İnsan hayatında yıldız ile iç içeyiz. İlişkilerimizde yıldızın ayrı bir yeri, önemi ve değeri var.
Osmanlıca 'kevkep, necm', İngilizce 'star' anlamındaki 'yıldız'; Eski Türkçe 'yulduz / yılduz' şekliyle günümüzde 'yıldız' olarak kullanılıyor.
Yıldız çeşitli yörelerimizde yerleşim adı, belli bölgelerde yetişen bitki adı, kadınımızın adı...
Yıldız, her zaman,gündelik hayatımızda...
Bazen Nida Tüfekçi (1929-1993)'nin Akdağmadeni-Yozgat'tan derlediği (TRT Repertuar numarası 648) yıldız türküsü gibi:
Yıldız akşamdan doğarsın
Dağlara boyun eğersin
Ben gibi yar mi seversin
Doğmayaydın mavi yıldız

Yıldızlardan ürüşansın (*)
Benim gibi perişansın
Yarden bana bir nişansın
Doğmayaydın mavi yıldız
(*)(ürüşan: Ruşen, aydınlık)
Bazen bölgemizde hemen herkesçe bilinen köyümüzde yıllar önce menfur bir cinayete kurban giden eşine Zübeyde Köse'nin yaktığı ağıt gibi:
Azziye'den çıkdı bi(r) yeşil ışık
Gınaman emmiler yıldızım düşük
Yanıma aldı(ğ)ım babasız beşik
Gurbannar olurum civan eşime
Genç yaşımda bu da geldi başıma.
Bazen de 'Ay görmüşün yıldıza minneti (itibarı) yoktur / Ay'ı gördüm yıldıza itibarım yok' (Bir şeyin çok üstününü, çok güzelini görmüş olan kimse, ondan daha az değerde olanını beğenmez) anlamıyla atasözlerimizde.
Elbette, her zaman ve ebediyen yıldız, al bayrağımda hilalin vaz geçilmezi. Ben, onu en çok o haliyle seviyorum.
'Çekirdeğinde oluşan füzyon sonucunda açığa çıkan enerjiyi uzaya ışınım biçiminde yayan, ışıklı gök cisimlerinden her biri', 'Sinema, tiyatro veya müzikhol sanatçısı', 'Bir noktadan çevreye beş veya daha fazla çıkıntısı olan çok köşeli şekil', 'Bir toplulukta, bir meslekte, üstün başarı gösteren kimse', 'Baht, şans, talih', 'Kuzey yönü, kuzey.' anlamının yanı sıra 'alınyazısı', 'atın alnında yıldız biçimindeki beyazlık, akıtma', 'iğne deliği', 'kılık, yakışık', 'alnı ak lekeli sığır' vb. anlamlarıyla da kullanıyoruz yıldız kelimesini.
Yıldız, hep hayatımızda …Gezide, otobüste hep beraber tempo tutup 'Şoför ağabey şoförlerin yıldızı' diye şoförümüzü övdük. Sporcumuza, özellikle futbolcumuza yıldız dedik, ona/onlara yıldızlar verdik.
Çocukluğumda harman yerinde yaz akşamları gökyüzünü seyrederken her yıldız kayışında 'Aha, şimdi biri öldü' diye birbirimize hemen haber verirdik çocuk aklımızla. Yıldız kayması, yıldız akması, yıldız uçması; yıldızın gökyüzünde hızla yer değiştirmesi de ölüme işaretti bizim inanışımızda.
Yazın, geceleri, uyku uyuyamadığımızda avluda serili yataklarımızda yıldızları saydık çoğumuz.
Yeni evli/evlenecek çifte en güzel temennimiz, duamız 'karşılıklı güzel geçinmeleri amacıyla' 'Allah yıldız barışıklığı versin' oldu.
Birini kendine yakın bulmaya, anlaşıp uyuşmaya 'yıldızları barışmak' dedik. Görüş, duygu ve düşünce bakımından uyuşamayanlarımıza 'yıldızı (yıldızları) barışmadı' dedik.Yıldızları incelemek suretiyle insanların kaderini ve karakterini belirleyip bu yolda sonuçlar çıkardık; yıldız falı baktık. Bir kimsenin geleceğini ve karakterini öğrenmek için yıldızların durumundan hüküm çıkarıp yıldızlamasına /yıldızına baktık, baktırdık.
Talihsize 'yıldızı düşük', talihi dönmeye 'yıldızı düşme' dedik. Talihliye, şansı yaver gidene 'yıldızı parlak' dedik. Başarı yönünden herkesin dikkatini çekecek bir duruma gelmek, ün kazanmak; şansı açık olmak başarılı duruma gelmek de 'yıldız parlamak'tı.Başarılması imkansız gibi görünen işleri başaracak güçte olanlar, kendini öyle görenler 'yıldıza kement atmış' oluyordu.Bahtsıza, bedbahta yıldızı düşkün dedik. Ününü yitiren, itibardan düşen, şöhreti ve debdebesi son bulanların yıldız sönüktü.
Bütün bunları bir kenara atıp YILDIZ yerine her nedense yabancı bir kelime STAR dersek varın hesap edin olacağı. Varın hesap edin kaybolacak güzellikleri.
Evet, her zaman ve ebediyen yıldız, al bayrağımda hilalin vaz geçilmezi. Ben de onu en çok o haliyle seviyorum.
Evet, hiçbirimizin yıldızı sönmez inşallah.