Sevginin hep güzel, hoş, insanı mutlu eden yanı üzerinde durur, sevgiyi bu atmosferden ibaret sayarız. Sevdiğimiz kişide aksi halleri görünce de ya çok panikleriz ya da kapıları kapatırız. Biz bu hafta sevginin diğer yönleri üzerinde duracağız ve sevgiyi o yönlerin penceresinden değerlendireceğiz.
Sevgi öyle bir yapıdır ki; bizleri taçlandırdığı gibi yer altına da alır. Sevgi yolunda düşme, parçalanma, alt-üst olma kaçınılmazdır. Sevgiyi geçek manada bilen bu 'kaybedişlerin' hepsine razıdır; yılmaz her ne pahasına olursa olsun sevmeye devam eder. O vatanını çok sevdiği için 'Ya istiklal ya ölüm' parolasıyla toprağın altına gitmeye razıdır. Sevgi sadece mutluluklar, sakinlikler diyarının latif rüzgarı değildir. Sert kuzey rüzgarları gibidir de, bağımızı bahçemizi alt üst eder; ama yine de severiz…
Sevgi bir bahçevan ruh ise ağaçtır. Ruhumuzu ara ara budayan sevgi; kanatır, acıtır. Bahçevanın amacı büyütmek, geliştirmektir. Ruh ağacı sevgiyle budanır, yakın gelecekte yeni dallar, yeni yapraklar, yeni meyvelerle bahşetsin diye tabiata… Vermesi için budanması şarttır. Seyyahi'nin dediği gibi:
Sevgi bir Behçevan, Ruh ise Ağaç,
Budar Sevgi sıkça gelişsin diye,
Sevgi vazifede Ruh'ta ihtilaç,
Ruh acıya razı; erişsin diye…
Severiz, aşık oluruz; çoğumuz aşkın barışının, huzurunun, hazlarının peşine düşer; kahkahaların, öpücüklerin dünyasını arzularız. Oysa sevgi madalyonunun ağlayan, inleyen, hasrete mahkum, vuslatlarla küs yanları da vardır. Bunun için gerçek seven hasreti cennet rüzgarının dansı, ağlayıp-inlemeyi kutsal şifa kaynağı görür, kana kana içer, hasret rüzgarının dansıyla kendinden geçer; 'Acıları zevk edinmiştir; neşe onda ne arar?'
Seven sevdiğiyle hep beraber olmak, her şeyi onunla yapmak ister; ama sevgi sevdiğiyle beraber olmayı sevmek kadar ondan uzak kalmayı da sevmeyi kabul eder; gerçek seven vuslat kadar hasreti de kabullenir. Bunun için sevgili düşman olmaz, sevgiliyle savaş olmaz, sevgili bir kalıba alınmaz. Sevgiliye hüküm değil, sevgi çemberinde sevgilinin her haliyle hal olmak esastır
Bir de sevgi denilince aklımıza aile efradı ve sevgili gelir. Oysa seven her şeyi sever; aile, sevgili, akrabalar, eş-dost, yurttaşlar, diğer milletlerin mensupları, börtü-böcek, dünyanın yer altı ve yer üstü kaynakları, 'Yaratanın yarattığı her şey; Yaratandan ötürü…'. Yani; sevginin yelpazesi çok geniştir, daraltılamaz…
Peygamberler, Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun, Romeo ve Juliet, Yunus Emre, Rabia Ana, Rahibe Teresa, Türkan Saylan, Neyzen Tevfik, Ömer Hayyam, Aşık Veysel ve diğerleri böyle sevmiş…
Siz nasıl seviyorsunuz?