Geçtiğimiz hafta sosyal medyada bir haber dikkatimi çekti. İstanbul Beyoğlu'nda 70 kilogram bozuk para toplayıp kilosunu 70 liraya hurdacıya satan bir şahıs ve berberinde hurdacı gözaltına alınmış. Geçenlerde bir yazımda bozuk paraların üzerinde yazan değerin yapıldığı metalin değerinden çok daha düşük kaldığını gösteren bir tablo paylaşmıştım. Mesela 5 kuruşun maliyeti 1 lirayı aşmış durumda. Yani para tam anlamıyla pul olmuş diyebiliriz. Bunun bilincinde olan bir vatandaş da 70 kilo bozuk parayı hurdacıya satarken suçüstü yakalanmışlar ve haklarında ''Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu'' kapsamında işlem yapılmış. Peki aslında bu vatandaş aslında paranın değerini mi düşürüyor yoksa enflasyonla mücadele ederek Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu'na hizmet mi ediyor? İnceleyelim.
Tüm dünyayı etkisi altına alan büyük 1930 ekonomik krizinde Türk lirasını aşırı dalgalanmaya ve değer kaybına karşı korumak için ''Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu'' çıkarılmıştı. Bu kanun aslında kriz dönemi dolayısıyla geçici bir süreye mahsus çıkarılmıştı ama sürekli uzatıldı ve son olarak 1970 yılında kalıcı hale getirildi. Kanunun içeriğini özetlemek gerekirse; bu kanun kapsamında Türk lirasını korumak için hükümete tam yetki veriliyor. Hükümet paranın değerini korumak için bu kanun kapsamında, iç ve dış ticari işlemlerde, sözleşmelerde ve paranın değerini etkileyen her konuda gerekli tedbirleri almaya ve uygulamaya yetkilidir. Aynı zamanda bu kanuna uymayan vatandaşlar ve tüzel kişiler için de çeşitli cezalar mevcut.
Şimdi gelelim bu vatandaşın yaptığı işe. Enflasyonun yani paranın değer kaybetmesinin en önemli sebeplerinden biri haddinden fazla para basılarak piyasaya sürülmesidir. Ne kadar çok para basılırsa paranın değeri o kadar azalır. Paraların eritilmesi için hurdacıya satan kurnaz abimiz aslında tedavüldeki fazla basılmış paraların piyasadan çekilmesini sağlayarak enflasyona katkıda bulunuyor. Yani paranın değer kaybetmesine değil bilakis değer kazanmasına yardımcı oluyor. Hükümetin aklının ucundan bile geçirmediği enflasyonla mücadele işini yapıyor bu abimiz.
İşin özüne bakarsak ''Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu'' ile tam yetkilendirilmiş ve görevlendirilmiş hükümet son yıllarda yasalarda belirtilenin aksine Türk parasına şiddetli şekilde değer kaybettirerek bu kanunu bizzat kendisi çiğniyor. Hükümet yetkilileri ve Merkez Bankası son yıllarda ekonomi biliminin tersine giderek, bile isteye yürüttüğü politikalar ile Türk parasını değersiz ve itibarsız bir hale getirmişlerdir. Yani aslında bu kanuna muhalefet eden, bu kanunu çiğneyen, Türk lirasını tarihinin en düşük seviyesine düşüren hükümetin bizzat kendisidir. Aşırı derecede eksi reel faiz uygulamak, haddinden fazla para basmak, müteahhitlerle yapılan köprü ve yol sözleşmelerini döviz cinsinden yapmak, hükümetin bu kanunu bizzat kendi eliyle çiğnemesi anlamına gelir. Hükümetin bu kanunu yok hükmüne getirdiği bir ortamda ise bir vatandaşı bu kanun hükmünde cezalandırmak ise abesle iştigal olacaktır.
Kitap Tavsiyesi: Kısa İslam Tarihi (Ahmet N. Özdal)
Haftanın Sözü: Genel olarak tüketicinin devlet tarafından korunması arzu edilir. Daha da kritik bir mesele ise tüketiciyi devletten korumaktır. (Milton Friedman)