İçinde bulunduğumuz dönem tarım ve gıdanın en stratejik sektörler olduğunu bir kez daha göstermiştir. Gümrük kapılarının kapandığı, uçak seferlerinin yapılamadığı, otomotiv sektörünün durma noktasına geldiği, inşaatta tarihi resesyonun gözlendiği bir dönemde tarımsal ürün ve gıda zincirinin asla durmayacağı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla günümüz dünyasının gösterdiği bu işaretten yararlanarak geleceğin de tarım sektöründe olduğunu bir kez daha belirtmemiz gerekir. Küçük ve orta ölçekli tarımsal üretim ve hane halkı geçim kaynağı olarak görülen bu sektörün endüstri halini alarak büyümesi artık bir zorunluluktur. Anca ne yazık ki ülkemizde bu sektör tamamen kaderine terk edilmiş durumdadır.

Örneğin Türkiye'de çiftçiler, ülkemiz iç piyasasına sıfır gümrükle giren yabancı menşeli tarımsal ürünlerle rekabet etmek zorunda kalırken bir de doğal afetlerle mücadele etmektedir. Oysa Türkiye tarımının ayağa kalkması demek başta cari açıkla mücadele ve GSYH ile Milli Gelir rakamlarının yukarıya çıkması ve dolayısıyla enflasyonla mücadele ve döviz fiyatlarını baskılamak büyük anlam taşır. Bunun için de çiftçinin desteklenmesi zorunlu bir iktisadi gerçektir.

ÇİFTÇİNİN DESTEKLENMESİ TOPLUMUN DESTEKLENMESİDİR

Çiftçilerin ve üreticilerin desteklenmesi demek aslında tüm halkın ve Türkiye ekonomisinin desteklenmesi demektir. Bu çiftçilerin ürettiği ürünler temel tarımsal ürünler olduğu için doğrudan tüketicisi halktır, yani biziz. Çiftçinin ürettiği domatesi, marulu, çileği, buğdayı alıp tüketen toplumdur. Zaten Türkiye'de bu temel tarımsal ürünlerin fiyatı arz eksikliğinden dolayı (arz eksikliğinin en temel nedenlerinden birinde de çiftçinin desteklenmemesi-kaderine terk edilmişi yatar) her geçen ay yükseliştedir.

Bir örnekle anlatayım: Diyelim ki Eskişehir'e 100 ton domates yetiyor. Bunun da 80 tonu Sarıcakaya'dan geliyor. Geri kalan 20 ton ise hem yurt içinden hem de ithal yoluyla soframıza giriyor. Şimdi Sarıcakaya'da sel oldu ve domatesler zarar gördü. Zaten iç piyasayı karşılayamayan iç üretimimiz doğal olarak düştü. Ve en basit örnekle 10 ton zarar etti. Bu domates ihtiyacı nereden karşılanacak? İşte o 10 tonluk iç talep ithal edilecek.

Bu küçük örneğimizde bile neler olacağına maddeler halinde bakalım;