Her canlı gibi insan da sınırlı bir ömre sahiptir. Cenab-ı Allah'ın takdir etmiş olduğu ömür sona erdiğinde, her insan ölümü tadar. Allah'tan başka her şey ölümlüdür.
Şu ayet de ölüm gerçeğinin herkese uğrayacağını ifade etmektedir.
'Her can ölümü tadacaktır. Denemek için sizi kötü ve iyi durumlarla imtihan ederiz. Sonunda bize geleceksiniz'.
(Enbiya, 21/35)
İnsan hayatının belli bir süresi vardır. Bu sürenin sona ereceği vakte ecel adı verilmektedir. Eceli gelen herkes ölecektir. Nitekim sonradan yaratılan her şey fanidir. Bir başlangıcı olanın mutlaka sonu da vardır.Bu bir hayat kanunudur, istisnası da yoktur. Ecel bir gün bizim de kapımıza gelecek ve kapımızı çalacaktır. Kapımız çalındığında, ölüme 'şimdi değil, başka zaman gel' deme imkanımız da asla olmayacaktır. Ecel geldiği zaman ne bir an geri kalır; ne de bir an ileri gider.
Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: 'Her milletin belli bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.'(A'raf,7/34)
Bedenden ayrılan ruhun tekrar oraya iadesi insan gücünün dışında olan bir şeydir.. Bir zamanlar dünyayı titreten, dünyalara sığmayan, her türlü güç, kuvvet ve makama sahip olan insanlar ölüp toprak olmazlardı. Onlar da sıradan her insan gibi ölüm gerçeği karşısında boyun eğmezlerdi. Ölüm bir bakıma insanlar arasında mutlak eşitlik sağlamaktadır.
Bu ayetler ışığında bir daha vurgulayalım ki, ölümden kaçmak mümkün değildir. Her canlıya mutlaka ölüm uğrayacaktır. Belki uyurken, belki işyerinde çalışırken; belki bir hastalık belki de bir felaket sonucu insanı ölüm yakalayabilir Ölüm, hayatın bir gerçeği olup, ondan kaçış mümkün değildir. Bu gerçeği göre göre insan ya ahireti inkar yolu ile, ya da amaçsız bir hayatı yaşayarak, ölümü adeta yok saymış, ondan kaçma (!) yollarını aramıştır. Fakat bütün bu çabalar, kişinin kendini kandırmasından, oyalamasından ibarettir. Ne yazık ki bu gibi insanlar ölümle yüz yüze geldiklerinde bunun farkına varırlar. Bu konuda şu ayetlerin mesajı daha da açıktır: De ki; Sizin kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, o mutlaka size ulaşacaktır. Sonra gaybı da, görünen alemi de bilen Allah'a döndürüleceksiniz de, O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.'(Cum'a, 62/8)'Nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile, ölüm size ulaşacaktır...'(Nisa,4/78)

Hadis-i şerifte belirtildiği gibi, öldükten sonra uyanmanın;'eyvah'demenin hiçbir faydası yoktur.Ölmeden önce uyanmak, hesaba çekilmeden önce nefsi hesaba çekmek gerekir. Zira inanan kişi ölümün, ahiret yolculuğuna bir başlangıç olduğunu bilir ve ölüm sonrası için hazırlık yapar.
Peygamber Efendimiz:'Akıllı kimse bu dünyada kendini sorgulayan ve ölüm sonrası için çalışandır.'(Tirmizi, Kıyame 25, IV, 638) buyurur.


Bu dünyada yaşadığımız hayat, ölüm ötesi hayatımızı biçimlendiren davranışlar bütününden ibarettir. Bir imtihan yaşıyoruz, varlığımızın hikmetini de bu imtihan oluşturuyor:'O, Allah ki, hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yarattı'(Mülk,67/2)şeklindeki buyruğu ölüm ve hayatın yaratılış sırrını çok açık bir şekilde gözlerimizin önüne sermektedir.
Ölümün hikmeti, insanın imtihanında saklıdır. Ölümle hayat sona ermeyecektir. öldükten sonra sonsuz bir hayat, insanı beklemektedir. İşte insan, iyi ya da kötü işlediği her şeyin karşılığını ahiret yurdu dediğimiz bu ölüm sonrası hayatında görecektir.
Kısaca, Allah'tan başka bütün yaratılmışlar fanidir, hepsinin ömrünün bir sonu vardır. İnsan da bu gerçeğin dışında değildir. O sebeple, bir gün mutlaka bu hayata veda edeceğini bilen insan ölüm ötesi hayata hazırlıklı olmalı, ebedi hayatının sermayesini kazanacağı yer olan dünyada yaşadığı zaman dilimini çok iyi değerlendirmelidir. Kuran, bu zamanın nasıl değerlendirileceğini gösteren ilahi düsturlar bütünüdür. Kısacık insan hayatını, ebedi olan ahiret hayatının kazanıldığı yer olarak değerlendirilebilmesi ancak müslümanca bir hayat çizgisi ile mümkün olacaktır.
MEAL OKUYORUM

Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve
doğru terazi ile tartın. Bu hem daha iyidir
hem de sonucu daha güzeldir.
(İsra, 17/35)
GÜNÜN DUASI
'Allah'ım! Sen benim Rabbimsin! Beni sen yarattın. Ben senin kulunum; gücüm yettiğince ezelde sana verdiğim sözümde ve vaadimde durmaktayım. Yaptığım kötülüklerin ve işlediğim kusurların şerrinden sana sığınırım. Bana lütfettiğin, üzerimdeki nimetlerini yüce huzurunda minnetle anıp, itiraf ederim. Aynı şekilde günahımı da itiraf ederim. Beni bağışla; çünkü senden başka hiçbir kimse günahları affedip bağışlayamaz.' (Buharî, De'avat, 2, 15)
HER GÜNE BİR HADİS

'İyi şeyler söyleyerek iyi sözler taşıyarak
(küs) insanların arasını bulmaya çalışan
kimse yalancı sayılmaz.'
(Tirmizî, Birr, 26)
BİR SORU-BİR CEVAP

Zekat, vekalet, havale, EFT vb. yollarla ödenebilir mi?
Kişi zekatını, bizzat kendisi elden verebileceği gibi, başkasına vekalet vermek veya havale yoluyla da verebilir. Burada önemli olan, zekatın, zekat alacak kişiye ulaşmasıdır (İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtar, III, 187, 189). (Fetvalar,DİB Yay.syf.247)