Özcan Türkmen yazdı.

Şaşırdığımız anlar; ne yapmak gerektiğini bilemediğimiz, nasıl davranacağını kestiremediğimiz, içinden çıkamadığımız durumlardır.
Doğru, gerçek ve gerekli olanı ayırt edemeyecek duruma geldiğimizde şaşırmış oluruz.
Herhangi bir durum karşısındaki hayretimiz de şaşkınlığımızın ifadesidir.
Şaşılacak o kadar çok şey var ki hayatta…
Şaşkınlığımıza da bazen şaşacak hale geliyoruz. Şaşma ve şaşırtma sarkacında gidip geliyoruz hasılı.
Allah doğru yoldan ayırmasın; yanlış yapmaktan alıkoysun da insanız işte... Şaşırıveriyoruz bazen.
Allah şaşırtmasın kimseyi!
Şaşırdıkça üstüne üstüne geliyorlar. Siz şaşırdıkça bir hoş oluyor yanınızda yörenizdekiler.
Biz uyaranlara kulak verdiğimiz de oluyor bazen ama çoğu kere bildiğimizden şaştığımız yok. 'Ağzını açacağına gözünü aç', 'Uyanık ol' diye uyarırlar kimi zaman. Uyaranları bizim uyardığımız da oluyor elbette. Uyarma uyarılma hengamesinde geçiyor günlerimiz işte.
Bu hengamede aşağıdaki soruları kendimize sormadan da edemiyoruz:
Şaşırtıcı hal ve davranışlarımızı değerlendirebiliyor muyuz?
Şaşırtıcı hal ve davranışları olanları gözleyebiliyor muyuz; gözlemlerimizden olumlu sonuçlar çıkarabiliyor muyuz?
Sevdiklerimizin bizi şaşırtan davranışlarına ne ölçüde tahammül gösterebiliyoruz?
Herhangi bir sebeple bizi şaşırtanları ne kadar düşünüp ne kadar değerlendirebiliyoruz?
Bizi şaşırtanlar bunu niçin, ne amaçla yaparlar? Bizim de onlara yaptıklarımız var mı?
Benzeri soruları bulunduğumuz yer ve zamana göre azaltıp çoğaltmak mümkün.
Başımıza gelen kötü durum sebebiyle aşırı derecede çabalasak, ne yapacağımızı şaşırır hale gelsek; dört dönsek kime ne…
Çok şaşırsak, korksak; ne yapacağımızı bilemez hale gelsek; elimiz ayağımıza dolaşsa; eteyipeteyi şaşırsak kimin umurunda.
Ayağımız birbirine dolaşsa; şaşırıp düşünemez durumda olsak, aklımız dursa; şaşırıp ne yapacağımızı bilemesek, apışıp kalsak kim ilgilenir ki.
Beklenmedik bir haber, bir olay karşısında üzüntü ve şaşkınlıktan düşünemez olsak; beynimizden vurulmuşa dönsek yanımızda kim olur ki.
Anîden ortaya çıkıp herkesi şaşkınlığa uğratan şey bizden olsa; bomba gibi patlasa; buz kesilse ortalık yer;halimizden anlamaya kim çabalar ki.
Ne yapacağımızı, kimin sözünü tutup kimin yolundan gideceğimizi bilemesek, pusulayı şaşırsak; amiyane tabiriyle hangi peygambere ümmet olacağımızı şaşırsak; elimizden kim tutar ki.
Sinirlerimiz bozulsa; beklenmedik bir durum karşısında ne yapacağımızı bilemesek; şakına dönsek; tavan başımıza çökse yardımımıza kim koşar ki.
Tehlikeli veya ayıp bir durumla karşılaştığımızda dudağımızı ısırsak; küçük dilimizi yutsak bizi kim uyarır ki.
Herhangi bir sebeple bulunduğumuz durumu, kendimize söylenilenleri, yapmanız gerekeni kestiremesek, şaşkına dönsek; tersimiz dönse bize kim yardım elini uzatır ki.
Yolumuzu kaybetsek; yolumuzu şaşırsak; zihnimiz bulansa; yıkım olsak; yıldırımla vurulmuşa dönsek bizi kim beller ki.
Evet, evet; hedefimizi şaşırabiliriz, dostu düşmanı karıştırabiliriz. Şaşırdıkça şaşırabiliriz. Çare aradıkça çareden de uzaklaşabiliriz.
Bizim bölgede sıkça kullanıldığı şekliyle 'Eşşek de şaşdı. Bekdeş de'(Bu işin nasıl böyle olduğunu kimse anlayamadı.) hesabı olabilir önü sonu.
Şaşkınlığımıza şaşılacak pek bir şey yok bence aslında.
Şaşılacak şey yok.Hepsi bu bence: Her renge giren, her boyaya boyananlar arasında şaşırdık kaldık işte.
Hal-i pür melalimiz bu işte.
Sizce var mı bilemiyorum.
Bence şaşılacak bir şey yok…