'İki Kilise, İkirse, İki Zafer ve Mihalıççık Turizmi' ile başlayan, 'Osmanlı son dönemi Mihalıççık İdari yapısı ve 1909'da Liva haline getirilmesi önerisi' ile devam eden araştırma köşe yazılarımıza bir yenisi ile devam ediyoruz…
Köşe yazılarımızı bu linklerden okuyabilirsiniz…
Başta Rıdvan Aras Bey'in araştırmaları olmak üzere, tez hazırlayan, bilgi ve belgelere ulaşmamızı sağlayan herkese peşinen teşekkür ediyoruz…
Diğer yandan arşivler ve yapılan görüşmelerin kitaplaşacağını ifade etmiştik... Lakin kitaplaşmadan bir önce ki durak ise Yenigün Gazetesi Güvence köşemiz olacak…
Rabbim cc çıktığımız yolda yardımcımız olsun, 'Niyet hayır, akıbet hayır olsun' inşallah…

MİHALIÇÇIK DÜMREK KÖYÜ VE...
Bugünkü araştırma yazımızın konusu Mihalıççık Dümrek Köyü (mahallesi)
Yazımıza başlamadan önce belirtmekte fayda görüyorum…
Bilenler bilir, bilmeyenlere de aktarmış olalım… Dümrek isminde hem Mihalıççık'ta hem de Sivrihisar'da köy mevcut… Üstelik Sivrihisar Dümrek Malıç sınırında…
Rıdvan Bey ile istişaremizde 'Sivrihisar Dümrek de Pessinusa ve Zey köyüne yakınlığı ile benzer kültürel-tarihi temele sahip… Kaynaklarda zorlayan hususlardan biri de bu.' Olduğu kanaati oluşmuştu…
Hatta daha da ilginç olan 'Truva savaşında' Dümrek adının geçmesi…
Doğu, Merkez ve Batı Frigya olmak üzere üç ana bölümde incelenebilmektedir Frig coğrafyası…
İS 1. yy'da 'Phrygia Magna' (Büyük Frigya) olarak adlandırılan Merkez Frigya, Sakarya ve Kızılırmak nehirleri arasında kalan ve başkent Gordion'u da içine alan büyük bir alanı temsil ediyor…
Bölgedeki başlıca Frig merkezleri başkent Gordion, Ankara, Hacıtuğrul ve Gavurkale... Merkez Frigya, Doğu'da Elmadağ (1761 m) ve İdris Dağları (1990 m) ile Doğu Frigya'dan, Sündiken Dağları (1770 m) ve Sivrihisar Dağları (1819 m) ile Batı Frigya'dan ayrılmakta… (Sevin 2001, 196 vd.)
Eskişehir ilinin doğu, kuzeydoğu ve güneydoğusunda yer alan Sivrihisar, Beylikova, Mihalıççık ve Günyüzü, Batı Frigya ile Merkez Frigya'nın geçiş bölgesinde bulunuyor… (Tüfekçi Sivas 2007a: 78)

FRİG YAŞAM MERKEZİ…
'Frig Yaşam Merkezi' olarak değerlendirdiğimiz merkez sayısı bugünkü bilgilerimiz ışığında 164'tür... 164 merkezin illere göre dağılımı ilginç bazı sonuçlar taşımaktadır... Afyonkarahisar, Eskişehir, Ankara, Kırşehir, Tokat, Samsun ve Aksaray gibi şehirler Frig kültürü ile ilişkilendirilen buluntuların yoğun olarak gözlemlendiği merkezler arasındadır.[i]
Söz konusu merkezlerin (Dağlık Frigya olarak da adlandırılan Eskişehir-Afyon ve Kütahya bölgelerinde yoğunlaştığı) yoğunluğun özellikle Eskişehir'de arttığı görülmektedir…
Nitekim Başkent Gordion Ankara-Eskişehir sınırlarında yer aldığı bilinen bir gerçek…
Bugün, başkent Ankara sınırında yer alan, Mihalıççık ilçesine bağlı Dümrek köyünden, şu ana kadar kıymeti çokta anlaşılamayan kutsal alana değineceğiz…

