Büyükşehir Belediye Meclisi'nin Kasım ayı olağan toplantılarının birinci oturumu geçtiğimiz hafta içinde yapıldı. Yılmaz Büyükerşen başkanlığında yapılan toplantıda Büyükerşen'in ekonomi gündemli açıklaması toplantının en dikkat çekici ayrıntısıydı.
Gündem maddelerinin görüşülmesine geçilmeden önce AK Partili Orhan Durmuş'un Kurtuluş'taki kapalı pazaryerinin durumu ile ilgili belediyenin bir çalışma yapıp yapmayacağını sorması üzerine açıklama yapan Büyükerşen önce mevcut arsada çalışma yapılamamasının nedenini açıkladı. Sonra da 2020 yatırım programının sekteye uğrayabileceğini çünkü ekonominin kötü gittiğini ve hükümetin hiçbir açıklama yapmadan belediyelerin merkezi hükümetten aldıkları payın kesildiğini duyurdu.
Başkan Büyükerşen, Kurtuluş'taki kapalı pazaryerinin durumu ile ilgili olarak pazaryeri önünde yıkılması gereken iki apartman olduğunu, bu nedenle proje geliştiremediklerini ifade söyledi. Büyükerşen 'Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından bu apartmanlar bize verildi, şimdi geri istiyor. Pazaryerinin arazisi ile ilgili de mülkiyet sorunu vardır. Tapu konusunda arkadaşlarımız çalıştı ama maalesef çözülemedi. O yüzden el atılamadı. Bu durumlarda oraya bir masraf yapabilmemiz mümkün değildir. Dönüşüm projelerine de dahil olmadı. Yeni bir çözüm arıyoruz. Elbette o vaziyette bırakılamaz. Mülkiyet sorunu halledildikten sonra yapılacak iş yatırım programında belli bir proje numarasıyla daha modern bir yerin yapılması için meclisimize gelecek.' dedi.
BELEDİYENİN GELİRİNDE KESİNTİ
Büyükerşen, 'ekonomik durum nedeniyle, belediyenin bütçe durumu nedeniyle 2020 yatırımlarında bile kesintiye gidiyoruz' diyerek önemli açıklamalar da yaptı. Belediyelerin, merkezi hükümet gelirlerinden aldıkları paylardan yapılan kesintilere dikkat çeken Büyükerşen, 'Geçtiğimiz bayramın arifesinde memur ve işçilere evlerine bir kutu lokum götürebilmelerini sağlayabilmek için ticari bankalardan almış olduğumuz kredilerle maaşların eksik kısımlarını yatırdık. 30 milyon birden kesildi. Bu ay da 7 milyon birden kesildi. Ekonomi olarak gidişat hiç de iyi değil. Yeni başlayacağımız yatırımları da ertelemek durumundayız. Başlamış olan yatırımlarımızı da bütçe önünüze geldiği zaman göreceksiniz pek çoğunda iz bedeli vardır. Merkezi hükümet istediği zaman istediği kadar kesinti yapabiliyor. Sebebini sorduğumuz zamanda 'savaştan' bahsediliyor.' diye cevap vermiştir' ifadelerini kullandı. (Kaynak, esgundem26)


Büyükerşen'in bu açıklaması her açıdan siyasi kulisleri hareketlendirecek bir açıklama olarak dikkat çekicidir. Bu açıklamadan benim anladığım şudur ki, belediyelerin merkezi hükümet gelirlerinden aldıkları payın kesintiye uğraması sonucu kentlere götürülen hizmetlerin aksadığı gün gibi ortadadır. Bu gelir payındaki kesintinin sebep-sonuç ilişkisi yapılmadan gerçekleşmiş olması oldukça düşündürücüdür. Özellikle büyükşehir belediyelerinin CHP'ye geçmesi ile birlikte bu kesintinin artıp artmadığını bilmiyoruz ama geçtiğimiz yıllarda özellikle Eskişehir ve İzmir gibi CHP'li belediyelerin bütçelerindeki kesintileri defalarca bu sütunda dile getirmiştik. Dolayısıyla konu eğer siyasi bir temele dayanıyorsa bu uygulamanın eşitlik ilkesine aykırılık olduğu da ortadadır.

Bu konunun gündemi meşgul edeceğine inanıyorum. Ekonomik gidişattan dolayı yaşanan bedeli zaten bireyler olarak herkes hane geliri ve satın alma gücünde hissederken bir de belediye hizmetlerine yansıyacak düzeyde olursa hem sosyal hayatın hem de ekonomik hayatın daha da olumsuz etkileneceğini tahmin etmek zor değildir.