Pandemi sürecini değerlendiren Çorum, 'Yoğun çalışıyoruz. Pandemi de olsa programladığımız işler var. bunları sürdürmek için sürekli hareket halindeyiz. Özellikle Eskişehir Ankara arasında mekik dokuyoruz. Arkadaşlarımla çok yakın ortam içinde olduğum için sürekli test yaptırıyordum. Pazartesi günü bir yorgunluk hissettim ikinci gün geçmeyince test yaptırdık ve pozitif olduğumuzu öğrendik. Hemen tedavi süreci başladı. Allah'tan yakınımızdaki hiçbir arkadaşımıza bulaştırmadık. İlçemizde de sağ olsun ilçe kaymakamımız da Gün Sazak İlçe hastanesinin ve sağlık çalışanlarımızın çok uyumlu ve hızlı hareket ediyorlar. Bugün itibariyle ilçemizde pozitif vaka yok. Sadece bir köyümüzde temaslımız var. Onlar da karantinadalar. Şehirlere arası gidip gelmede biraz daha dikkat etseler kırsal ilçeler biraz daha rahat geçirecekler. Allah'a şükür şimdi gayet iyiyiz. İnşallah da böyle devam eder. İnşallah bu pandemiden bütün dünya ve insanlık kurtulur. İlçedeki kurum kuruluşlar var gücüyle çalışıyorlar. Kasım sonu Aralık 15'e kadar bir yoğunluk vardı. Bir 19'a kadar yükseldik. Ondan sonra kontrol altına alındı. Şu anda sıfırdayız. İnşallah böyle devam ederiz' dedi.

EN İYİSİNİ YAPMAYA ÇALIŞACAĞIZ
Pandeminin belediyelere etkisini değerlendiren Çorum, 'Bizim zaten kırsal küçük bir ilçe olduğumuz için diğer kırsal ilçe belediye başkanlarımızda benzer durumdalar. Gerçekten kırsa ilçelerde son yıllarda ihmal edilmiş. Biz her koşulda en iyisini yapmaya çalışacağız. Ödenekler anlamında zaten kırsal ilçelerin daha önceden bir alt yapıları yoksa gelir getirici faaliyetler yapmadılarsa iller bankasından gelen para dışında çok kısıtlı imkanları oluyor. Merkez ilçeler gibi kırsal ilçelerin gelirleri yok. Bize gelen para da toplanan verginin yüzde 6'lık dilimi. Bütün belediyelere nüfusa oranla dağıtılıyor. Dolayısıyla bize de Nisan Mayıs Haziran aylarında kesintiler gerçekleşti. Bu yaklaşık 3 ayık kesinti 1 milyon gibi şey yaptı. Ama bu Mihalıççık için yıllık gelirin yüzde 10'u kadar fark yaratıyor. Bunun dışında mevcut işleyişi de aksatıyor. Bir kuruma görüş sunuyorsunuz. Oradaki personel dönüşümlü çalıştığı için işler biraz daha uzadı. Bunların etkisi olacak tabi ama bizim hedefimiz 2021'in ortasına doğru bu illetten kurtulursak planladığımız bütün projelerimizi hayata geçirmek' diye konuştu.

POTANSİYELİ YÜKSEK İLÇE
İki yıllık bakanlık sürecinde neler yaptığını anlatan Çorum şöyle konuştu: 'Ben belediye başkanlığını istememin iki temel nedeni vardı. Bunlardan bir tanesi kırsalda yeni bir üretim modelinin, yaşam modelinin hayata geçirilmesi. Bu bizim düşündüğümüz bir şey değil aslında. Atatürk'ün düşündüğü cumhuriyet köyleri diye başlattığı sonrasında Bülent Ecevit'in köy kent diye başlattığı projelerin günümüze aktarılması. Bunun da nedeni şu. Köylerimizde yaş ortalaması 55 olmuş durumda. Biz eğer 10 yıl içerisinde kırsala genç nüfusu adapte edemezsek yeni bir yaşam ve üretim modeli geliştiremezsek 10 yıl sonra ülke olarak büyük bir problemle karşı karşıya kalmış olacağız. Birinci nedeni bu. Bu noktada neler yapılabilir ki Mihalıççık'ta bu şeyde en iyi uygulamaların yapılabileceğiz, en iyi sonuçların alınabileceği potansiyeli yüksek olan ilçelerden bir tanesi. İkincisi Yunus Emre. Biz geldiğimizde beri iddiamızı sürdürüyoruz. İnşallah 2024'e geldiğimizde şu anda 8 bin 50 olan nüfusumuzu 13 binlere 14 binlere çıkartmak gibi hedefimiz vardı. O noktada da bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlçede ciddi bir ekonomi var, ciddi yatırımlar var, ciddi meyvelerimiz var, Sakarya ve Porsuk nehri geçiyor, sulu tarım var, kuru tarım var. Hayvancılığımız var. 'Tarihi kültürümüz var. Friglerden başlayarak, Roma dönemi, Bizans'tan Osmanlıdan kalma kalıntılar var. Bir de Yunus Emre gibi büyük bir değerimiz var. Bu kadar potansiyeli olan bir ilçede büyümek şart. En kolay yapılacak yerlerden bir tanesi. Şimdi hayat standartlarımız değişti. Bizim en büyük eksiklerimizden birisi ilçe merkezinde doğalgazın olmayışı, yeterli konutun olmayışı ve yeterli alt yapının olmayışı. Bu noktada doğalgazla ilgili çalışmalar bitti. Geçen Ekim ayı sonu itibariyle kullanılmaya başlandı. Beklenenin çok üstünde taleple karşılaştık. Pandeminin de etkisi oldu. İnsanlar pandemiden sonra kırsalda yaşamın ne kadar değerli olduğunu da gördüler. Şehirdeki emeklilerin de geriye dönüş düşünceleri var. Mesela bu yıl ilçe merkezine 30'a yakın konut yapıldı. Daire olarak 100'e yakın oldu. Biz bunu sürdürmek istiyoruz. Bunun için önce doğalgaz çalışması, imar planlarında revizyon gerçekleştirdik. 53 köyümüz var. Büyük bir ilçeyiz. Bizden önceki dönemde 3 merkez ve 8 köyden çöp alınıyordu. Şimdi bütün köylerimizden çöpleri alıyoruz. Bir belediye binamızın inşasını bitirdik oraya taşındık. Eski belediye binamızı kütür merkezi haline getirdik. Sosyal tesislerimizi yapıyoruz. Bu 53 köyümüzün 26 köyündeki sosyal tesis cami gibi altyapıları tamamladık. Şimdi köy odalarımızın da masalarını, koltuklarını, televizyonlarını tamamlıyoruz. Amacımız kahve yapmak değil. Amacımız köylümüzün hem orada birlikte zaman geçireceği, hem ziraat odalarının ilçe tarımın köylerdeki üretim için yapacakları eğitimlerde kullanması hem de köy odası kültürünü tekrar canlandırmak ve gelip giden insanların uğrayabilecekleri mekanlar gerçekleştirmek. Onun dışında tarımla ilgili faaliyetlere başladık. Yaklaşık bin dönüme yakın ekim gerçekleştirdik. Tabi bu ilk senemizdi. Biraz daha acemiliğimiz oldu, eksiklerimiz oldu. Ama her şeye rağmen yaklaşık 400 bin liralık yatırım gerçekleştirdik. Yıl sonunu 120-130 bin liralık karla kapatmış olduk. Düzgün yapabilseydik, eksiklerimiz olmasaydı emin olun 1 milyona yakın kazancımız olabilirdi. Ama ilk defa gerçekleştirdik.'

