Yüce Allah insanı kendisine kulluk etmesi için yaratmıştır. 'Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.' (Zariyat, 51/56)

Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki takvaya eresiniz. (Bakara, 2/21)

Yartılış gayesi Allaha kulluk olan insanın en önemli kulluk vazifesi namazdır. Yüce Allah, Âdem (a.s.)'den itibaren bütün insanları 'namaz' ibadeti ile sorumlu tutmuş ve bütün peygamberler, gönderildiği topluma 'namaz' kılmalarını emretmiştir.
Farsça bir kelime olan namaz Kur'an'da 'salat' kelimesi ile ifade edilir. Salat kelimesi Arapça'da, 'dua etmek, övmek, tazim etmek' gibi anlamlarda da kullanılır. Din ıstılahında ise namaz, 'Peygamberimizin uyguladığı şekilde yerine getirilen, kalp, dil ve bedenle birlikte yapılan bir ibadettir. Mü'minlere günde beş defa emredilen namaz içerisinde dua, Allah'ı tesbih , ta'zim (büyük tanıma), tekbir , secde, O'na saygı ve şükür bulunduran bir kulluktur.' (K. Ece Hüseyin, İslam'ın Temel Kavramları, s.570)
Bir gün Peygamberimiz (s.a.s) ashabıyla sohbet ederken onlara şöyle bir soru sordu: 'Ne dersiniz? Sizden birinizin kapısında bir akarsu olsa da her gün beş defa yıkansa bu, onun kirinden geriye bir şey bırakır mı? ... Sen ne dersin?' Orada bulunanlar: 'Kirinden hiçbir şey bırakmaz' dediler. Rasülullah (s.a.v): 'İşte beş vakit namaz da böyledir. Allah beş vakit namazla hataları (günahları) siler.' (Buhari, Namaz Vakitleri, 6)
Günde beş defa namazını kılan kişi, hem maddi hem de manevi temizliği beraberce yaparak maddi ve manevi kirlerinden arınmış olur.

Namaz; insanın bütün benliğiyle Allah'a yönelişinin sembolüdür. İnsanoğlu ne zaman Rabbinin kulluk emrine icabet edip namazlarını eda etmişse, o zaman gerçek anlamda huzura kavuşmuştur. Ancak ne zaman namazlarını ihmal edip Rabbiyle arasındaki bağı zayıflatmışsa, o zaman da nefsani arzularının esiri olmuş ve hüsrana uğramıştır.
Allah'ın huzurunda namaza duran mümin, itaatini ve teslimiyetini O'na arz eder. Namaz, müminin miracıdır yani müminin Yüce Allaha en yakın olduğu buluşma anıdır. Namaz dünyaya ait telaşe, dert ve sıkıntıları bir kenara bırakarak çıkılan mukaddes bir yolculuktur. iftitah tekbiriyle namaza başlayan mümin dünyalık düşünceleri geride bırakarak huşu içersinde rabbinin huzurunda en büyük kulluk vazifesini yerine getrir.
Hak Teala (c.c) şöyle buyuruyor: 'Kitaptan sana vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Kuşkusuz namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak en büyük iştir. Allah yaptıklarınızı bilir.' (Ankebût, 29/45.) Öyleyse namaz, arınma ve korunma çabasıdır. Namazlarını ikame eden, namazın bütün rükünlerini dosdoğru ve huşû içinde eda eden bir mümin, ibadet şuuruna sahip demektir. İbadet şuuru ise ihsan bilincidir. Allah'ın daima kendisini gördüğünü bilen mümin namazlarını hakkıyla ikame ettiği gibi yaşantısında da Allahın kendisini gördüğünü asla unutmaz ve murakabe şuuru içerisinde kendini sürekli hesaba çeker. Kazancında ve harcamasında kısaca bütün yaşamında Allahın rızasına uygun iş yapmayı amaç edinir. Takva, merhamet ve nezaketle yaşamaya özen gösterir.
'Dinimizin direği 'olan namaz; ahirette 'hesabımızın ilk sorusu' olarak karşımıza çıkacak. Bunun için namazlarımızı ihmal etmeyelim. Namaz kılmak bir külfet değil, aksine zikir, şükür ve tefekkür ile olgunlaşmaya vesile olan eşsiz bir nimettir. Sevgili Peygamberimiz bize şu müjdeyi veriyor: 'Kim, Allah'ın bir emri olduğunu kabul ederek, rükûlarına, secdelerine, abdestlerine ve vakitlerine özen göstermek suretiyle beş vakit namazı kılmaya devam ederse cennete girer.' (İbn Hanbel, IV, 266.)

HER GÜNE BİR HADİS

Resülullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
'Bir oruçluya iftar veren, iftar verdiği kişinin sevabı kadar daha sevap elde eder.' (Tirmizi,Savm,82)


BİR SORU-BİR CEVAP
Oruç fidyesi kimlere verilebilir?
Oruç fidyesi, tıpkı fıtır sadakasında olduğu gibi kişinin bakmakla yükümlü olmadığı yoksul müslüman lara verilir. Bir kimse zekatını, fıtır sadakasını ve fidyesini kendi usul(üst soy) ve füruuna (alt soy) veremez. Usul, bir kimsenin anası, babası, dede ve nineleri; füru ise, çocukları, torunları ve onların çocuklarıdır.
Yine, bir kimse hanımına zekat, fitre ve fidyesini veremeyeceği gibi, hanımı da kocasına bunları veremez. Bunların dışındaki kardeş, teyze, dayı, amca, hala ve onların çocukları, gelin, damat, kayınpeder ve kayınvalide gibi akrabalar zengin değillerse kendilerine zekat, fitre ve fidye verilebilir. (Zeylai, Tebyin,I,301)(Diyk ,fetvalar)

MEAL OKUYORUM
Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa, o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.' (Bakara, 2/ 184)

GÜNÜN DUASI
'(Allah'ım!) Senden cenneti ve beni cennete yaklaştıracak sözleri ve işleri yapabilmeyi nasip etmeni istiyorum. Cehennemden ve beni cehenneme yaklaştıracak olan sözlerden ve işlerden Sana sığınıyorum.' (Hakim ,Hıbban, Ed'ıye,No: 869)