Eskişehir

"50 bin kamu çalışanı ihraç edildi"

KESK Eskişehir temsilcisi Gökhan Soysal, OHAL KHK'larının etkilerini basın toplantısında açıkladı. Sosyal, “Bu ülkenin tarihi bir yönüyle darbelerin, olağanüstü hal rejimlerinin tarihidir” dedi.

Abone Ol

KESK Eskişehir Şubeler Platformu ESM Eskişehir İl Temsilcisi Gökhan Soysal, Tüm Bel-Sen (Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası) binasında basın açıklaması gerçekleştirdi.

Soysal, 8 yıl önce OHAL KHK’sı ile uyandığını ve bununla birlikte 50 binden fazla kamu çalışanının görevlerinden ihraç edilmesini, 672 sayılı OHAL KHK’sı barış, demokrasi ve eşitlik taleplerinin yükseldiği günün ardından yayımlanarak, bu taleplerin sembolik bir intikamı olarak değerlendirdi.

“Bu ülkenin tarihi bir yönüyle darbelerin, olağanüstü hal rejimlerinin tarihidir” diyen Soysal sözlerine şöyle devam etti: “Halkların Kardeşliğini, Emekçilerin Birliğini her koşulda savunan ve bunun bedelini ödeyen KESK’ten, bağlı sendikalarının üyelerinden intikam alır gibi. “En kötü barış en iyi savaştan, çatışmadan iyidir” diyenlerden intikam alır gibi. Bu topraklar birçok kez darbelere, darbe girişimlerine sahne oldu. Yıllarca sıkıyönetimle, olağanüstü halle yönetildi. Darbelere, OHAL’lere, sıkıyönetimlere imza atanlar her seferinde çıkıp “ne yaptıysak ülkenin bekası için yaptık. Milli menfaatler için yaptık. Halkımızın çıkarları için yaptık” nutukları attılar. Oysa tüm darbelerde, sıkıyönetimlerde, OHAL dönemlerinde ne ülkenin bekası ne de milli menfaatler korundu. Kaybeden hep işçiler, emekçiler, yoksul halk oldu. Kaybeden her dönem zaten cılız bırakılan demokrasimiz ve adalet oldu. 20 Temmuz 2016’da OHAL ilan edenlerin ağzından da yılarca aynı sözler çıktı. Yine ülkenin bekası dediler. Milli menfaatler dediler. “OHAL’i 15 Temmuz darbe girişiminin aktörü FETÖ’ye karşı ilan ettik” dediler. Hatta “OHAL’i biz kendimize ilan ettik” bile dediler. Aradan 8 yıl geçti. Bu 8 yıl boyunca aynı plağı çalmaya , “15 Temmuz darbe girişimi” demeye devam ettiler. Ama o girişimin siyasi ayağını ortaya çıkarmak için bir adım bile atmadılar. Oysa bir adım atsalardı; O yapıyla beraber yıllarca ““berber yürüdük biz bu yollarda” nakaratına eşlik edenlerin kimler olduğunu hepimiz öğrenecektik. Bir adım atsalardı; Bir günde terör örgütü ilan ettikleri yapının yıllarca sırtını sıvazlayanların, devletin tüm kurumlarına yerleştirip etkin hale getirenlerin kimler olduğunu hepimiz öğrenecektik. Aradan geçen koskoca 8 yılda 15 Temmuz’un siyasi ayağının üzerindeki perdeyi çekmek için kıllarını bile kıpırdatmadılar”

MÜCADELEMİZİ YÜKSELTEREK SÜRDÜRECEĞİZ

Tüm baskılara karşı mücadelelerini sürdüreceklerini belirterek çürüyen düzene alışmayacaklarını vurgulayan Soysal, “Tüm bunların karşısında susmamızı, diz çökmemizi beklediler. Ama biz ilk günden bugüne daha fazla kenetlendik. Omuz omuza verdik. KHK’ler gidecek biz kalacağız. Mutlaka Kazanacağız demeye devam ettik. Bundan sonra da edeceğiz. 18 Temmuz 2018’de OHAL’in kaldırıldığını ilan ettiler ama 24 Haziran 2018’de geçilen tek adam rejimi ile 6 yıldır, tüm toplumu saran işsizliği, yoksulluğu, sefaleti “olağan” hale getirmeye çalışıyorlar. Anayasasızlığı, hukuksuzluğu, adaletsizliği “sıradan” hale getirmeye çalışıyorlar.  Anayasa Mahkemesi kararlarına uymamayı, halkın oylarıyla seçilmiş milletvekillerini cezaevlerinde tutmayı, 1 Mayıs Taksim Meydanını o meydanın sahipleri olan işçilere emekçilere kapatmayı, kayyım düzenini, “olağan” hale getirmeye çalışıyorlar.  Düşünce ve ifade özgürlüğünü yok saymayı, iktidarlarını sokak röportajlarında eleştirenleri bile parmaklıklar ardına koymayı “rutin” hale getirmeye çalışıyorlar.  Günde ortalama 5 kadını cinayete kurban vermemizi, erkek şiddetini, tacizi, tecavüzü “olağan” hale getirmeye çalışıyorlar. Yeterli önlem almadıkları, gereken yatırımları yapmadıkları için çıkan yangınları “olağan” hale getirmeye çalışıyorlar. Öğretmenlik Meslek Kanuna karşı itiraz hakkını kullanan üyelerimize ters kelepçe takıp, gözaltı aracında işkenceye varan şiddet uygulamayı olağan hale getirmeye çalışıyorlar. Milyonarın gözünün içine baka baka “bu olağan tabloya alışın” diye dalga geçiyorlar. Buradan bir kez daha sesleniyoruz. Ne bu olağan hale getirmek istediğiniz çürüyen düzeninize alışacağız. Ne de zulmün efendileri önünde boyun eğeceğiz. Mücadelemizi; hukuksuzluk son bulana, ülkede demokrasi, barış ve özgürlük tesis edilene kadar yükselterek sürdüreceğiz. Emeğimize, işimize, ekmeğimize, geleceğimize göz koyanların saldırı ve baskı düzenini emek ve demokrasi güçlerinin birlikte ve ortak mücadelesi ile er ya da geç ama mutlaka püskürtüleceğiz” ifadelerini kullandı.