MÜCADELE SONUCU ALDIK
Arazilere neler ektiklerinden de söz eden Çorum, 'Soğandan tutun da pancarına kadar nohuda kadar aspir, yulaf, arpa. Aynı şekilde devam ediyoruz bu yıl da. Özellikle yöresel ürünleri öne çıkartmaya çalışıyoruz. Bu sene farklı olarak sarımsak ektik. Bir ata tohumumuz var. Adına da Yunus Emre konmuş. Şimdi Yunus Emre tohumunu ekip ununu yapmak gibi düşüncemiz var. Tarıma destek olmaya çalışıyoruz. Yine kiraz üretimiz yüksek ilçemizde. Daha önce farklı kurumlara devredilen soğuk hava depomuz var. 290 dönümlük arazimiz vardı. Bir yıllık mücadele sonucunda geri aldık orayı. Şimdi hedefimiz önümüzdeki sene doğrudan ilçemizden ihracat yapacak altyapıyı oluşturmak. Bunun için çalışmalarımız sürdürüyoruz. İlçemizde üretilen ürünleri aracıları aradan çıkarıp doğrudan ihracat yapacağız. Esnafımız2-3 milyonluk zarar uğruyordu. Bahçelerden alıp gidiyorlardı, parasını ödemiyorlardı. Fatura yok, irsaliye yok. Bu sene mesela o geri aldığımız soğuk hava deposunu ihaleye alıcılara şart koyduk. Burada eğer bir yer tutarsanız alım şartı vermeyeceğiz diye. Hepsi de geldi evraklarını verdiler, kiraladılar. Herkes hesabını kapatarak gitmiş oldu' dedi.

ÜRETİMDEN BAŞKA ÇAREMİZ YOK
İlçeye yerleşmek isteyenlere de projeler ürettiklerini belirten Çorum, 'Şimdi özellikle büyükşehirlerden hayvancılık ve tarım yapmak isteyen insanlar var. Biz de ev yapana, hayvancılık ve diğer işleri yapmak isteyenlere de destek oluyoruz. Mesela büyükşehir yasasıyla Mihalıççık'ın Süreler köyünde bir inşaat yaptığınızda Odunpazarı'ndaki Emek mahallesindeki aynı imara tabisiniz. Dolayısıyla bu da köylü için maliyetli bir durum. Onlar için projeler oluşturduk. 7 tip projemiz var. Köylülerimiz kendilerine göre olanı şekillendirip seçiyor. Onlara ücretsiz veriyoruz. Onara tekli konularda da yardımcı oluyoruz. Maliyetlerini düşürerek yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bunu gibi hem köylümüze üretim alanında… Mesela bazı köylerimizde sulamasıyla ilgili diğer sosyal tesislerle ilgili he türlü yardımı yapıyoruz. İyi de gidiyor. Daha da iyi olacak. Zaten üretimden başka çaremiz yok. Önümüzdeki yıl için de hayvancılıkla ilgili projelerimiz var. İnşallah onları da gerçekleştireceğiz. Gerçekleştirmek de zorundayız. Mesela şu anda hayvancılık yapan insanlar emin olun Afganlar olmasa hayvancılık yapılamaz durumdayız. Çobanların yüzde 90'ı Afgan. Bir de şöyle çalışıyorlar. Parayı almıyorlar. Onların hesaplarına yatıyor, döviz yapılarak memleketlerine gönderiliyor. Düşünün ücretleri bile cari açık yapıyor ülkede. İnsanlar şehirlerde işsizken onlar bu işi yapıyor. Neden yapamıyor. Model değiştirmek lazım. Kimseye güneş doğarken yaylaya çık, ya da meraları gez. Gün batarken gel hayvanların olduğu alanda yaşa böyle bir beklenti içine giremezsiniz. Böyle olmaması lazım. Nasıl olması lazım? İnsanların sigortalarının olduğu, hafta tatilinin olduğu, çoluğu çocuğunun eğitim görebileceği bir altyapı oluşturursanız o zaman bizim ülkemizde de bu işi sürdüren olur ama bu altyapı yapmadığınız sürece üretim de daralacaktır. O yüzden yerli üretim için de mesela bize şöyle tepkiler geldi. Belediyenin ne işi var. Öyle değil, tam tersine. Yıllarca boş duran arazileri değerlendirmiş oldu. Sonrasında büyükşehir belediyesi de kendi arazilerini bize yüzde 10 protokolle bize verdiler. Onların da arazileri kullanılmış oluyor. Bunu bütün kırsal ilçelere yaptılar. Bu iş bunu getirdi. İlk biz yaptık diye demiyoruz ama görüyoruz k artık bütün ilçeler başladı bu işe. Tarım Bakanlığı da artık bunu yapıyor. Hazineye ait atıl olan boş arazileri ekilmesi yönünde teşvikler veriyor. Doğru da yapıyor. Dolayısıyla bunu daha da yaygınlaştırılması lazım. Başa baş da olsa bu işi sürdürmek lazım. Üretimden başka şansımız yok' ifadelerini kullandı.

GELİRİ ARTIRICI İŞLER YAPMAMIZ GEREKİYOR
Şahısların boş duran arazilerini de değerlendirmek istediklerini kaydeden Çorum şöyle devam etti: 'Boş duranlar genelde küçük arazisi olanlar. Bizim ikinci hedefimiz o. Şimdi bir tane traktörümüz var. Onun için gerekli olan ekipmanlarımız var. İşi büyüttüğümüz zaman zaten sizin mesela 50 dönüm gibi az bir araziniz var. bunun için ekipman almanız mümkün değil. Ama bizden gelip kiralayıp ekebileceğinizi söyleyeceğiz. Hafta sonları gelip o arazinizi ekme şansınız olacak. Bunun gibi modeller üretmeniz lazım. Dolayısıyla bütün tarım arazilerini değerlendirmemiz lazım. Bu hayvancılık için de geçerli. İnşallah bunlar için destek olmaya devam ediyoruz. Şimdi süt üretenlerden süt toplamaya başladık. Soğutma tankları kurduk. Üretim miktarına göre yarım günlük turla sütçülerin gitmediği köylerden topluyoruz. Şimdi önümüzdeki dönem ilçe merkezinde hayvanlıkla ilgili yeni bir imar planı yapıyoruz. Birinci hedefimiz bir küçük sanayi bölgesi oluşturmak, ikincisi de besi organize sanayi bölgesi oluşturmak. Hem belediye olarak yapmak hem de hayvancılık yapmak isteyenlerin bir merkezde yapabilmeleri için çalışma hazırlıyoruz. Bununla ilgili teşvikler de var. İnşallah hızlıca gerçekleştireceğiz. Mutlaka geliri artırıcı işler yapmamız gerekiyor. Bu noktada da enerji üretimi konusunda güneş enerjisi üretim projemiz var. Onu yine büyükşehir belediyesinin arazisini talep ettik. Sağ olsunlar verdiler. Kiraladık ve orada bir 1 megabaytlık bir enerji santrali kurma hedefimiz var. Yakında hayata geçireceğiz. Kütür merkezleri oluşturduk, sosyal tesisler yapıyoruz. Pandemi tabi biraz etkiledi. Çalışmalarımızı kısıtlamalar gelince ama yavaş yavaş da olsa hedeflerimizi sonuna kadar yapacağız.'

