Sizlerin de daha çok ekleyeceğine inandığım, vazgeçeceğimiz, o kadar huyumuz, o kadar şartlanmışlığımız ve bir o kadar da vazgeçilmezliğine her nasılsa inandığımız alışkanlığımız var ki…
İşte bazıları:
Acelecilik, alay, aldatmak, ayıplamak, başa kakmak, başkasını aşağı görmek, beddua etmek, bencillik, borcunu ödememek, boş konuşmak, cahillikte ısrar etmek, cimrilik, dargın durmak, dedikodu yapmak, emanete ihanet etmek, fuhuş, gaflet, geçimsizlik, gıybet, gösteriş, gurur, haset, hırs, hırsızlık, iftira, inat, israf, isyan, iyiliği başa kakmak, kaba konuşmak, kalp kırmak, kendini beğenmek, kıskançlık, kibir, kin, kötü lakap takmak, kusur araştırmak, küfür, laf taşımak, lanet etmek, madde bağımlılığı, merhametsizlik, nankörlük, öfke, riya, sabırsızlık, tembellik, yalan, zulüm …
Üstümüze aldığımız bir işten vazgeçmek; söylediğimizde haksız olduğumuzu kabul ederek onun söylenmemiş sayılmasını istemek; sözünü yemek neredeyse imkansızdır ama olsun, istersek vazgeçebiliriz.
Tam söyleyecekken vazgeçip susmak zordur ama olsun; inanırsak vazgeçebiliriz.
Şartlara göre istenilen duruma gelmek, inadından vazgeçer olmak; yola gelmek epey bir sıkıntı, güçlük, rahatsızlık verir. Olsun varsın; kararlı olursak vazgeçebiliriz.
İddia ve inadımızdan vazgeçip direnmeyi bırakmak zordur. Olsun varsın; azmedersek vazgeçebiliriz.
İnsanın insan olma özelliği sebebiyle sahip olduğu; dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez nitelikteki kişiliğe bağlı haklar saklı kalmak kaydıyla bazı şeylerden vazgeçmemiz mümkün.
Sevdiklerimizin de kazanabilmesi için bazen karar vermekten de kararımızdan vazgeçmek de mümkün.
Körü körüne beklemekten vazgeçmemiz mümkün.
İsteklerimiz birine/birilerine çok geliyorsa bunların bir kısmından vazgeçebilmek mümkün.
Terbiyeli, dengeli hale gelebiliyorsak vazgeçelim. Özellikle vazgeçilmez hale gelmiş gereksizlerden vazgeçmemiz mümkün.
İşin, sözün burasında vazgeçebileceklerimize aşağıdakileri de ekleyip onlardan vazgeçmek mümkün.
Akşamdan söz verip sabaha dönmekten, başkalarının beklentilerine göre yaşamaktan, benlikten; 'ben ben' demekten, değişime direnmekten, gereksiz yere gereksizlerle uğraşmaktan, kendimizi ve çevreyi suçlamaktan, kışkırtıcı bir dil kullanmaktan, korkuların tutsağı olarak yaşamaktan, mazeret üretmekten, oyunbozanlık etmekten, sürekli haklı çıkma huyundan, şikayetten, vazgeçilmez olduğumuza inanmaktan vazgeçmemiz elbette mümkün.
Huyumuz, alışkanlığımız kötü ise, milletimizin ahlak anlayışına ve değer hükümlerine uymuyorsa, bilimsel gerçekliğe tersse elbette değiştireceğiz.
Atasözlerimizde atalarımız 'Soydur çeker, huydur geçer.' de derler, 'Kundakta giren huy, teneşirde çıkar.' da derler 'Kurt tüyünü değiştirir huyunu değiştirmez.' de derler. Bunları bile bile huyun değişenine sahip çıkmak, bize yeter.
Her zaman ve her yerde kötü ise değişelim, değiştirelim.
Tahmin ettiğimiz kadar zor değil inanın; çabalayalım, değiştirelim, vazgeçelim.
Unutmayalım, vazgeçmek, bizi, sadece başlangıç noktasına geri götürür. Başlarsak sonu da gelir inanın.
Mutluyken bir şeyden vaz geçmek kolaydır ama önemli olan, asıl, üzgünken ondan vaz geçebilmektir. İstersek bunu da yaparız inanın.
Paçamızı kaptırmadık ki. Sırtında yumurta küfesi yok ya. Bekleyenleri, vazgeçilmez beklenenleri bir kenara atmıyoruz ki.
Cümle cihandan vazgeçmiyoruz ki.
Yaşamak, bazen, vazgeçmeyi de bilmektir. Vazgeçelim.
Varsın pilavdan dönenin kaşığı kırılsın; hayrımıza ise vazgeçelim.
Sahi, sizce vazgeçmek zor mu?