DÜMREK VE TRUVA BAĞLANTISI…
Dümrek ismine ilk olarak Truva'da karşılaşıyoruz…
Jonathan Brown'ın Homeric Sites Around Troy adlı eserinde, bölgede bulunan Dümrek nehrinin Thymbreaus isminden geldiğini ve Dümrek ismini Thymbrek'ten aldığını belirtiliyor…
Thymbrion adının anlamı konusunda en tutarlı yaklaşım Umar'a aittir ve ona göre Truva Kenti yakınlarında akan Thymbra Deresi ile aynı anlamı yani Dibra/ D(a)ibra/ 'Ana Tanrıçanın gür suyu' anlamını taşımaktadır.[ii]

SELÇUKLU KOMUTANI EMİR PORSUK…
Dümrek köyünün, tarihsel konumu, Sakarya Nehrinin Ankara çayı ile birleştiği bir coğrafi noktada yer alması, ayrıca, ismini Selçuklu Komutanı Emir Porsuk'tan alan ve yakınındaki Porsuk çayının eski adının Thybris olması isim kökeni konusundaki tespiti doğrular niteliktedir…
Mihalıççık ilçesine bağlı Dümrek köyü (Sivrihisar Dümrek köyü ile karışmaması için özellikle belirtilmiştir), Sivrihisar ilçesinin kuzeydoğusunda Tekören Köyü ile kuzeyinde Zey Köyü Dağlık Phrygia Bölgesinin dışında altarların saptandığı önemli merkezlerdir.[iii] Bütün basamaklı anıtlar yerleşimlerin içinde ya da yakınında yer almaz; bazıları uzak noktalardadır. Gordion'un 30 km kuzeybatısındaki Dümrek yerleşmesi bu konuda iyi bir örnektir.[iv]

DÜMREK MABEDİ (KUTSAL ALANI)
Dümrek mabedi (kutsal alanı) Ankara-Eskişehir arasındaki Frig başkenti Gordion'un yaklaşık 33 km kuzeyinde Sakarya Nehri'nin kıvrımında yer alır…
Bu sit alanı farklı boy ve şekildeki taştan yapıtları ile Orta Anadolu'nun en dikkate değer antik kutsal alanlarından biridir…
Rodney Young'un başkanlığındaki kazıların ilk yıllarından beri Dümrek, Gordion Kazı Ekibi'nin popüler gezi duraklarından biri olmuştu…
Dümrek'e giren ziyaretçiler batıya doğru, günümüze kadar sağlam bir şekilde ulaşmış basamaklı bir kaya anıt görürler...
Bu anıtın altı basamağı, kolçakları olan bir oturağa ve yarım ay şeklinde olan bir sırt desteğine çıkar... Buna benzer basamaklı anıtlar Kalehisar ve Midas Şehri gibi Frig dağlık alanlarında da bulunur... Tüm bu yerlerdeki kutsal alanların ortak yanı platforma çıkan bu tür basamaklı ve sırt destekli anıtlardır…
19. yüzyılda Ramsay bu anıtları 'sunak' olarak adlandırmış olsa da, Haspels ve diğerleri bu terimden vazgeçilmesi konusunda hemfikirdir… Zira, yanma, dökme ya da bir tanrıya adak adama gibi sunağın etrafında yapılan ritüellere işaret eden herhangi bir kanıta rastlanmamıştır…
1898'de Körte'nin ileri sürdüğü üzere, bu anıtlar aslında 'tahtlar' olarak düşünülmelidir… Bir ihtimal, bunlar belli bir tanrının tasviri de olabilir… Düz yüzeyleri Frigli katiplerin dini yazıtlar yazmasına ve ani konik betimlemelere uygun olsa da, Dümrek'te bunların varlığına rastlanmamış olduğunu belirtelim…
Dümrek'te yüzeyde bulunan büyük miktarda Frig seramiğinin yanı sıra en azından on 'taht' saptanmıştır… Erken Tunç Çağı'ndan (boyalı tek bir seramik parçası) Geç Akamenid/Erken Hellenistik dönemlerine kadar tarihlenen seramikler toplanmıştır. Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait seramiklere ise rastlanamamıştır. Diagnostik (tanısal) seramik parçalarının çoğunluğu Erken ve Orta Frig dönemine; MÖ 9. ile 6. yüzyıllar arasına tarihlenmiştir…
Yukarıda tasvir edilen materyallere dayanarak, Dümrek'in bir Frig kutsal alanı olduğunu varsayabiliriz…