KEŞKE KENDİMİZE YETEN NOKTADA OLSAK
'Süt topluyorsunuz. Nereye veriyorsunuz?' sorusunu yanıtlayan Çorum, 'Bu sene aslında bir köylü vatandaşımızın yaptığı gibi yaptık. Ürettiğimiz tahılları topladığımızı sattık. Ama şunu gördük. Tahılları eğer 2-3 ay elinizde tutabilirseniz yüzde 20-25 daha fazla kazanabiliyorsunuz. Köylümüz o yüzden kazanamıyormuş. Dolayısıyla köylümüz hasadını kaldırır kaldırmaz satıyor ve az kazanıyor. Bazen kazanamıyor da. Eğer bunu birkaç ay depolayabiliyorsa yüzde 25 daha fazla kazanıyor. Zaten sorun orada. Biz de öyle yaptık. Şimdi hedefimiz şu önümüzdeki sene biraz daha ikinci üçüncü ürüne çevirmek. Örneğin mesela aspir ürettik. Aspiri i-2-3 TL sattık. Ama aspirin yağını yaparsanız litresi 100 TL. Bunun gibi şeyler var. Sütü de diğer ilçelerdeki kooperatifler gibi biz de kooperatife satıyoruz. Ama ilçe merkezine düşündüğümüz projemizi gerçekleştirdiğimizde hayvan sayısı, süt sayısı arttığında bir entegre merkezine dönüşecek. Elde kalmaz. Tarımsal ve hayvansal ürünler temel ihtiyacımız. Zaten ithalatı var. Yetmiyor zaten. Keşke kendimize yeten bir noktada olsak. O yüzden kimsenin elinde kalmaz. Üretim ve pazarlama noktasında üreticiye destek olmak lazım. O yüzden bunun için uğraşıyoruz' dedi.

ESNAFIN DURUMU İYİ DEĞİL
İlçedeki esnafların durumunu değerlendiren Çorum, 'İlçemizde günlük çalışan esnafımız büyükşehirlerde olduğu gibi çok mağdur. Özellikle çay ocakları. Onun dışında gıda satanlar fena değil. Şehirdeki durum kırsala da yansıyor. Biz de diğer belediyelerin yaptığı gibi kiracımız olanlardan kapalı oldukları dönemlerde kira almama gibi uygulama yaptık. Bunu devam ettireceğiz ve genişleteceğiz. Şehirdeki durum neyse kırsalda da öyle. Çok fark yok. Esnaf maalesef durumu iyi değil. Ama hem devletin teşvikleri hem bizim kendi imkanlarımıza tamamlamaya çalışacağız' dedi.

ESKİ CANLILIĞINA KAVUŞACAK
Doğalgazın ilçeyi olumlu yönde etkilediğini vurgulayan Çorum, 'İlk bu işe başlarken 250 abone olur mu diye planlanıyordu. Bizim ilçe merkezimizde yaklaşık 850 hane var. 600 hane abone olmuş durumda. Dolayısıyla büyük oranı oldu. Kış koşulları bizde daha serti çok iyi talep oldu. Yaşlı nüfusumuz çok rahat etti. Mesela ben 10 ton kömür yakıyordum. Çok ciddi bir külfet. Şimdi çok rahat oldu. Şehirde emekli olan kesim için ilçeye gelmek için de bir teşvik oldu. Önümüzdeki sene muhtemelen imkanı olan çoğu kişinin geleceğine inanıyorum. Asıl hedefimiz şu. Genç nüfusa istihdam sağlayacak işler yapmak, genç nüfusu yeniden kırsala çekmek. İnşallah bunları da yakından duyuracağız. Gerçekten kırsalda yaşamanın avantajları var. Şehirdeki kadar giderleriniz olmuyor. Ben Mihalıççık'ın eski canlılığına geleceğine inanıyorum' diye konuştu.

EĞİTİME DESTEK OLMAYA ÇALIŞIYORUZ
İlçede eğitimin de olduğunu söyleyen Çorum, 'İlkokul ortaokul lise eğitimi var. Şimdi dershane yoktu. Onun için kültür merkezlerimizde derslikler oluşturduk. Pandemi nedeniyle gerçekleştiremiyoruz. Ama önümüzdeki sene çocuklarımıza ücretsiz olarak dershane hizmeti de vermek istiyoruz. Mesela bu sene şöyle yaptık. Odunpazarı Belediyesinin özel bir okulla yapmış olduğu protokol vardı. Sağ olsunlar bizi de dahil ettiler. Üniversiteye hazırlanan çocuklarımıza aynı imkanı sağladık. Onun dışında kaynak kitaplar anlamında destek sağlamaya çalışıyoruz. Eğitime destek vermeye çalışıyoruz. Amacımız şu. Az sayıda olan öğrencilerimizin üniversiteye girmeleri sağlamak ve eğer çocuğunuzu özel bir okula göndermeyecekseniz veya bir fen lisesini kazanmadıysa ilçedeki okul buradaki kenar mahallede olan okuldan daha iyi. Neden daha iyi. Maalesef buradaki kalabalığın etkileri çok yüksek. Ama kırsalda özel okul gibi. Eğitimin artık göçün bahanesi olmadığını görmüş olacaklar' ifadelerini kullandı.

CİDDİ KATMA DEĞER SAĞLIYOR
Göletlerin ilçe ekonomisine büyük katkı sunduğunu kaydeden Çorum, 'İlçemizde daha öne devletin her köye bir gölet projesi vardı. Sulu tarımla kuru tarım arasındaki farkı şöyle anlatayım. Mesela en son yapılan göletlerimizden bir tanesi Bahtiyar göleti. Daha öncesinde dönümü 100 TL iken şu anda 10 bin liralara çıkacak noktaya geldi. Çünkü sulu tarımda ekonomiye getirecek daha çok oluyor. Dolayısıyla Güreş göleti de o köyün çok ciddi anlamda ekonomik seviyesini yükseltecek. Umarım diğer planlananlar da bir an önce hayata geçer. Her gölet o bölgeye ciddi katma değer sağlıyor. İyi oldu' dedi.

KIRSAL ÖNEM ARZ EDİYOR
Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş ve Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ile görüşmesini anlatan Çorum, şu ifadelere yer verdi: 'ESO'dan önce biz kendilerini ziyaret etmiştik. İlçedeki mevcut durumu anlattım. İlçede 1 milyarlık yatırım olduğunu ve bu işten daha çok Ankara'nın istifade ettiğinden bahsettik. Onlar da bütün ilçeleri gezdiler. Başkan ziyaretinde iyi ki bunu yapmışız. İlçelerimizdeki potansiyeli gördük dedi. Gerçekten aslında herkes kendi kabuğuna çekilmiş durumda. Etraftaki diğer potansiyellerin farkında değil. Tecrübeden istifade etmek adına çok önemli. Başkan o görüşmeden sonra hemen teknik ekibini gönderdi. Bizim sanayi bölgesiyle ilgili yaptığımız çalışmalara katkı sunmak için. Oldukça faydalı geçti. Biz bunu üniversitelerle de diğer meslek kuruluşlarıyla da yapıyoruz. Gidiyoruz anlatıyoruz. Artık yeni bir dünya düzeni kuruluyor ve bu düzende kırsal çok önem arz ediyor. Şimdiden buna yönelik hazırlıklar yapmak fikir birliği yapmak çok kıymetli. Bizim için de avantajlı oldu. Teknik olarak da bize katkı sunuyorlar. Bunun gibi artıları olacak. Kazım başkanla sürekli görüşüyoruz. En son teknelerini satın aldık. Şimdi onun tadilatını yapıp Sarıyer barajımıza indireceğiz. Orada turizmle ilgili değerlendireceğiz. Ben zaman buldukça diğer belediye başkanı arkadaşlarla da görüşüyoruz. Parti ayrımı yapmaksızın bir araya gelmekte fayda var. Çünkü tecrübelerden istifade etmek önemli. O da sağ olsun geliyor.'

