Vaiz Akif Aykanat'ın yazısı

Allah Resûlü, genç dostlarından Muaz b. Cebel'i Yemen'e elçi olarak tayin etmişti. Uğurlarken onunla birlikte yola çıktı ve bazı tavsiyelerde bulundu. Muaz bineğinin üstünde gidiyor, Allah Rasûlü de onun yanında yürüyordu. Tavsiyelerini tamamlayan Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: 'Ey Muaz! Bu seneden sonra benimle karşılaşamayabilirsin, belki de ancak şu mescidime veya kabrime uğrarsın.' Bunu duyan Muaz, Hz. Peygamber'den ayrılmanın üzüntüsüyle ağladı. Allah Resûlü ise yüzünü Medine'ye doğru çevirerek şöyle buyurdu: 'İnsanların benim gözümde en üstün olanları, kim olurlarsa olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar, takva sahibi olanlarıdır.' (İbnHanbel, V, 236.) 'Takva'. Allah'a saygıda kusur etmekten endişe etmektir,sahip olunan şeyleri, Allah'tan (cc) daha çok itimat edilmeye layık görmemektir.Kur'an-ı Kerîm'de takva sahipleri 'sözünde duranlar', (8 Âl-i İmran, 3/76.)'affedenler', 'adil olanlar', 9 Maide, 5/8.'dürüst davrananlar', (10 Tevbe, 9/7.)ve 'malla, canla vatanın savunulmasında Allah yolunda savaşan kimseler olarak tanıtılmışlardır.' (11 Tevbe, 9/44)Sürekli olarak Allah'ın (cc) gözetim ve kontrolünde olan mümin, ancak takva ile kulluk bilincine ulaşır. Allah Resûlü, 'Nerede olursan ol, Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlaka uygun biçimde davran!' buyurmuştur. (Tirmizî, Birr, 55)İnsan ancak niyet ve ameliyle bir bütün olarak müttaki yani iyi insan olabilir. Duruma göre tavır değiştiren insanın varacağı nokta nifak yani ikiyüzlülüktür.Nerede ve ne durumda olunursa olunsun, Allah'a karşı saygılı olmak ve O'nun emirlerini ihlal etmekten sakınmak müttakilerin en belirgin özelliklerindendir. Hz. Peygamber'in (s.a.v) 'ihsan' mertebesi olarak tarif ettiği, Allah'ı görüyormuşçasına kulluk etmek te böyle bir şeydir. (Müslim, Îman, 1) Her şeyi gören, bilen, işiten ve bütün gizliliklere vakıf olan bir Yaratıcı'ya inanmanın doğal sonucudur bu. Hangi görev ve statüde bulunursa bulunsun, sürekli Cenab-ı Hakk'ın gözetim ve denetiminde olduğunu bilen bir müminin bilerek günah işlemesi ve günahında ısrar etmesi kolay değildir. İşte bu duyarlılık içinde olan bir mümin sürekli bir nefis muhasebesi yani otokontrol içinde bulunur. Halbuki bu duyarlılığa sahip olmayan, haram helal ve hesap endişesi taşımayan bir kimsenin nasıl tehlikeli olabileceği, ecdadımız tarafından, 'Kork Allah'tan korkmayandan!' atasözüyle veciz bir şekilde ifade edilmiştir. Allah Resûlü (s.a.v.), 'Öyle bir ayet biliyorum ki, eğer insanların hepsi ona sarılsalar onlara yeter.' buyurduktan sonra,'Kim Allah'a karşı takva bilinci içerisinde olursa (İslam'ı tam olarak yaşama gayretiyle hareket ederse) Allah (cc) ona bir çıkış yolu yaratır.'(Talak, 65/2.) ayetini okumuştur.(Darimî, Rikak, 16) Nitekim başka bir ayette, Cenab-ı Hakk'ın takva sahibi kimselerin işini kolaylaştıracağı (Talak, 65/4)bildirilmiştir.Hz. Âişe'nin (r. anha) bildirdiğine göre O (s.a.v.), dünyadahiçbir nimete düşkünlük göstermemiş, dünyada takva sahibi olmaktan daha çok hoşlandığı bir şey de olmamıştır. (İbnHanbel, V I,69) Kendisine, 'Bana bir amel göster ki işlediğim zaman Allah da insanlar da beni sevsin.' isteğinde bulunan birisine, 'Dünyaya rağbet etme ki Allah seni sevsin, insanların elindekine rağbet etme ki insanlar seni sevsin.' (İbnMace, Zühd, 1) buyurarak aşırılıklardan uzak dengeli bir hayat önerisinde bulunmuştur. Bir keresinde Allah Resûlü'nü yatağında bulamayan Hz. Âişe, etrafa baktığında efendimizi secde halinde bulmuş ve şu duayı mırıldandığını işitmişti: '...Allah'ım, nefsime takvasını ver, onu temizle, onu temizleyenlerin en hayırlısı sensin. Onun velisi (sahibi) ve mevlası (efendisi) sensin...' (Müslim, Zikir, 73)Cenab-ı Hak, takvayı kulları içinbir çıkış ve kurtuluş yolu olarak göstermiş, hesap gününde dikkate alacağı öncelikli değerin bu olduğunu bildirmiştir. (Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarından Hadislerle İslam isimli eserden istifade edilerek hazırlanmıştır.)
Dövme yaptırmak, abdeste veya gusle engel midir?
Kalıcı dövme ile geçici dövmenin bu konudaki hükmü aynı mıdır? Dövme yaptırmak dinimizce yasaklanmış olmakla birlikte, deri üzerinde suyun alta ulaşmasına engel olacak bir tabaka oluşturmadığı için gusül ve abdeste engel değildir (İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtar, I, 538). Vücudunda dövme bulunan bir kimse mümkünse, sağlığına zarar vermeyecek yöntemlerle onu ortadan kaldırmalıdır. Yapıştırma yöntemi ile deri üstüne yapılan geçici 'dövme' ise suyun deriye ulaşmasına mani olacağından gusül ve abdeste engel olur.

Günün Duası:
Allah'ım, senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği istiyorum. (Tirmizî, Deavat, 4)