Hüseyin Güven

18 Ocak 2018 Cuma günü yazımızı;
1) Şimdi buraya bir virgül koyup Sayın Köksal Bey'e soralım…
2) Türk Sağlık-Sen Eskişehir şube başkanı Hüseyin Kararman Bey'in açıklamaları…
3) Bugün yoğun bakım, yarın yoğum bakın /anlayana…
Diyerek virgüllemiştik, devam edelim;
Sayın H. Hüseyin Köksal Bey;
*Her şey bir kenara siz bir sağlık personelisiniz… Sendikacı olmanız bu gerçeği de asla değiştirmiyor… Hekim Hanım'ın tüm uyarılarına rağmen Yoğun Bakım servisine girmekte ısrarınız neden? Ve ne kadar doğru?
*Bu sendikal bir hak mıdır? Yetkili sendika olmanız neyi değiştiriyor? Konu sağlık efendim… Hekim hanımda bu minvalde içeri al(a)mayacağını ifade etmiştir… Sizlerin de sağlık çalışanı olarak hassasiyet göstermeniz gerekmez miydi?
İnanın /sadece bu sorulara vereceğiniz cevaplar bile yeterlidir aslında…
SENDİKAL FAALİYETLERİNDE SINIRI OLMALI!
Elbette ki her sendikanın üye çalışması yapma hakkı vardır… Lakin onunda sınırları bellidir /olmalıdır…
Bu durum sendikal çalışma boyutuna da indirgenemeyecek kadar da önemlidir…
Mevzuattan hiç ama hiç anlamayan birine bile sorsanız yoğun bakım ünitesine girip, bırakın üyelik çalışmasını /hasta ziyareti bile yapmaz… (ölümcül hasta ziyaretleri istisnadır) Çünkü her işin başı sağlıktır…
Kim olursa olsun /öyle her elini kolunu sallayan istediği yere girer/çıkarsa bunun önü alınamaz… Hele ki bunu sendika başkanı yaparsa cemaat ne yapmaz!
Kaldı ki sendikal çalışma (istisnai/yoğun bakım ünitesi personeline) ünite dışında bir yerde pekala yapılabilir…
Not: Edindiğimiz bilgilere göre Hekim Hanım herhangi bir sendikaya da üye değil(miş)…
ÖZÜR DİLEMEK ERDEMDİR…
Olay hukuki boyutuyla şüphe yok ki incelenir /o bizim konumuz değildir…
Diğer yandan siz zaten Hekim Hanım'dan özür dilemiş olayı tatlıya(!) bağlamışsınız…
'Özür dilemek bir erdemdir… Lakin daha ilk başta doğruyu yapmak daha büyük bir erdemdir…'