Asgari ücreti ve CHP'li belediyelerin 3 bin liranın altında maaş vermemesini de değerlendiren Çorum, 'Biz de farklı bir durum daha var. Seçime bir ay kala belediye meclis üyesi bir arkadaşın bir sendikayla yapmış olduğu usulsüz bir sözleşme var. O sözleşmenin de artışları o kadar yüksek ki yüzde 20 gibi. Ortalama 4 bin 500 gibi tamamen seçim yatırımı. Geçersiz olmasının nedeni şu yargı aşamasında. 2018 yılında taşeron yasası çıktığında taşerondaki işçiler, belediye şirketlerine geçtiler. Bu süreçte KHK ile yayınlana sözleşmeye tabiydi. Bütün belediyedeki arkadaşlar 3 yıldan beri bir sosyal hak almadılar. Dolayısıyla ilk defa yapılıyor. Asgari ücret bugün sokakta kime sorarsanız 2 bin 825 lira hiç kimseye yeterli bir para değil. Bu zaten asgari bir durum. Bir insan bu parayla ne ailesini geçindirebilir ne de bekar bir insan aile kurabilir. Tabi belediyelerin vereceği ücretler de keyfiyete bağlı değil. Yani bir kanun var. Kanun diyor ki: belediyelere gelirlerinin yüzde 30undan fazlasını işçiye ödeyemezsiniz diye kısıtlayan bir kanun var. Eğer belediye gelirleri yüksekse fazla yapma şansı var. Gelirleri yüksek değilse yapma şansı yok. Kamu zararı oluşturmuş oluyor. Herkesin beklentisi 3 bin liranın üzerinde olması. Ben her zaman yanımda çalışan insana hep fazlasını vermeye çalıştım. Bunu yaparken de verimi almadıysam işi bırakma durumuna geldim. Ben herkesin kendi imkanları durumunda verebileceğinin en fazlasını vermesi gerektiğini düşünüyorum. Ben de öyle yapmayı düşünüyorum. Ama kırsal belediyeler biraz farklı. Merkez belediyelerin ve büyükşehirin gelirleri bizden farklı. Bizim gelir getirici bir şeyimiz yok. Benim başladığımda 35 arkadaşımız vardı şimdi 55 oldu. Kadrolularla beraber 75 kişi var. Amacımız şu hem işçi sayısını artırabilmek hem de ne fazlasını verebilmek' ifadelerini kullandı.

'Ben başladığımdan beri ilçede yaşamayan hiç kimseyle çalışmıyorum' diyen Çorum, 'Bunu şart olarak koydum. Teknik arkadaşlar da dahil. O arkadaşlara geleceksiniz burada yaşayacaksınız, yaşamadığınız yerin sorununu çözemezsiniz. Dolayısıyla benim işe aldığım bütün arkadaşlar Mihalıççık'ta yaşıyor. Biz mesela gelirimiz artırmak için hem faaliyetlerimizi artırıyoruz hem de en büyük gelir tasarruf. Mesela belediyemizin bir oteli var. 2017'de devreye alınmış. 2017'de 146 bin geliri olmuş. 2018'de 147 bin lira, 2019'da 252 bin lira, 2020 yılında 460 bin lira. Aynı tarifeyle gidiyoruz. Eğer disiplinli olursanız hemen hemen 3 yılın toplamı kadar gelir elde etmişiz. Bir de pandemi olmasına rağmen. Hareketlilik olunca talep var. Bundan sonra daha da çok olacak. O yüzden önce tasarruf. Mesela hemen hemen bütün alımlarımızı ihale yoluyla yapıyoruz. 21 ihale yapmışız. Bu ihalelerden 2 milyonluk malzeme alımı gerçekleştirmişiz. 300 bin lira avantajımız oldu. Tarım falan derken ekstra 1 milyon gelir sağlamışız. Şimdi buna enerji, diğer üretimi bilinçli yapacak hale getirirsek sonuç alırız. Ben işçi arkadaşlara da diyorum. Benimle çalışan insanlar hep en fazlasını kazanmalı. Ama benimle çalışan da fazla çalışan olmuştur. Çalışmak zorundayız. Tasarrufu şöyle yaparsınız: bir hırsızlık yapmayacağız. İki malzemeyi tasarruflu kullanacağız. İsraf yapmayacağız. Çokça üretim halkça paylaşım. Bunu yapacağız. Hem işçi arkadaşlar hem ilçe esnafı daha fazla kazanacağız. Sadece işçi maaşıyla ilçeyi kurtarabilseniz problem yok. Bu dengeyi iyi sağlamamız lazım. Şunu bilmek gerekir. Hiçbirimiz cebimizdeki parayı vermiyoruz. Sonuçta devletin, o ilçenin vergisi olan parayı çalışanlara veriyoruz. Bu dengeyi iyi sağlamalıyız. Biz en çalışkan ilçe olma yolundayız en çok kazanan ilçe gibi bir hedefimiz var' diye konuştu.

