Görüşlerini daha çok kelimelerle ifade etmek isteyen pek çok insan vardır. Ben de bunlardan biriyim.
Yazmak; insanoğlunun düşünmekten sonraki ilk durağı bana göre.
'Yazı yazmak sancılı bir olay'; biliyorum.
Ben yazıyorum. Çünkü yazmak istiyorum. Böyle rahatlıyorum, böyle idrak ediyorum anlaşmazlıkları ve böyle ifade edebiliyorum icra ettiklerimi de edemediklerimi de.
Kendime yazdıklarım, kendim için yazdıklarım da var elbette.
Yazı yazanlardan toplumları için istediklerini, şikayetlerini, düşlerini, yenilmişliklerini ve dahasını yazmalarını istedim hep. Ben, böyle yazdığımı düşünüyorum.
Zevkle, sevgiyle yazıyorum. Heyecanımı kaybetmeden yazıyorum. Enerjimi kaybetmemek için yazıyorum. Sağlığım daha iyi olsun diye yazıyorum. Sevgiyi yazıya dökmek için yazıyorum. Önyargıdan uzaklaşabilmek için yazıyorum. Hayatındaki en iyi ve en kötü şeyleri fısıldamak, gerektiğinde de haykırmak için yazıyorum.
Yazarken çok eğleniyorum.
Kızgınlıklarımı yazıya döktüğüm de oluyor.
Yazmaktan, yazarken düşünmekten hoşlanıyorum.
Yazdıklarımın yıllar sonra da olsa birinin/birilerinin dikkatini çekeceğine inanarak yazıyorum.
Sinir, öfke, sevgi, muhabbeti yazıyorum.
Yazının dünyadaki her şeyden daha çok güçlü olduğuna inanarak yazıyorum.
Fazla bir şey istemeden, çok bir şey beklemeden yazıyorum. İstemediklerimin de sırada olduğunu bile bile yazıyorum.
Koşmaya çalışırken tökezlemeyecek kadar gücüm olduğunu bilerek yazıyorum.
Başka türlü de düşünmek gereğine inanarak yazıyorum.
Yazılarım, kendimle hasbıhaldir. Kendimi hesaba çekişimdir aslında. Üzüntüyü, ıstırabı, sevinci, mutluluğu ve daha başkalarını okuyucuyla paylaşma amacındayım elbette.
Bana göre kusurlarımı tespit ve telafi yollarını belirleme çalışması, yazdıklarım.Yazdıklarım, değerler silsilesindeki yerimizi tespit ve bu tespitlerin yeniden değerlendirilmesi bana göre.
Kesinlik, mutlak doğruluk gibi iddialarım yok yazdıklarımda.
Kendime sorma, kendimi sorgulama da diyebilirim yazdıklarıma.
Yazdığım bir yazı, bir başkasının gönlüne değebilirse yeryüzündeki varlığımı daha anlamlı bulurum.
Sözlerimin ve yazılarımın kısa, açık ve anlaşılır olmasına mümkün olduğunca özen gösteriyorum.
Dilimin ucundaki ile kalemimim ucundakini aynı görüyorum. Bunların da söz ve yazıyla açığa vurulduğuna inanıyorum.
Sizler gibi beni de çevremde sıkça duyduğum, şahit olduğum olumsuzluklar, karamsarlığa itiyor.
Bu olumsuzluklara çare ve çözüm olabilecek davranışlarımızı sizler gibi ben de gözden geçiriyorum. Bu olumsuzluklara sorumsuz ve duyarsız kalamıyoruz elbette. Karamsarlığa ve çaresizliğe düşmemek için, moral değerleri sürekli beslemem gerekiyor benim de sizler gibi.
İçimizdeki ve aramızdaki disiplin, ahenk, huzur vb. çok çok önemli... Kötü örneklere itibar etmeyeceğiz; irade ve azmimiz sağlam olacak; akıl, irade, kabiliyet, kavrayış, anlayış vb. hasletleri hep iyi kullanacağız, iyiye kullanacağız.
Bu çerçevede niçin, özellikle kimler için yazdığımı biliyorum. Bunları kimin merak edeceğinden pek emin olamıyorum.
Hiç kimse okumasa da hiç kimse merak etmese de yazdıklarım kalacak.
Yazdıklarım, bana yardım ediyor. Bana çok şey söylüyor onlar. Geçmişimi geleceğe hazırlıyor bence o yazılar.
Önümdeki karanlık ve korku, kayboluyor ben yazdıkça.
Yazdıkça duruluyorum, yazdıkça arınıyorum. Yazdıkça rahatlıyorum, yazdıkça ferahlıyorum.
Bu vesileyle merhum Prof. Dr. Şerif Aktaş hocamı rahmetle ve konuyla ilgili bir sözüyle anıyorum:
'Yazacağım yazıları daha çok seviyorum.'