacak.

Türkiye’de maden felaketi ilk kez yaşanmıyor, Soma, Zonguldak ve daha birçok örneği var. Erzincan İliç’teki felaketin unutulduğu gibi bu da unutulur ve faaliyetler aynen devam eder.

Tarımdan, hayvancılıktan para kazanamayan çiftçi, yeterince desteklenmiyorsa madende çalışmak tabii ki daha cazip gelir. Düzenli maaşı, sigortası ve sonunda emeklilik hayali olduğu için tarımla uğraşmak yerine maden işçiliğini tercih eder. Madencilik işletmelerinin olduğu bölgelere, köylere bakarsanız tarım, hayvancılık mutlaka gerilemiştir. Tarım değersizleştirilmiştir.

Ve bilindiği üzere heyette bir tane ziraat mühendisi de yok ne garip…

Oysa bu madenler, birilerini zengin etmek için çıkarılıyor. Tarım ve hayvancılık, ülkenin ve bölgede yaşayan halkın geçim kaynağı ve zenginliğidir. Bu nedenle sınırlı rezervi ile bir gün bitecek olan altın değil, yıllarca yapılan tarım ve hayvancılıktır.