BİR YOL HARİTASI ÇIKACAK
Çorum, 'Mihalıççık deyince ne zaman aklımıza Yunus Emre gelecek?' sorusuna ise şöyle cevap verdi: 'Yunus çok büyük bir değer. Sadece Mihalıççık değil, Eskişehir'de bunu değerlendiremedi maalesef. Yunus'u şu pandemi sürecinde hep söylüyorum. Ülkeler birbirlerinin solunum cihazlarını gasp ettiler. İnsanlık etik olarak dibe vurmuş durumda. İnsanlık değerlerimiz kalmamış durumda. İşte biraz önce bahsettiğiniz toplumsal cinayetler diğer olaylar hepsinin nedeni bu. Kültürel de bir çöküş içerisindeyiz. Bizim bir şansımız var. Biz kendi öğretimize, Anadolu kültürümüze farkına f-varsak geri dönüp o kültürü yaşasak emin olun mutlu olacağız. Düşün ki Yunus Emre gibi sanatçınız var, Yunus Emre gibi esnafınız var, Yunus Emre gibi işçiniz var, Yunus Emre gibi başkanınız var. Nasıl bir toplum oluruz. İdeal bir toplum oluruz. Bizim idealimiz ihtiyaç duyduğumuz şey bize ait olan bu kültürün tanımak ve buna göre yaşamak. Yunus Emre çok özel. Şimdi bildiğiniz gibi Yunus Emre'nin 16 yerde makamı var. Bunlardan bir tanesi de Azerbaycan'da. Bu Yunus'a özgü bir şey değil. Anadolu erenlerinin çoğu bu şekildedir. Yunus'un bir yerde makamının olması felsefi olarak orada yaşadığının kabulünü görür. Ama devletimizin kazı yaptığı ve bilimsel olarak naaşını çıkarttığı inceleme yaptığı ve kabul ettiği yer Eskişehir'in Mihalıççık ilçesi Sarı köyümüz. Dolayısıyla her 6 Mayısta bu etkinliğimizi yapıyoruz. Şimdi 700'üncü yıl kabulü şöyle gerçekleşti. UNESCO bir kabul yapması için en az 2 ülkenin müracaat etmesi gerekiyor. UNESCO'da hem doğumu hem ölümü kabul edilen iki kişi oldu. Biri Hoca Ahmet Yesevi ikinci Yunus Emre oldu. 91 yılında da UNESCO Yunus Emre'nin 650'nci doğum yılı olarak kabul etmişti. Yunus Emre için Azerbaycan, Bosna Hersek, Kuzey Makedonya ve Özbekistan da müracaat etmiş durumda. Aslında Türk devletlerinin birlikte müracaatlarıyla oldu. UNESCO'nun kabulünden sonra Yunus sadece bir belediyenin bir kuruluşun anlatacağı, altından kalkacağı bir iş değil. Dolayısıyla ülkece aktarmamız gerekiyor. Yunus Emre'yi 7'den 70'e kendi toplumumuza, Türk dünyasına İslam coğrafyasına ve dünyaya nasıl aktaracağız. Yunus'un en büyük özelliği şu: her kimse Yunus'u 'Bizim Yunus' diye bilir. Öyle bir çalışma gerçekleştirmeliyiz ki Yunus yine herkesin Yunus'u olsun. Hiçbir tarafa konmadan kalıba konmadan hoşgörüsünü, sadeliğini, duruluğunu sevgi felsefesini dünyaya aktaralım. Bunu ancak geniş bir akademik çalışmayla gerçekleştirilebillir. Mihalıççık belediyesi olarak bizim yaptıklarımızdan bahsediyorum. Öncelikle UNESCO'nun daim temsilciliği: Anadolu Üniversitesi, ESOGÜ, Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Başkent Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Türk Dünyası vakfı, Yunus Emre Enstitüsü, meslek kuruluşları gibi birçok yere gittik. Aktardık neler yapmamız gerektiğiyle ilgili. Sağ olsun Valimiz Erol Ayyıldız bu işe gerçekten çok iyi bir şekilde sahiplendi ve iyi bir duruma getirdi. Kültür bakanımızı ziyaret ettik. Kültür bakanımızla bu konuda görüştük ve bakan yardımcısını görevlendirdi. Eskişehir'e geldiler. Bunun ardından valimizin talimatıyla Eskişehir Valiliği, üç üniversitemiz, İl Milli Eğitim Müdürlüğümüz, Kültür Müdürlüğümüz, Mihalıççık kaymakamlığının ve Mihalıççık belediyesinin dahil olduğu bir çalışma başlattı. Bu alanda akademisyenlerden farklı çalışma grupları oluşsun. 10 çalışa gurubu oluştu. 90'a yakın akademisyen bu çalışmanın içinde Yunus'u anlatmanın bir yol haritasını oluşturmaya çalışıyorlar. Ve inşallah Yunus Emre'nin 700 yıllık tarihinde en geniş kapsamlı işi gerçekleştirmiş olacağız. Daha ötesi bundan sonra ne yapacağımız ortaya çıkacak. Mihalıççık belediyesi olarak şunu hayal ediyoruz. Yunus Emre'nin Sarı köyünü bir kültür köyü olmasını istiyoruz. Buradan yaşayan bir köy hayal ediyoruz. Ziyaretten ziyarete değil de 7/24 yaşayan bir kültür köyü. Bu kültür köyünün içinde ne olması gerektiğine de buradaki akademisyenler karar versinler. Ve bu işin sonunda bir Türk dünyası kültür merkezi olacak şekilde çalışma yapmak. Yunus bunu hak ediyor. Bunları gerçekleştireceğimize inanıyorum. Özellikle önceki yılların üzerine çıkılacağına inanıyorum. Ondan sonra keyfiyeti ortadan kaldıracağız. Yapılan çalışmalar aslında birbirine felsefi anlamda bütünlük sağlamadığını da görüyoruz. Ama bir yol haritası çıkarsa bundan sonraki programlar da buna göre ilerler.'

TURİZM ROTASI OLACAK
Yunus Emre ile ilgili yol haritasını detaylı anlatan Çorum, 'Bu artık Sayın Valimizin başkanlığında ve üniversitelerin onun dışında da bir sürü sivil toplum kuruluşundan insanların bulunduğu geniş bir ekiple gerçekleşiyor. Özellikle şehrimizin üniversiteleri çok ciddi katkı sundular. Bu nedenle de üç rektörümüze de tekrar teşekkür etmek istiyorum. O yüzden oradan çıkacaklarla ilgili ben bir yorum yapmayayım ama Mihalıççık olarak, bizlerin düşündükleriyle ilgili bahsetmek istedim sadece. Hayalimiz Yunus Emre'nin gerçekten Yunus'a yakışır, o dönemin mimarisine ve mistik havasıyla, atmosferiyle onun köyü haline gelmesi. Yani yaşayan bir köy haline gelmesi. Mesela bu noktada bizim yaptıklarımızdan bahsedeyim. Yunus Emre'de bir tren istasyonu var. Buradaki yapılar atıl durumda. Biz gittik Devlet Demiryolları'ndan talepte bulunduk. Dedik ki; bu istasyonu bize kiraya verin, biz restore edelim ve konaklama amaçlı kullanalım. Sağ olsun kabul ettiler. Şimdi onunla ilgili yine bahsettiğim çalışma grubu içindeki mimari grup Yunus'un çünkü tamamını kapsıyor, orayla ilgili proje hazırlıyor. İnşallah yakın zamanda tamamlayacağız. Hedefimiz önümüzdeki 6 Mayıs'a yetiştirmek. Yani istasyon kısmını bir tatil köyü formatına getirmek. Yine bizim belediyemize ait olan eski belde belediyesinin binasını bir otele çevirmek. Bunlar bizim yapacaklarımız. Geri kalanın tamamını çevresini, meydanını, bu bahsettiğim kültür köyüyle ilgili olan çalışmanın tamamını bu akademik çalışmadan sonra ortaya çıkacak. Bir de şöyle bir fikir var; yine bu hocalarımızdan bir tanesi hatta Başkent Üniversitesi'nden Zeliha Cengiz Hocamız, o da Mihalıççıklı Sazak köyünden. Yunus Emre'nin hocası Tapduk Emre ilçemizin Nallıhan sınırında. 60 kilometre bir mesafe var arasında ve çok güzel bir rota, çok farklı bir coğrafyası var. Hocamızın önerisi şöyle oldu; biz bu Tapduk'a gelenleri Yunus'a, Yunus'a gelenleri Tapduk'a kavuşturalım, yönlendirelim ve bu yola Sevgi Yolu diyelim. Bir turizm rotası haline getirelim. Bu yol aklımıza çok yattı. O da hayallerimizden bir tanesi. Burada ne var, Yunus Emre'nin köyünden başlayacağız, ilçe merkezine gelecek. Ondan sonra Sündiken Dağları'nın zirve noktalarından geçiş olan Kartal geçişimiz var oradan geçeceğiz. Sonra Sorkun köyümüz var, Sorkun köyü de neolitik dönemden beri çömlek yapılan, çömleğiyle meşhur olan köyümüz. Sonra Dinek köyümüz gelecek. Oranın da kendine özgü özellikleri var. Özellikle sebzecilik ile ilgili. Ardından Gürleyik köyümüz var. O da çok bilinen, çok ziyaretçi gelen köyümüz. Gürleyik Şelalesi ve sanıyorum 100'e yakın tescilli yapı var. Özellikle kültürlerin üst üste gelmesiyle çok ciddi tarihi kültürel mirası olan bir köyümüz. Ondan sonra Tapduk Emre gelecek. Bu hemen yarın olacak, 2021'de bitecek bir çalışma değil ama bu işin sonunda bu gelecek. Ondan sonra da bunu Çatacık'a bağlamak. Bizim ilçemizin termal tesislerimiz de var, suyumuz da var, doğamız da var, hayvan popülasyonu çok farklı. Yani müthiş bir ilçemiz var. Dolayısıyla bunların hepsini akademik çalışmayla bütünlük içerisinde bir noktaya getirmeye çalışıyoruz' dedi.

