Deniz Çağlar Fırat

Dün Eskişehir'de bir olay yaşandı. 10 yaşındaki bir kaynaştırma öğrencisi öğretmeni tarafından darp edildi ve bu görüntüler güvenlik kamerasınca kaydedildi. Olayı öğrenen kaynaştırma öğrencisinin annesi isyan etti. Annenin söyledikleri korkunçtu; 'Çocuğum özel eğitim çocuğu değil, kaynaştırma öğrencisi ve normal çocuklarla okula gidebilir. Ama okuldan atma çabasındalar. En sonunda da böyle bir olayla karşılaştık. Böyle çocukların okulda okuma hakları yok gibi davranıyor.'
Haberi okuyan herkesin yüreğinde eminim hem öfke hem de vicdan aynı anda doğmuştur. Doğmaması da zaten mümkün değil. Hem öz gereksinimlerini karşılamak noktasında temel eğitim almaya çalışan bir bireyin hem de 10 yaşındaki bir çocuğun darp edilmesinin yarattığı derin öfkenin yanında en temel gereksinimlerinden biri olan eğitim hakkının elinden alınmaya çalışıldığı iddiası vicdanları sızlatmıştır. Ben özel eğitimci değilim ama eşim özel eğitim doktorası yapmış birisi ve ailecek özel eğitimciyiz. Özel eğitim denildiği zaman kabaca çocuk eğitimi, veli eğitimi, toplum eğitimi ve öğretmen eğitimi akıllara gelir ve uygulanır. Tüm özel eğitimciler çalışmalarını bunun üzerine kurgular. Türkiye'de özel eğitimin çok başarılı olduğu ve gerçekten de olumlu sonuçlar verdiği de ortadadır. Yurtdışına giden akademisyenlerin bu alandaki çalışmaları da dikkatleri üzerine toplar ve taktir de alır.
Birkaç ay önce Aksaray'da yaşanan o vahim özel eğitim sınıfının kapatılması için sokağa çıkan ailelerin ardından özel eğitim konusunda oldukça başarılı projelere imza atmış Eskişehir'de bir öğretmenin bu davranışı ister istemez akıllara acaba toplum bu konuda ne derece eğitimli ve duyarlı sorusunu getiriyor. Özel eğitim alanında demek ki toplum duyarlılığını arttıracak çalışmalar içine girilmeli ve en az çocuğun velisi kadar diğer velileri ve toplumun genelini de eğitmek şart gibi görünüyor. Bu tip olayların üzerine gidilmeli, konu tüm boyutları ile araştırılmalı ve bu karanlık düşüncenin hortlamaması için uzmanların tüm toplumu bilinçlendirmek için çalışma içine girmesi büyük önem arz ediyor.
VİCDANLARA SESLENEREK ÇÖZÜLEMEZ
Kaynaştırma çocuklarının, özel eğitim çocuklarının eğitim hakkı gibi bir hakkın engellenmeye çalışılması asla kabul edilemez. Bu en temel insani hakların arasında gelir. İşe bu boyuttan başlamak ve bunun için de bir devlet politikası oluşturmak gelecek adına elzemdir. Aksi durumda bu iş devlet tarafından 'yapıyoruz işte' deyip geçiştirilecek, istatistiki yıllıklarda birer rakam olarak yansıtılacak bir çaba olamaz. Çünkü bir insan hayatından bahsediyoruz.
Tüm özel eğitimcilerin bu alanda projeler geliştirerek yerel yönetimler, milli eğitim müdürlükleri, okul müdürleri, okul aile birlikleri temelli toplum ve veli eğitim çalışmalarının hızlandırmaları yoksa geliştirmeleri önemlidir. Görünen o ki hortlamaya çalışan bu karanlık ve yoz düşünceyi bizler ancak eğitimle ve bilinçle tekrar karanlığa gömebiliriz. Bu konu vicdanlara seslenerek çözülecek bir konu olmanın çok uzağındadır. Çünkü vicdan oldukça sübjektiftir…