Türkiye İstatistik Kurumu ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu geçtiğimiz günlerde kişi başına düşen tasarruf miktarını paylaştı.
Yapılan hesaba göre, Türkiye genelinde 2019 yılında kişi başına 17 bin 394 lira tasarruf yapılmış.
İstanbul tasarruf edilen illerde başı çekiyor.
Kişi başına rakam 39 bin 611 lira...
Eskişehir'de de yaklaşık 10 bin lira tasarruf edil(di)miş.
Bu şartlarda para birikir mi, bilmem/bilemem.
Yaklaşık 8 milyon asgari ücretlinin yaşadığı Ülke'de bu birikimi yapmak mümkün mü?
-Benim aklım almıyor, alan varsa da söylesin!
Tabii, bu konuda sokakta Eskişehirlinin nabzını yokladık.
Dedik ki;
'2019 yılında 10 bin lira birikim yapmışız. Sizin birikiminiz ne kadar oldu?'
Aldığımız yanıt; 'Ne birikimi kardeşim! eksiden çıkamıyoruz.'
TÜİK ve BDDK'nın rakamları şişirme midir? -Olabilir.
Şişirme değil midir? - O da olabilir.
Şöyle ki;
Ortaya atılan bu rakamlar, milletin aklıyla alay etmekten öteye geçmiyor.
Evet, doğrudur. Kişi başına düşen gelir budur.
Ama bu geliri alt sınıf değil, üst sınıf sağlıyor demektir.
Ülke'de gelir adaletsizliği olunca topla, çıkar, böl, çarp kişi başı şu tasarrufu ettik de geç...
Zengin oluyoruz, haberimiz yok(!)
Vatandaş şimdi şöyle diyor:
'Ya, ben bu kadar parayı tasarruf etmişim/biriktirmişim. E benim param nerede, kim çaldıysa paramı getirsin.'
E haklı tabii...
2019 yılında 2020 lira olan asgari ücretten 833 lira kenara atmış olalım ki, yaklaşık 10 bin lira tasarruf edelim.
Kirası, faturası, algısı, vergisi ortada... Zamlara hiç değinmiyorum bile...
Şimdi kalkıp verilen üç kuruşun hesabını yaparsak, artı 833 değil, eksi 833'ün de ötesine geçeriz.
Hasılı;
Tüm gerçekler ayna gibi karşımızda iken, ortaya çıkarılan bu tür tespitler ancak ve ancak 'akıl tutulması' olarak izah edilebilir.