YUNUS EMRE GİBİ DEĞERİ
OLAN BAŞKA BİR YER YOK
Birkaç yıl sonra Mihallıççık'ın hem üretimiyle hem de turizmiyle çok başka bir noktaya geleceğini vurgulayan Çorum, 'Bu bahsettiğim akademisyen hocalarımızla belki sanıyorum 20'ye yakın grubu Mihalıççık'ta ağırladık. Bizim aslında hayalimiz de şuydu; bu çalışmaları 2020'de yapmak. Hatta şöyle bir düşüncemiz vardı; 2020'de bir çalıştay gerçekleştirmek. İşin içine pandemi girince maalesef gerçekleştiremedik. Hep şunu söyledik; sadece Ankara ve Eskişehir'i göz önüne alırsanız Ankara 7 milyona yaklaştı nüfus olarak, Eskişehir 1 milyona dayandı. 8 milyonluk bir nüfus var etrafımızda. İç Anadolu'da Mihalıççık gibi coğrafyası olan, bu çeşitliliği içinde barındıran bu kadar özellikleri olan Yunus gibi değeri olan başka bir yer yok. O hocalarımız bize ziyaretten sonra hep şöyle söylediler; biz gerçekten suçluluk hissediyoruz, Ankara'nın dibindeymiş. Bugüne kadar biz neden Mihalıççık'ı görmedik, Mihalıççık'ın bu potansiyelini fark etmedik diye. Gerçekten öyle. Eskişehirliler de tanımıyor Mihalıççık'ı. İnşallah yunus buna vesile olacak. Aslında şu anda bahsettiğimiz mutsuz, şehirde bunalmış ya da yaşantımızı etkileyen bu kadar şeyin çözümü özümüz. Yani genlerimize geri dönmek, Yunus'un felsefesiyle hoşgörüsüyle bir toplum dizayn etmek. Bunu sağladığımızda gerçekten her yönüyle ideal bir toplum haline geleceğiz. Dolayısıyla Mihalıççık hem üreten hem de mutlu olan bir ilçe olacak. Tabi şu olmalı; bir sonraki adımda Eskişehir'in bütünü, Nasreddin Hoca da çok değerli bizim için, Şücaaddin Veli de bir o kadar değerli. Yani artık ondan sonra şehri belki bütünüyle değerlendirecek bir noktaya gelir ve Yunus çalışması inşallah buna uygun altyapıyı hazırlamış olur ve bu şehrimize de yansır. Ondan sonra da Eskişehir geçekten daha da özel bir noktaya gelir diye düşünüyorum' ifadelerini kullandı.

TREN İSTASYONU AKTİF
Çok büyüyen bir ilçe olmasını istemediklerini kaydeden Çorum, 'Muhtemelen önümüzdeki süreçte nüfusu 20 binin altında olan ilçeleri kapatacaklar. Daha önce beldelerimiz vardı kapandı. Bunların devlete yükleri oluyor, böyle bir olasılık da var. O yüzden bizim hayalimiz şu aslında; 15-20 bin arasında bir ilçe olmak. Onun üzerine çıkmak değil, betonlaşmak değil, doğasını bozmak değil. Tam tersine bunları korumak, şehirdeki insanların nefes alabileceği, çocuklarıyla aileleriyle gidip dinlenebileceği bir ilçe haline getirmek. Yoksa bizim ilçe ile ilgili çok büyüme, 50-60 bin nüfusa falan… Ben de bunu doğru bulmuyorum' dedi. Yunus Emre istasyonunun kullanılabilir olduğunu söyleyen Çorum, 'Ben göreve başlar başlamaz Devlet Demir yollarına talepte bulundum. Bir de hızlı tren de geçiyor aynı zamanda. Orada da hızlı tren bir platform gerçekleştirdi ve Sayın Abdullah Gül cumhurbaşkanıyken de iki sefer kullanıldı o platform. Ben gidip Devlet Demiryollarına şöyle bir talepte bulundum; buradaki istasyonu aktif hale getirelim. Her tren durmaz ama günde birkaç tren durursa insanlar Konya'dan, Ankara'dan, İstanbul'dan çok hızlı gelirler. Şöyle bir cevap geldi; şu anda nüfus yoğunluğu bunun için mümkün değil ama Boğaziçi Treni durabilir. Başladı. Aslında tren istasyonu aktif. Boğaziçi ve Karasi trenleri duruyor. Buradaki istasyonlar eski istasyonlar olduğu için oradaki personelin, şefliklerin falan binaları var. İstasyon yine görevine devam edecek. Ama biz oradaki yapıları kullanacağız. Ben şunu iddia ediyorum; inşallah olacak. Bu Yunus Emre ile ilgili Kültür Bakanlığımızın, Valiliğimizin, Üniversitelerimizin hepimizin içinde olduğu bu çalışmayı gerçekleştirirsek oradaki hızlı tren platformu da hayata geçer. Bu tamamen taleple ilgili bir şey' şeklinde konuştu.

SADECE KONUŞMUYORUZ
YOL ALMAYA BAŞLADIK
Mihalıççık merkezin yeri ile ilgili konuşan Çorum, 'Sadece Mihalıççık yeterli değil. Yunus Emre 750 rakımlarında. Biraz daha küçük bir ova halinde ama Mihalıççık daha çok dağlık bölge. Yıllardan beri alışkanlık var. Biz şunu istiyoruz; hem Mihalıççık merkez olsun, hem Yunus Emre merkez olsun hem de Dinek merkez olsun. Üç tane. Cumhuriyet köy kent dediğimiz düşünce zaten bu. Mesela eskiden elektrikli trenler kullanılmadan önce trenler lojistik takviyesi yapıyorlarmış. Geldiğinde birkaç saat duruyor ve insanlar trenden iniyorlar, Yunus Emre'yi ziyaret edip dönüyorlar, 2 binin üzerinde nüfus vardı. Biz altyapıyı gerçekleştirebilirsek yunus Emre'nin zaten bir nüfusu var. Yunus Emre'yi hızlıca canlandırabiliriz. Mihalıççık'ı aşağı taşımak gibi bir ihtiyaç yok. Yunus zaten orayı büyütür. Biz bu arada bu çalışmanın dışında bir taraftan da Yunus Emre'yi konuşmaya çalışıyoruz. Bir tohumluk vakfı var Ankara'da. Onların da amacı şu; şehirdeki insanlarla kırsaldaki insanların etkileşimini sağlamak. Onlarla iş birliği ile birlikte webinarlar yapıyoruz. Sosyal medya üzerinden. Şu ana kadar 4 tane gerçekleştirdik. Hem akademisyenlerimiz hem diğer insanlarımız bir yunus Emre küçük söyleşileri şeklinde konuşmalar yapıyoruz. İlkini Gazi Üniversitesi'nden Doç. Dr. Evrim Ölçer hanımefendiyle gerçekleştirdik. İkincisini yine Gazi Üniversitesi'nden bugüne kadar Yunus Emre için en çok çalışma yapan hocalarımızdan Mustafa Taçı hocayla yaptık. Üçüncüsünü eski kültür ve devlet bakanımız Namık Kemal Zeybek ile gerçekleştirdik. Geçen hafta da hem tıp doktoru hem şair hem yazar Hüsrev Hatemi ile gerçekleştirdik. Bir taraftan da bunları sürdürüyoruz. Sadece konuşmuyoruz. Artık yol almaya başladık. Yunus'u üreterek konuşmamız gerekiyor. Yani yazmalarla değil bugün Yunuslar nasıl ortaya çıkar yani bugün Yunus tarzında Yunus'un anlayışında nasıl eserler oluşur nasıl besteler yapılır efendim bunun diğer felsefi akımlar ile görüşleri olan kıyaslaması nasıl yapılır bunun gibi çalışmalar yapmayı hedefliyoruz' ifadelerini kullandı.