TÜRK SAĞLIK SEN'İN AÇIKLAMALARI…
Türk Sağlık-Sen Eskişehir şube başkanı Hüseyin Kararman Bey 15 Ocak 2019 Salı günü Sağlık-Sen yöneticilerinin Şehir Hastanesi'nde görev yapan yoğun bakım doktorunu tehdit ettiği iddialarıyla ilgili 11 sorudan oluşan 2 sayfalık bir açıklama gönderdi basına…
Sorular özetle şöyle…
*Sayın Kararman, söz konusu sendikanın iddiaları yalanlarken kendilerinin hedef gösterildiğini belirterek soruşturma için müfettiş istiyor…
*Eskişehir Valisi Özdemir Çakacak'a sesleniyor; Olaya şahit olan sağlık çalışanlarının korkudan ifadelerini doğru olarak vermediklerini, kurum dışından inceleme ve soruşturma komisyonu oluşturulmasını kendisine arz ediyor…
*Sağlık Bakanlığı'na da sesleniyor; 'Müfettiş gönderilmesi zaruret haline geldi' diyor…
CEVAP BEKLEYEN SORULAR…
1) Şube Başkanı olay günü yoğun bakıma ziyaret saatinde girmeye çalışıyor... Bir sağlıkçı olarak yoğun bakımdaki hastaların bir enfeksiyona açık olduklarının farkında mı değil yoksa bunu önemsiz mi görüyor?
2) Olayın şiddetinden ve etkisinden doktor hanım baygınlık geçirmese bile olay sonunda küçük bir atak geçirmiş olabilir?
3) Olayda hatan yanlışın ve suçun yoktu neden özür diledin? İdarecinin odasında Doktor hanımdan özür dilediğin halde, neden dilemediğini söylüyorsun. Doktor hanım doğruları söylemiyor mu?
4) Daha önceden sağlık çalışanını tehdit etmekten para cezası aldın mı? Darp ederek burnunu kırdığın üyenin 12 ay hapis cezası aldığını söylüyorsun. Sn. Köksal, kendinin aldığı 14 aylık cezadan hiç bahsetmiyorsun. 14 aylık cezan hakkında 'hükmün açıklanmasının geri bırakılması' (HAGB) kararı verilmedi mi? Bir daha kasten bir suç işlediğin takdirde bu cezanı çekmek zorunda kalmayacak mısın? Diyor ki önemli bir iddia…
5) Adli Sicil Kaydının temiz olduğuna dair kağıtları gösteriyorsun ancak, 'adli sicil arşiv kaydı' içerisine HAGB (hükmün açıklanmasının geri bırakılması) kararlarının işlenmeyeceğini bilmiyor musun? Bağımsız mahkemenin hakkında verdiği karardan bihaber misin?
Ve bu minvalde kırılan kol, alınan sahte rapor, soruşturma talimatları, verilen beyaz kod, gösterilen anne şefkati, 155 ve gelen polis… İdda başlıkları bunlar… 11 can alıcı cevap bekleyen soru mevcut… Noktasına dokunmadan aktardık…
KÖŞEMİZ HERKESE AÇIKTIR…
Bahse konunun muhatapları sendikacılar Sayın H. Hüseyin Köksal, Sayın Hüseyin Kararman, İl Sağlık Müdürü Doç. Dr. Uğur Bilge Bey, ve Şehir Hastanesi Başhekimi Yaşar Bildirici (Doktor Hanım hariç) hepsi ile hukukumuz var /baki…

Sağlık-Sen Eskişehir Şube Başkanı H. Hüseyin Köksal veyahut yöneticileri bu iddialara /sorulara bir cevap verir mi bilemem…
Bildiğim bir şey var ki inanın üzülüyorum… Üzülüyorum çünkü Sayın Köksal'ı hep benzeri hususlarda misafir ediyoruz köşemize…
Kendisi ile de hukukumuz vardır /bakidir… Gönül ister ki yaptığı başarılı! Çalışmalara da yer verelim… Cevap verirse köşemiz ardına kadar açıktır…
MASAYA DEĞİL, KANUNLARA DAYANIYORUZ…
Biz bu yazıyı kaleme alırken kamuoyunun /kişinin bilgi alma hakkını gözeterek döküyoruz kelimeleri kağıda…
'Ve biz bunları yazarken masaya değil, kanunlara dayanıyoruz;
24 Ekim 2003'de kabul edilen ve Resmi Gazete de yayımlanan 4982 sayılı (Sayı: 25269) 'Bilgi Edinme Hakkı Kanunu' ile 'demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin' esas ve usullerin düzenlenmesi…
Bu Kanuna göre; herkes bilgi edinme hakkına sahiptir…
EZCÜMLE;
Yaşandığı iddia edilen olay, her nerede olursa olsun o kurumu /kurum yöneticilerini etkilememeli… İddia edilen olay Şehir Hastanesi Yoğun Bakım Servisi değil de, herhangi bir sağlık kurumu da olabilirdi…
O yüzden konunun Şehir Hastanesi ile bir ilişkisi yoktur…
Eskişehir Valiliği veyahut Sağlık bakanlığı bir müfettiş tayin eder mi bilemem…
Bu yazımızın 2. Bölümünün sonuna geldik… Devamı gelir mi bilemem…
Bilinen bir gerçek var ki /tüm insanlığı ilgilendiren!
'Bugün yoğun bakım, yarın yoğum bakın'