Allah katında Peygamberlik makamından sonra ulaşılabilecek en yüksek derece şüphesiz şehitlik rütbesidir. Şehitlerin ulaşacağı bu yüksek dereceyi Rabbimiz ayet-i kerimede şöyle haber vermektedir:
''Allah yolunda öldürülenleri ölülerdir zannetmeyin! Bilakis onlar diridirler, Rablerinin katında yaşarlar, O'nun ikramlarına nail olurlar. ( Al-i İmran, 169)
Şehit nurlanmış, gazi onurlanmış askerdir.
Şehit, inancı uğruna, vatanı, milleti, namusu, hayatı ve malı muhafaza için; Allah'ın rızasını gözeterek canını feda eden kahramandır. Gazi ise bu değerlerin muhafazası için mücadele ederken sağ kalarak, hem sevaba nail olan hem de zaferin sevincini yaşayan kişidir. Şehitlik, dinimizin imandan sonra en fazla değer verdiği Allah yolunda mücadelenin zirve noktasıdır.
Dinimiz, şehit olmayı büyük bir paye kabul etmiştir. Bu kutlu mertebe; her insana nasip olmayan, insanların ve meleklerin gıpta ile bakacağı en yüce şereftir. Peygamber Efendimiz (SAV) bu hususta şöyle buyurmaktadır: 'Cennete giren hiçbir insan, yeryüzündeki her şey kendisine verilse bile dünyaya geri dönmeyi arzu etmez. Ancak şehit, cennette gördüğü itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister.'( Buhari, Cihat, 21)
Bizler bugün, vatanımızda inandığımız gibi hür bir şekilde yaşayabiliyorsak, canımızdan ve malımızdan emin isek, bu huzur ortamı, mukaddes değerler uğruna canlarını feda eden ve kanlarını akıtan aziz şehit ve gazilerimizin bizlere hediyesi ve emanetidir.
Orhan Şaik Gökyay; 'Bu vatan kimin?' isimli şiirinde
İleri atılıp sellercesine
Göğsünden vurulup tam ercesine
Bir gül bahçesine girercesine
Şu kara toprağa girenlerindir
Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı yakut olan bu vatan
Can verme sırrına erenlerindir
diyerek bu gerçeği güzel bir şekilde ifade etmiştir.


Anadolunun vefalı insanı; evladını askere, cepheye gönderirken ayrılığın acısıyla birlikte vatan savunmasına bir oğul hediye etmenin gururunu yaşayarak;
'Haydi oğlum, haydi git;
Ya gazi ol, ya şehid!' diyebilme bahtiyarlığına erişmiş asalet timsalidir. Son yüzyıl içinde Balkan Harbinde, Birinci Cihan Harbinde, Çanakkalede, İstiklal Mücadelemizde daima vatanına, devletine sahip çıkmış, hayasızca yurdunu işgale yeltenmiş batılı düşmanlara karşı başta canını, her şeyini siper etmiş, onların insafsız, vicdansız saldırılarını durdurmayı başarmıştır.
Bugün de düşmanlarımız vatanımıza devlet ve milletimize bazen örtülü bazen açık şekilde tuzaklar kurmakta, türlü hileler planlayıp uygulamaktadırlar. Bu, tartışmasız, açık bir hakikattir. Düşman, düşmanlığını yapmaktadır. Bize düşen görev ise; 'Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salah' sözüne uyarak maddi ve manevi olarak vatanı korumak konusunda uyanık ve hazırlıklı olmaktır. Çünkü, ne yazık ki devletler sahnesinde son sözü her zaman güçlü olan söylemektedir. Haklı olmanın yanında hakkımızı kuvvet ile de takviye etmek durumundayız.
Bu vatan uğruna canlarını, kanlarını feda eden şehit ve gazilerimizi rahmetle, minnetle yad eylemek bizim millet olarak öncelikli vazifemizdir. Çocuklarımıza, gençlerimize şehitliğin, gaziliğin değerini anlatmak ve onlara dini ve milli hisleri küçüklükten itibaren aktarmak sorumluluğu bize aittir. Unutmayalım ki; geçmişine taş atanın geleceğine gülle atarlar. 'Su uyur düşman uyumaz!' gerçeğini göz ardı etmeden millet ve devlet bütünlüğünü muhafaza etmek azmi ve bilincinde olmak durumundayız.
Sözlerimizi Mehmet Akif Ersoy'un veciz bir beyti ile noktalamak istiyoruz:
Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez!
MEAL OKUYORUM

Allah yolunda öldürülenler için 'ölüler' demeyin. Hayır, onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz.
(Bakara 2/154)
GÜNÜN DUASI

'Allah'ım! Senden dinde sebat etmeyi istiyorum ve doğruluğa azmetmeyi de istiyorum.
Nimetine şükretmeyi ve sana güzel bir şekilde ibadet edebilmeyi istiyorum. Doğruyu konuşan bir dil ve eğriliklerden
uzak bir kalb diliyorum.
Allah'ım! Senin bildiğin her çeşit şerden sana sığınıyorum.
Bildiğin bütün hayırları senden istiyorum. Bildiğin günahlarımdan dolayı senden bağış diliyorum. Şüphesiz Sen gaypları bilensin.' (Tirmizî, De'avat, 23)
HER GÜNE BİR HADİS

'Müslüman, Müslüman'ın kardeşidir. Ona
hainlik yapmaz, ona yalan söylemez, onu zor durumda yüzüstü bırakmaz'
(Tirmizî, Birr, 18)
BİR SORU-BİR CEVAP

Zekat, vekalet, havale, EFT vb. yollarla ödenebilir mi?

Kişi zekatını, bizzat kendisi elden verebileceği gibi, başkasına vekalet vermek veya havale yoluyla da verebilir. Burada önemli olan, zekatın, zekat alacak kişiye ulaşmasıdır (İbnbidîn, Reddü'l-muhtar, III, 187, 189). (Fetvalar,DİB Yay.syf.247)