Bütün dünyanın bir numaralı gündemi olan koronavirüse yakalanmasının başlı başına bir stres kaynağı olduğunu ifade eden Göksoy, 'Endişelenmedim, kaygılanmadım desem yalan olur. Şükürler olsun, hafif atlattım.' dedi. Mesai arkadaşlarından birinin pozitif çıkması üzerine yapılan filyasyon çalışması sırasında kendisinin de pozitif olduğunu öğrendiğini belirten Göksoy, tanı alır almaz hemen hastaneye yatırıldığını söyledi. Prof. Dr. Göksoy, Kovid-19 pozitif tanısı aldıktan sonra 3 gün hastanede kaldığını dile getirerek, 'Bu süreçte, asemptomatik yani hiçbir şikayetim ve bulgum yoktu. Hemen taburcu edildim. Ailemden izole bir şekilde evdeydim. Birkaç gün iyi gitti ancak daha sonra şikayetlerim çıkmaya başladı. Bu hastalığın ne yapacağı çok belli olmuyor. Asemptomatik olup sonradan semptomatik hale gelmek çok da alışılmış bir durum değil. Dikkatli olunmasında yarar var. Çok şiddetli şikayetlerim olmadı. Hafif eklem ve kas ağrılarım, düşük düzeyde bir ateş vardı. Öksürük ve boğaz ağrısı ise hiç olmadı. Beni yataklara düşürecek bir hastalıktı diyemem.' ifadelerini kullandı.

Akciğer tutulumunun olduğunun ortaya çıkmasıyla tekrar hastaneye başvurduğunu ifade eden Göksoy, hastanede 8 gün tedavi gördüğünü bu sırada Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulunun belirlediği standart tedavi protokollerinin uygulandığını aktardı. Prof. Dr. Göksoy, son günlerde yaşanan vaka sayılarındaki artışa ilişkin de şu değerlendirmeyi yaptı: 'Bu virüs maalesef ultraviyoleden, hava sıcaklıklarından ümit edildiği kadar etkilenmedi. Beklentilerimiz havaların ısınmasıyla birlikte bu sayıların çok daha azalacağı yönündeydi. Yapılacak şeyler basit. Maskeyi bir aksesuar olarak değil ağzı ve burnu kapatacak şekilde kullanalım. Sosyal mesafeye ve kişisel hijyene özen gösterelim. Bunların yapılması bile bu hastalıktan korunma bağlamında çok önemli yol kat etmeye yetiyor. Toplumda ciddi bir rehavet var. Bir akademisyen olarak bu konuda kaygı duyduğumu ifade etmeliyim.' AA