ÖZCAN TÜRKMEN

Keyif (keyf), genel anlamıyla, 'sağlık, sıhhat, afiyet', 'ferahlık, rahatlık, huzur duygusu, gönül açıklığı', 'arzu, heves, istek', 'zevk, haz, neşe', 'içki ve uyuşturucu maddelerin verdiği hafif sarhoşluk, hafif neşe' olarak kullanılıyor dilimizde.
Aklımıza, gönlümüze, hayat standardımıza uygun keyiflerimiz, eksilmesin. Keyfimiz yerinde olsun hep.
Kendi keyfimiz uğruna başkanın keyfini kaçırmadan; başkalarının keyfine göre yaşama sefaletine düşmeden keyfimize bakalım; keyfini çıkarmaya çalışalım bu hayatın. Keyfimiz yerindeyken, hep de kendi keyfimize bakmadan hayattan keyif almaya bakalım. Bu hayatın tekrarı yok.
Ne zaman keyfimiz kaçsa, ne zaman moralimiz bozulsa, ne zaman kendimizi kötü hissetsek istediğimize eninde sonunda ulaşabileceğimizi ve sonunda da onun keyfini çıkaracağımızı özellikle unutmayacağız. Bu, bizim sorumluluğumuz aslında. Bu sorumluluğun gereğini yapabilmenin keyfini gelin başkasından önce biz yaşayalım. Sorumluluk şuuruyla yaşayabilme sevincinin keyfi hiçbir şeyde yok değil mi.
Hayatımızın daha da güzel daha da yaşanabilir olması bize bağlı inanın. Bunun keyfini çıkarmayı bilelim; gelin bunun keyfini çıkaralım.
Her durumda kötülükten korunma ve iyiliğe yönelebilmenin yönlendirmenin keyfi, inanın bir başka.
Boş arzuların ve geçici hevesleri terk edivermenin hazzı, yaşadıkça o kadar güzelleşiyor ki. Güzel ahlak yarışında önde oluvermenin keyfi o kadar güzel ki.
Yaşayanlar mutlaka benden çok daha iyi bileceklerdir: Ahlakî erdemleri benimsemek ve kötü huylardan uzak durabilmek; küçüklerine merhamet, büyüklerine hürmet gösterivermenin keyfi hiç bir şeyde yok inanın.
Doğru sözlü olup yalandan kaçmanın; cömertlikte ısrar edip cimrilikten uzaklaşmanın; anne babasına, eşine, çocuklarına, canlı cansız bütün mahlûkata şefkatle davranmanın; şiddete asla başvurmamanın güzelliğini yaşamak keyiften başka nedir ki.
İyilik yaptığında sevinen, bir kötülük yaptığında ise üzülen bir olabilmenin rahatlığı, keyiflerin en güzeli değil mi sizce de
İftira etmeyen, laf taşımayan, fitne ve fesada ortak olmayan; insanları karalamayan, lanet etmeyen, kaba ve kötü söz söylemeyen, hayasızlık yapmayan biri olarak yaşayabilmenin mutluluğu en güzel keyif değil mi sizce de.
Kendisinden hayır beklenilen ve kötülüğünden emin olunan biri olabilirken 'hayrın anahtarı, şerrin kilidi' olarak bilinebilmenin neşesi bütün keyiflerden evla değil mi sizce de.
Sosyal hayatımızın göstergesi atasözlerimizin hemen her alanda bizim röntgenimizi çektiğine inanırım. O röntgeni iyi okumak, onu iyi anlamak, onu layıkıyla yorumlamak eminim hepimize ayrı bir haz veriyor. Konumuzu ilgilendirdiği kadarıyla keyif ile ilgili atasözlerimize şöyle bir bakıverdim. Aklıma ilk gelenler şöyle: 'Afyonun keyfini tiryakiden sormalı.', 'Çöplükte yatar vezir rüyası görür.', 'Dört paralık adamın sekiz paralık keyfi olur.' , 'El için yanma nara, yak çubuğunu bak keyfine.', 'Keyfin pahası olmaz.', 'Samanlıkta yatar ama vezir rüyası görür.' , 'Zibillikte yatar padişahı düşünde görür.' Bunlar içinde 'Halimiz itten beter; keyfimiz paşada yok.' atasözümüzü tek geçerim niyeyse. Keyif kültürümüz daha veciz nasıl anlatılabilirdi ki.
Hayatımızın her safhasında hepimizin sağlıklı, huzurlu, mutlu olmasını diliyorum.
Keyfimizi kaçıran pey bir şey olsa da sağlıklı hayatın, huzurlu, mutlu, verimli ömrün tadını ve keyfini yaşayalım hayırlısıyla.
Başkalarıyla paylaşabilmenin keyfine vararak yaşayanlardan olalım inşallah.
Keyfimizi kat kat katlansın inşallah.
Öyle zor günler yaşıyoruz ki
Artık keyfimiz kaçmasın, yeter değil mi.