FELSEFESİNE İHTİYACIMIZ VAR
Yunus Emre'nin yeterli değeri görüp görmediği ile ilgili açıklamalarda bulunan Çorum, 'Birçok değerimiz var. Hacıbektaş'tan başlayın Mevlana'dan işte Yunus'tan. Şimdi bende şöyle diyorum hepsi çok kıymetli ama Yunus'un kalıbı yok. Yani mesela şöyle Yunus herkes için bizim Yunus diye anılıyor. Bütün görüşlerin bütün düşüncelerin bir basamak üstüne çıkmış ve insan sevgisinden bahsediyor. Yani Allah'a karşı olan aşkın yani onun geldiği nokta bence hepsinden daha ilerde. Dolayısıyla bugün Yunus'un felsefesi kesinlikle kabul görüyor yaşıyor ve bizi var eden şey o ve ben şunu söylüyorum siz bugün dünyaya bir Anadolu kültüründen bahsedecekseniz bir Türklükten bahsedeceksiniz bugün Yunus Emre'den başka anlatacağınız kimse yok. Yani bugün Mevlana'yı okurken kıyas için söylemiyorum çeviri olmadan okuyamazsınız. Yunus'u çok rahat okuyabiliyorsunuz tabii ki ufak tefek şeyler yüzünden değişikler var ama çok rahatlıkla Yunus'u anlayabiliyorsunuz okuyabiliyorsunuz ve onun dediği gibi evrensel olan felsefesi evrensel olan yaklaşımı kesinlikle bugün yaşıyor ve herkesin buna çok büyük ihtiyacı var. İşte az önce bahsettiğimiz bir şey kadın cinayetlerinden bahsettik. Bakın yani bugün Yunus'un felsefesinin olduğu bir toplumda cinayetten bahsedemezsiniz. Arsızlıktan hırsızlıktan bahsedemezsiniz. O yüzden çok ihtiyacımız var gerçekten yani şunu şu süreçte özellikle şuna da inanıyorum; İnşallah 6 Mayıs'a kadar yani 2021 yılında hem bu musibetten kurtulduğumuz ve Yunus'un felsefesi daha çok konuşacağımız bir yeni bir günden oluşmuş olacak. Ben çok keyif alıyorum, çok yoruluyoruz gidiyoruz sürekli konuşuyoruz bir çalışma içerisinde gün içerisinde 6-7 saat sadece toplantılara geçirdiğimiz günler gerçekleşiyor ama o kadar manevi bir huzur manevi bir güç veriyor ki. Mesela bir yıldan beri sadece Yunus okuyorum yani hani okudukça daha çok okuyasın yani içine girdikçe daha çok giriyorsunuz. Ben şimdi şunu gördüm mesela o kadar çok insan var ki yani farklı şehirlerde sadece bizim şehir bizde de değil evinde Yunus Emre kütüphanesi olan Yunus Emre için çalışma yapmış bir sürü farklı yerlerde değişik değişik insanlar farklı ilgi alanları olan insanlar. O kadar keyifleniyorum ki' dedi.

YILIN TAMAMINI KAPSIYOR
Yunus Emre ile ilgili planlanan faaliyetlerin yılın tamamına yayılacak şekilde olmasını istediklerini kaydeden Çorum, '6 Mayıs normalde ama tabi pandemi ne olur. 6 mayıstaki gelenek sürecek. Pandemi müsaade ederse pandemi sürse bile bir şekilde daraltılmış şekilde gerçekleştireceğiz. Ama bu bir yılı kapsıyor. Sayın bakan yardımcımız ziyaretlerinde şunu söyledi; biz buradaki çalışmaları çok kolaylıkla dışişleri bakanlığı gibi kurumları da Yunus Emre'yi çok rahat yurt dışına da taşıyacağız inşallah. Eğer pandemi müsaade ederse uluslararası özellikle Türk Dünyası'nın içinde olduğu çok büyük şeylere yol açacağını düşünüyoruz. Kültür Bakanlığı vasıtasıyla. Yani bu yunus hepimizin. Herkes gücü imkanları itibariyle herkesin katılması…Maalesef bu pandemi bizim şu anda halkımızla olan iletişimimizi de engelledi. Şimdi normallerde ben köylere giderdim, kahvelere giderdim. Düğünler gerçekleştirilmiyor. Benim en çok endişe ettiğim şey taşıyıcı olursak köylerimizin nüfusu yaşlı onlara zararımız dokunur diye çok fazla bir araya gelemiyoruz. Şimdi biz her platformda bunu anlatıyoruz. Bugün ilçemizin büyük bir kısmı bundan haberdar. Bugünden itibaren yılbaşı nedeniyle yunus Emre takvimi, bu konuyla ilgili kısa bir yılbaşı tebriği olacak şekilde yeni yıl paketi şeklinde dağıtıyoruz. Yunus nakledilirken kimseye haber verilmiyor aslında. Ona rağmen nakil günü 10 binin üzerinde insan geliyor. Onun manevi çağrısı diye değerlendiriyoruz. Mesela biz 6 Mayıs'ta hiçbir billboarda reklam vermesek de hiçbir çağrı yapmasak da Yunus'a gönül vermiş insanlar akın akın geliyorlar. Dolayısıyla inşallah bu televizyon programlarıyla tanıtımlarla ciddi bir tanıtım süreci başlayacak. Sadece Mihalıççık ya da Eskişehir değil dünyayı haberdar edeceğiz bu işten' diye konuştu.

GÖREVİMİZİ TAM OLARAK YAPMAMIŞIZ
Yunus Emre'ye karşı görevlerin tam olarak yerine getirilmediğinden bahseden Çorum, 'Kurumlar ya da kişiler üzerinden değerlendirmiyorum ama bugün içinde olduğumuz noktada kendimden ve Mihalıççık'ta yaşayan insanlardan başlayayım herkesi bir noktada tabi yeterli değil. Görevimizi tam olarak yapmamışız anlamına geliyor. Çünkü 700'üncü yıl. 700 yıldır Yunus Emre orada yatıyor. Ama çok dar bir çerçevede değerlendiriyoruz. Bugüne kadar bunu bir yere taşımamış olmak eleştirilecek bir nokta. Ama tabi yapılanları da yok sayamayız. Sonuçta bugüne kadar gelmiş az çok. İyi niyetli yapılan çalışmalar var. Geçen eski kültür bakanımız Namık Kemal Zeybek ile konuşurken bir çok şey anlattı aslında devam etmeyi planladıklarını da anlattı ama devam etmemiş. Bu tabi biraz da sizin ilginiz ve alakanızla ilgili olan bir şey. Siz gündemde tutarsanız değerlendirilir ama siz gündemde tutmazsanız kimse sizin yerinize gelip bu işi yapmaz. Şu anda hocalarımızla bir çalışmamız olduğu için oralara çok girmek istemiyorum ama genel şey şu tabi; bu iş sadece Mihalıççık'la kısıtlı kalmayacak. Ben sadece Mihalıççık'ta olmasını düşündüklerimizden bahsettim. Yoksa sadece Eskişehir de değil diğer büyükşehirlerde ve yurtdışında da etkinlik yapmak… Yine Yunus'un makamlarının bulunduğu 15 şehirde de etkinlik yapmak yani bir sürü şey var ve inşallah hepsi gerçekleşecek. Mihalıççık'taYunus Emre oratoryosu da çalınır, neden olmasın' ifadelerini kullandı.