Fakat burada hangi tanrı veya tanrıçaya tapıldığı bilinmiyor…
Antik kaynaklara ve Midas şehri ve Gordion'da bulunan Frig yazıtlarına dayanarak, Frigler'in baş tanrıçasının Matar ya da 'Anne' olduğunu biliyoruz… Birçoğu Dümrek'in Matar kültüne hizmet ettiğini düşünüyor…
Bu tanrıçanın gerçek kimliği oldukça tartışmalı bir konudur…
Tanrıça'nın geçmişi Çatalhöyük ve Hacılar'daki bereketi ve hayvanların ve doğanın efendisini sembolize eden figürinlere kadar dayandırılmıştır…
Matar'ın Frig epitetlerinden (tanrı veya tanrıçaların sıfatları) biri, Frigçe 'dağların' anlamına gelen 'Kubileya'ydı…
Dümrek'te olduğu gibi Matar ile ilişkilendirilmiş kutsal alanların birçoğu dağlık alanlarda yer almaktaydı...
'Matar Kubileya' Kargamış'ta kült merkezi bulunan Yeni-Hitit tanrıçası Kubaba ile ilişkilendirilmiştir…
Yunan tanrıçası olan, daha sonra da Romalılar tarafından 'Magna Mater' olarak tapılan Kybele de çoğu zaman Frig Matar'ın bir uyarlaması olarak görülmüştür.[v]
KAYNAK: Bunun yanında, Kültür Bakanlığı tarafından 2003 yılında 21. Araştırma Sonuçları Toplantısı (2. Cilt) olarak yayınlanan eserdeki Dümrek maddesinin ilgilenen araştırmacılar için önemli bir kaynak olduğunu belirtelim…

FRİGLERE AİT AÇIK HAVA KUTSAL ALANI…
*Tüm bu bilgiler sonucunda, Dümrek Köyü'nün 1 km kadar doğusunda Kalebaşı Mevkii'ndeki alanın, Doğu batı doğrultusunda bir dil şeklinde Sakarya Nehri'ne doğru uzanan yüksek, kayalık plato üzerinde kurulduğu;
*İlk olarak M.J. Mellink tarafından yerleşmenin girişinde yer alan Frig kaya altarının incelendiğini;
*1996 ve 2002 yıllarında T. Tüfekçi Sivas ve H. Sivas'ın araştırmalarında en yüksek kesimi oluşturan doğu uçta bir küçük gözetleme kalesi ve düz plato üzerine dağılmış durumda 12 adet Frig kaya altarı saptandığını;
*Platonun zirve kesiminin güney ve güneybatı yamaçlarında teras duvarlarına ait izler saptandığını ve çok miktarda gri Frig seramiği toplandığını söylemek mümkündür. Burası Frigler'e ait bir açık hava kutsal alanıdır.[vi]
*Nitekim, alan, Kültür Bakanlığı Koruma Eskişehir Bölge Müdürlüğü tarafından Hakimtepe Frig Kale ve Yerleşimi (I.ve II.Derece Arkeolojik Sit Alanı) olarak tescil edilmiş bulunmaktadır…
*Ancak, definecilerin yaptığı tahribatın yanında, yapımı süren HES inşaatı başta olmak üzere çok sayıda müdahale neticesinde, çok kıymetli bir alanın yıprandığını görmekteyiz...
*Umalım ki, sesimiz tüm ilgililere ulaşsın ve Dümrek hak ettiği değerin karşılığını alsın…
Araştırma, söylence, bilgi ve belgelerin yanı sıra, aşağıda belirtilen kaynaklardan faydalanılabilir…