Yokluklar içinde boğulmak üzere hissediyoruz kendimizi bazen. Varlık içinde yokluk çektiğimizde daha çok oluyor bu.
Yok yoksul değilsiniz aslında. Arabanız var ama binemiyorsunuz, paranız var ama harcayamıyorsunuz; bu, böyle bir yokluk işte.
O kadar hısım akraba, eş dost, tanıdık var ama arayıp soranınız yok. Bu da başka bir yokluk işte.
Kıyafetiniz var hem de çok ama şartlar uygun değil giyemiyorsunuz; bu da daha başka bir yokluk işte.
İşiniz var. Başlıyorsunuz, devam ediyorsunuz; ha bitti ha bitecek, mücadeleye devam derken birden n'oluyorsa oluyor başa dönüyorsunuz. Öyle bir an geliyor ki sabır sebat bitiyor. Bu da apayrı bir yokluk işte.
Daralıyorsunuz, bunalıyorsunuz; elinizden tutacak birilerine ihtiyacınız var. Bakıyorsunuz yok... Kiminiz kimseniz yok sanki. Bu da yokluk işte nasıl yokluksa.
Yaşıyorsunuz işte. Yaşamak, haz almak olmalı ama yok; olmuyor. Zevk yok, şevk yok, heyecan yok; yok oğlu yok işte. Bu da bambaşka yokluk.
Bekliyorsunuz, umuyorsunuz, geldi gelecek diyorsunuz ama boş; olmuyor. Yoktan yonga kopmuyor işte. Bu da apayrı bir yokluk.
İstediğimiz, beklediğimiz bizden farklı değilmiş; yokmuş aslında birbirimizden farkımız. Anlıyorsunuz ama iş işten geçiyor. Bu da tarifsiz bir yokluk.
Bakıyorsunuz, bekliyorsunuz ama kendinden yardım beklediğiniz kimse, sizden pek daha kötü durumda. 'Ne umuyorsun bacından bacın ölüyor acından' misali. Bu da çok çok ayrı bir yokluk işte.
Sizin beklediğiniz yerde onların hiç varlığı yok sanki. Sanki verme ağacından değil alma ağacından bitmiş onlar. Bu da tarife sığmayan yokluklardan biri işte. 'Bu kadar da olmaz, yok artık' deyip isyanınızı dile getirseniz de fayda yok. Yok, yok oğlu yok işte.
Farklılaşma olmasın, gruplaşma olmasın, ötekileştirme olmasın; anlasın herkes birbirini diyorsunuz demesine de bu halden size düşen sadece yalnızlık. Bu da yaşanan ama anlatılamayan yokluklardan biri işte.
Yalnızlığımı unutayım diyorsunuz ama nerde… Üşüşüyorlar aklınıza hayalinize. Zamanı mekanı yok bu halin. Huzur yok işte. Tarif edilemeyen yoklukların bir de bu yokluk.
Sevgi olsun, saygı olsun, samimiyet olsun, ciddiyet olsun, yardım ve destek olsun, vefa olsun, olacaksa haklı gurur olsun diyorsunuz ama ne çare… Riyadan, gururdan, kibirden geçilmiyor ortalık. İnsaf yok, merhamet yok. Sormaya soruşturmaya çabalıyorsunuz özür yok, mazeret hiç yok… 'Söylesen tesiri, yok sussan gönül razı değil' hesabı oluyor; çözmeye çalıştıkça düğümleniyor her şey. Kimsenin kimseye eyvallahı yok.
Yine yalnızlaşıyorsunuz. Aradıklarınız burada da yok maalesef.
Beklersiniz. Bilirsiniz daha sonranın sonu yoktur ama beklersiniz yine.
Olsun, diyorsunuz; abartıya da tevazua yer yok, diyorsunuz. Feryat figan yok, geçer diyorsunuz. Suçunuz yokken belki günahınız da yokken ismi var cismi yok o kadar şey giriyor ki hayatınıza hemen.
Ne olduğunu anlayamadan kararıyor her şey.
Yol da yok ışık da yok.
Tat yok, renk yok; yok olmuş her şey. Hiçbir şey yok sanki.
Acının lisanı yok. İyiliğin pahası yok ki
Yoklar içinde olmayan bir şeyi ararsın ama yok işte yok.
Olsun varsın.
Neylersin 'Oldu ile öldüye çare yok.'
Yok şimdi; şimdi yok artık. Yok da yok belki.
Olsun varsın.
Olsun; bunun yalanı yok işte.
Bir varsın bir yok işte
Yoklar içindesin işte.