YEREL YÖNETİCİLİK SİYASETİN DIŞINDA OLMALI
'Bir ülkenin nüfusunun yüzde 80'i her gün siyaset yapamaz, yapmamalı' diyen Çorum, 'Birileri de iş yapmalı, birileri de çalışmalı ve birileri de ortak değerler üzerinde çalışmalı. En küçük adım en iyi niyetten daha iyidir diyor. Yani hepimizin niyeti iyi iyi şeyler düşünüyoruz ama adım atmıyoruz. Adım attığınızda da herkes bir şekilde katkı koymaya çalışıyor. Kime gittiysek herkes özellikle Yunus ile ilgili bizim belediyemizin faaliyetleri ile de ilgili ben şuna inanıyorum özellikle yerel siyaset, yerel yöneticilik siyasetin biraz dışında olmalı. Çünkü buradaki amaç insanlar size takdir etmişler seçmişler ben ya da başkası önemli değil 5 yıl boyunca en fazla ne katabilirizi konuşmak ve bu noktada kimin desteğine ihtiyaç varsa onunla irtibat kurmak. Ben mesela bütün vekillerimizle de aradım bilgilendirme yapmak istediğimi söyledim. Görüşüyoruz. Hepsinin de yaklaşımı olumlu ve sıcak. Konu Yunus Emre. Özellikle kültür bakanımızın Valimizin şeyleri çok olumlu. Bizler de imkanlarımız dahilinde daha çok bu işi götüreceğimizi inanıyoruz. Şu anda kısa orta ve uzun vadede yapılacaklar konuşuluyor. Ondan sonra yol haritası ortaya çıkacak. Ben şunu istiyorum; birinci uluslararası Yunus Emre anma etkinliği olsun ve ondan sonra her sene devam edelim. Yılda bir hafta bir gün değil bunu artık Yunus'u hayatımızın tam merkezine koyana kadar devam edelim. Buna çok ihtiyaç var' şeklinde konuştu.

KIRSALA YENİDEN DÖNÜŞ POLİTİKASI OLMALI
Çorum, 'Bir hayal kurun. İlçede sanatsal etkinlikler yapılıyor. Şiir, tasavvuf, edebiyat şiir, sosyal alt yapı var. Niye yaşamayacaksınız orada? En mutlu olacağınız yer orası olacak. Ben İstanbul'da büyüdüm ve göç etmiş insanlarız. Şunu gördüm; göç eden insanların yüzde 90'ının mutlu olmadığını düşünüyorum hangi şehirde yaşıyorsa yaşasın. Betonlaşma bizim kültürümüz değil aslında. Dolayısıyla doğanın içinde yaşadığınızda ve bu değerlerinizle birlikte yaşıyorsunuz gerçekten mutlu olacaksınız. Eğer üretim yapabiliyorsanız, kazanıyorsanız, gerçekten orada her türlü imkanı buluyorsanız eşiniz çocuğunuz da diğer dünyadan geri kalmıyorsa sorun yok demektir. Aslında kırsala yeniden dönüş politikası olması lazım. Devletin böyle bir politika hazırlayıp tamamına uygulamak lazım. Bunlar da bu iş için çok güzel örnekler olur. Ülkemize örnek teşkil edecek iş olacağını düşünüyorum' dedi.

ROTA ÜZERİNDE TESİSLER YAPMAYI PLANLIYORUZ
Sevgi Yolu rotasından bahseden Çorum, 'Coğrafya çok zorlu. 750 rakımdan başlayacaksınız Mihalıççık'a çıkacaksınız, Kartal'a çıkacaksınız bin 500' çıkıyorsunuz. Sonra oradan 350'lere falan düşüyorsunuz. Yürüyerek çıkmak sanıyorum iki günü falan bulur. Biz bu rotanın üzerinde tesisler yapmayı planlıyoruz yani kafamızdaki o. Yunus Emre'den çıkınca Mihalıççık'a geldiğinde orada kalabilsin. Bir Sorkun köyünde durup kalabilsin, Gürleyik'te, Sorkun'da kalabilsin, Tapduk'ta kalabilsin. Bu alt yapıyı yaptığınızda isteyen yürüyerek, isteyen araçla ya da bisikletle gidebilir. Bu sene Gürleyik'e bir buçuk ay içerisinde 40 bin tane insan geldi bu sene yazın. Pandemiden sonra Ankara'dan çok ciddi bir talep var. Ama alt yapı yok. Oraya gelen insanların arabasını bırakacağı, yemeğini yiyeceği yer yok. Bu altyapıyı yaptığınızda bu 40 bin belki 100 binlere çıkacak ve insanlar rahat edecekler. Dolayısıyla biz önce altyapıyı yapmayı düşünüyoruz sonra tanıtımın kendinden gelişeceğini düşünüyoruz' ifadelerini kullandı.

KISIR TARTIŞMA
Yunus Emre'nin Eskişehir'e tescillenmesi hakkında konuşan Çorum, 'Bu kısır bir tartışma. Mesela benim bir düşüncem var. 81 ile bir çağrı göndereceğiz ve diyeceğiz ki herkes kendi ilinde bir cadde veya bulvara Yunus Emre adını koysun ve 6 Mayıs'ta açılışını yapsın. Keşke 81 ilde makam olsaydı. Biz bunun tartışmasına girmiyoruz. Kula'da da olsun. Sonuçta devletimizin kabulü Mihalıççık. Devletimizin kazı yaptığı, naaşı üzerinde bilimsel çalışma yaptığı ve resmi olarak kabul ettiği ve her yıl da etkinlik yaptığı. Biz mesela bu diğer makamı olan illerimizi dışlamak gibi bir düşüncemiz yok. Bu çalışmaların içinde işin yol haritası çıktığında 16 tane makam sahibi olan şehirle bunu nasıl anlatırız aslında bunu konuşmaya çalışıyoruz. Diğer kısır şeye girersek çok da önemli değil' dedi.

2021 YILI YUNUS OLSUN
Sivrihisar Belediye Başkanı Hamid Yüzügüllü ile görüşüp görüşmediği sorulan Çorum, 'En kısa sürede gideceğim, vardı düşüncem. Özellikle Ankara'dan gelen insanlar Sivrihisar'a uğrayıp gelecekler. İnşallah en kısa zamanda hem Sivrihisar Belediye Başkanımızı hem de Nallıhan Belediye Başkanımızı, çünkü orada Tapduk var, onlarla da görüşeceğiz. Birlikte neler yapabiliriz onların da fikirlerini alacağız. Onların da işin içine dahil edeceğiz' yanıtını verdi. Çorum sözlerini, 'Öncelikle Mihalıççıklılar çok değerli benim için ve Mihalıççık'ta inanılmaz nitelikli ve yetişmiş insan var. Bugün hem Eskişehir'de yazarlarından şairlerinden bürokrasisinden vekillerimizden çok değerli insanlar var. Mihalıççıklı ve Eskişehir'in tamamından şunu rica ediyorum; hep birlikte lütfen 2021 yılımız Yunus olsun. Biz 2021 yılını Yunus Emre'nin sevgi yılı olarak ilan ediyoruz. İnşallah da bu Yunus'un sevgi felsefesi anlayışı hem sağlık getirir hem de huzur ve mutluluk getirir, üretim getirir' şeklinde noktaladı.